06 Mart 2016 04:56

Oscar ödüllü, iklim değişikliği ve Türkiye

Paylaş

‘İklim değişikliği gerçek ve şu anda yaşanıyor’
Leonardio DiCaprio,
28.02.2016 Oscar Ödül Töreni

Menekşe KIZILDERE

Yukarıdaki bu çok havalı sözü, ben kendi adıma ilk kez duymadım. Sayın Ömer Madra yıllardır bizlere bunu söylüyor zaten. Fakat Oscar ödül töreni gibi bir yerde milyonlarca insanın dinlediği bir konuşmada bunu dile getirme, iklim değişikliği mevzusunun gerçekten de artık büyük bir sorun olduğu anlamına geliyor olsa gerek. Tıpkı DiCaprio’nun geç kalmış Oscar’ı gibi iklim değişikliği mevzusuna ciddiyetle eğilmeye de geç kalındı aslında. Ancak 2015 yılında BİMÇDS üyesi 195 ülkenin mutabık kaldığı bir anlaşma çıktı ki; 2015, iklim değişikliği açısından total yeryüzü sıcaklığının tarihte en çok arttığı yıl olarak gözlendi. (NOAA, US National Oceanic and Atmospheric Administration, Temmuz 2015 raporu). IMF Direktörü Christine Lagar de aynı yıl bu verilerin ardından hepimizin tavuk gibi kızaracağını öngörmüştü. Bu kadar felaket senaryosu oluşturduktan sonra tıpkı işimizin inceliklerini hevesle anlatırken kibarca maaşımızı merak eden ninelerimizin realistliğinde “Gözle görünür ne oluyor?” diye soralım.

İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ ÇOKTAN TÜRKİYE’DE

Türkiye iklim değişikliği açısından çok kırılgan bir bölgede bulunmaktadır. İklim değişikliğinin etkilerinin her geçen yıl çok daha ağır bir şekilde hissedileceği aşikâr. Nitekim geçtiğimiz hafta içinde basında da çokça yer alan NASA raporu1 ve Oxford Üniversitesi Gıda Geleceği Martin Programı Raporu2 da bunu bilimsel olarak doğrular niteliktedir. NASA Raporu haritalamasında 900 yıl zaman aralığında yaşanan kuraklığın zirve değerine ulaşacağı belirtilmiş. Bu raporun en çarpıcı sonucu son 900 yılın en kurak dönemine giriyor olmamız değil, tüm bölgenin belirli zaman peridolarında yaşadığı kuraklık döneminin zaman aralığının daralması. Çok tartışılan Kolombiya Üniversitesi çalışması3, dar zaman dilimlerinde gelip uzun zaman dilimlerinde yaşanan kuraklığın 800.000 yerli gıda üreticisi çiftçinin küçücük bir kent olan Darra’ya akın etmesi ile Suriye’de nasıl bir toplumsal yıkım süreci başladığını açıklamaktadır. Bu süreç bir iç savaş olmaktan çıkıp, bölgesel bir krize hatta uluslar arası bir savaş sürecine dönüşmekte. Orta Doğu’daki politik ve sosyal durum göz önüne alındığında NASA Raporu’nun ölçüm alanında önümüzdeki yıllarda yalnızca iklim felaketleri yaşanmayacağı aşikârdır. Bu durum daha da iyiye gitmeyecek. Ne politik çözümlerden ne de iklim için verilen vaatlerden bir ümit yok maalesef. 

Oxford Raporu ise iklim krizinin gıda güvenliğini ve hatta gıdaya ulaşım hakkını nasıl etkileyeceği konusunda çok çarpıcı bilgiler veriyor. Rapora göre 2050 yılına kadar Türkiye en ciddi şekilde etkilenecek 16. ülke (155 ülke arasında) ve bu kriz 4060 insanın canına mal olacak. Bu rapor sadece iklim değişikliği etkileri üzerine hazırlanmış. Bir de Türkiye’nin tarım politikalarını düşünerek ele alırsak konuyu, bu etki çok feci katlanıyor. Türkiye tarım politikaları iklim krizi ile yüzleşmeye hazır değil. Tarım alanları gıda güvenliğinden çok enerji arz güvenliği düşünülerek feda edilirken, endüstriyel olmayan hayvancılık ve tarım, küçük ölçekli yerel çiftçilik desteklenmezken bu öngörüde bulunmak için bilimsel araştırma yapmaya gerek yok. Bu ülke yerel zeytin üreticisi çiftçilerin termik santraller uğruna ucuz iş gücü olaraktan madencililere dönüştüğüne ve bu ucuz iş gücü için zorunlu önlemler alınmadığı için maden felaketlerinde yitip gittiklerine şahit oldu. Bu örnek her şeyi çok net açıklıyor zaten.

İklim değişikliği çoktan Türkiye’ye geldi. Nitekim ülkenin kapalı su havzalarının, göllerinin ve biyolojik çeşitliliğinin içinde bulunduğu kriz, ülke gündeminde hak ettiği yeri bir türlü bulamıyor. Tuz Gölü hakkında her ay bir televizyon kanalında bir muhabirin gidip beyaz kuraklık üzerinde haber yaptığını görüyoruz. Tuzluluk oranı yüksek Tuz Gölü bir yana, tuzluluk ve evaporasyon ile asla kuraklık yaşama ihtimali olmayan alkali Van Gölü’nün durumu Türkiye’deki iklim krizinin ayak sesleridir. 4 Mart’ta Evrensel Gazetesi’nde yer alan habere göre YYÜ Edebiyat Fakültesi Coğrafya Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Faruk Alaeddinoğlu yaptığı çalışmalar neticesinde, gölün su rejminin dar zaman aralığında nasıl azaldığını ve artık dönemsel bir hareket olarak değil kuraklık olarak değerlendirilmesi gerektiğini vurguluyor. 
İklim krizi geldi peki n’apıyoruz? Ülkedeki kurumlar yavaştan iklim değişikliği etkilerini araştırmaya başladı. Orman ve Su İşleri Bakanlığı alt birimlerinde bu çalışmaları başlattı. Gelelim ülkenin uluslar arası iklim müzakerelerindeki pozisyonuna. COP21 devam ederken Türkiye’nin pozisyonunu Ethemcan Turhan ve Arif Cem Gündoğan o sırada kaleme aldıkları yazılarında4 Türkiye’nin daha fazla sorumluluk alması gerektiğini de bildirerek anlattılar. Başlığı geçen haftaki Evrensel Pazar yazımın başlığı ile bir şarkının ardışık sözleri olan bu yazıyı müzakerelerde ne olduğunu irdelemek için okumanızı önermekteyim. Müzakereler neticesinde Türkiye nasıl bir konumda? Bunu bir sonraki hafta yazacağım.

Oscarla iklim değişikliği daha fazla konuşulmaya başlandı, fakat Türkiye değil. High politics (yüksek politika) seven bir toplumuz galiba, çevre mevzuları gibi low-politics (düşük politika) konuları toplumumuzun pek ilgisini çekmiyor. Sosyal teorisyen Michel Foucault’un bu kadar güvenlik gündemi ile meşgul edilen toplumların durumu ile ilgili malum çalışmaları geliyor aklıma ama bu karşılaştırmayı yapmak istemiyorum. Zira artık duyarsızlık sitemlerinin de, ülkedeki son durum dahil, bir önemi kaldığını düşünmemekteyim. Yetmiş dokuz günlük sokağa çıkma yasağından sonra malum yerlerin malum görüntülerini görmüş olmakla söylüyorum.

8 Mart emekçi Kadınlar Günü de kutlu olsun şimdiden.

Umutla…

1. http://climate.nasa.gov/news/2408/
2. http://www.thelancet.com/action/showFullTextImages?pii=S0140-6736%2815%2901156-3
3. http://www.theguardian.com/commentisfree/2015/nov/29/climate-change-syria-civil-war-  prince-charles 
4. http://www.birgun.net/haber-detay/muzakere-masasina-oturdun-iste-97213.html

ÖNCEKİ HABER

Zehirli yaşamda zehirsiz ev

SONRAKİ HABER

Vicdani Retçi İnan Mayıs Aru: Askere gitmeyişimiz etik temellere dayanıyor

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...