28 Mayıs 2016 00:53

İnsan olmanın şiiri: Edip Cansever

Şiir tarihimizde önemli bir yere sahip olan Edip Cansever’i 1986’da tam da bugün kaybetmiştik. Şairi özlemle anıyoruz.

Paylaş

Mustafa GÜNAY

“Bakma sen, kuşlar bir uçumluktur ne de olsa
Denizler bir fırtınalık görkemli
Bizse kendimizi insan olarak
Bir tohum gibi dikmişiz sonsuzluğa.”
(Edip Cansever)

1928’de doğmuş olan Edip Cansever, 28 Mayıs 1986’da aramızdan ayrıldı. Ardında o kadar çok şiir ve şiir kişisi bırakarak gitti ki, bilmem gitmek denir mi buna? Şiir tarihimizde kendine özgü bir yeri olan Cansever,  “Ne kalır” diye sorar “Sonrası Kalır” şiirinde. “Ne kalır benden geriye, benden sonrası kalır/Asıl bu kalır”.

İnsanın bu dünyadaki varoluş serüvenini ve toplumun bir bireyi olmanın getirdiği yaşama hallerinin izlerini/ifadelerini görebiliriz onun şiirlerinde. Kendisiyle konuşur gibi yazan, sorular soran, o soruların ardından giden Cansever’in şiirlerinde, belki başka hiçbir şairde göremeyeceğimiz kadar çeşitli kişilerle/karakterlerle karşılaşırız: Çağrılmayan Yakup, Ruhi Bey, iç konuşmalarını dinlediğimiz Cemal, anlatılmazını anlatan Oltacı Eyüp, kuşlarla konuşan İdris, Tradegyalarına tanık olduğumuz Armenak ve Vartuhi başta olmak üzere, Cansever’in şiir sahnesinde yer alan insanlar pek çoktur. Özellikle “Ben Ruhi Bey Nasılım” kitabı, onun şiirinde ayrı bir yere sahiptir. Ruhi Bey’in gözünden insanlara baktığımız gibi, diğer insanların gözünden de Ruhi Bey’e bakarız. Bu bağlamda üç bakışın/bakma tarzının iç içe geçmesi söz konusudur: Ruhi Bey’in kendine bakışı, başkalarına bakışı ve başkalarının ona bakışı.
Cansever’in şiirinde bireyler ön planda olmakla birlikte, toplumsal sorunlardan ve dünyanın gidişatından soyutlanmışlık söz konusu değildir. “Mendilimde Kan Sesleri” şiiri hatırlanacak olursa, bu şiirde de seslenilen bir şiir kişisi vardır: Ahmet Abi. “Gülmek bir halk gülüyorsa gülmektir” diyen şair,  insanı yaşadığı coğrafyanın gerçekliği bağlamında algıladığını ve şiirsel imgelemini bunun üzerine inşa ettiğini ortaya koyar. Cansever’in şiiri insani bir temelden yola çıkarak biçimlenir. Bu insani temel, onun şiirinde insanın doğayla, toplumla ve kendisiyle ilişkilerini anlayabilmenin de zeminidir. “Ne gelir elimizden insan olmaktan başka” dizesi, onun hafızalarda iz bırakan ve insana odaklanan şiirine can veren damarlarından birini göstermesi bakımından da önemlidir.

CANSEVER’İN ŞİİRİNDEKİ ÇIĞLIK

Cansever’in şiiri daha çok usul bir sesle konuşmakla birlikte, yeri geldiğinde haykıran bir şiir olarak da karşımıza çıkar. Şiirin sesindeki bağrış/çığlık, aynı zamanda bir başkaldırı ve eleştiri olarak da anlaşılabilir.  “Baylar!/Bin dokuz yüz seksen birdeyiz” dizeleriyle başlar Edip Cansever’in “Eylülün Sesiyle” şiiri. Şair, şiirin bir bölümünde de şöyle der: “Derim ki bir semti iyi tanımak kadar/İyi tanımalı dünyayı/Açın radyolarınızı: eylülün sesi/Bu dünyada can sıkıntısının bir başka anlamı var baylar.” (Belki bizler de bugün şöyle diyebiliriz: Baylar! İki bin on altıdayız… Bu ülkede yaşamak, insan olmak, insan olarak yaşama uğraşmak çok acılı ve can sıkıcı, yürek acıtıcı bir hale dönüştü Baylar!) Bu noktada şiirde insanın halinin, insanın halinde de ülkenin ve dünyanın durumunun kendini gösterdiğini söyleyebiliriz.

“Mendilimde kan sesleri” şiirinde, “Ne kadar benziyoruz Türkiye’ye Ahmet Abi” diyen Cansever,  aynı şiirin başka bir yerinde şöyle der: “Dağılmış pazar yerlerine benziyor şimdi istasyonlar/Ve dağılmış pazar yerlerine memleket/Gelmiyor içimden hüzünlenmek bile”.

Ölüm yıl dönümünde Cansever’i anarken, memleketin halinin değişmesinin bize bağlı olduğunu unutmamak gerekir. Toplumsal mücadele tarihi kadar, yaşanmış olanların şiire, edebiyata ve sanata dönüşmüş olan birikimini düşünürsek, şiirsel ve kültürel gücün, güncel ekonomik ve politik kuşatmaları ve kutuplaşmaları aşma yönünde güçlü dayanaklardan biri olduğunu söyleyebiliriz.
Şiir, insan olma mücadelesinin varoluşsal bir ögesidir. İster sevda ile sevgiden söz etsin, ister yalnızlıktan, ister caddelerden pasajlardan söz etsin, ister bir plak gibi dönen gökyüzünden ya da fırtınalı denizlerden, ister saat onda kalkacak vapurlardan söz etsin isterse gurbete giden trenlerden...

Şairin dediği gibi: “Ne gelir elimizden insan olmaktan başka”…

ÖNCEKİ HABER

Evrensel Kültür ‘İşçi nerede’ diye soruyor

SONRAKİ HABER

Cevabın en büyük parçası

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa