05 Mart 2016 11:11

Çay molası

Paylaş

Azad AŞAN
Mersin

Siz bu yazıyı okurken ben uzaklarda olmayacağım. Belki de tam karşınızdaki özel dershanede, belki de üst kat komşunuzda kendi imkanları ile soru çözen gençlerden biri olacağım. Hayatımızın her alanında bizi sınava tabii tutan sistem önümüze hep bir engel koyuyor; TEOG, YGS, LYS, KPSS, ALES ve daha yüzlercesi.


Her gün olduğu gibi bugün de sınav kaygısıyla uyanmıştım. Sabah saat dokuzdu. Her zamanki gibi kahvaltımı yapıp, test kitaplarıyla dolu masamın başına geçip soru çözmeye başladım. Sınav kaygısından dolayı zamanın nasıl geçtiğini anlayamadığımdan, annemin uyarısıyla saat bir civarıyken öğle yemeğine geçtim. Sınav hazırlığından fırsat bulmuşken yemekten sonra annemle karşılıklı çay içelim dedik. Çay içerken annemle sohbet etme fırsatım oldu. Her zamanki gibi derslerimin nasıl geçtiğini ve sınav konusunda heyecanlı olup olmadığımı sordu. Anneme sınav stresini ve kaygılarımı belli etmemek için iyi gittiğini söyledim.


Babamın asgari ücretle geçindirmeye çalıştığı evde bir de dershane yükü olmasın diye sınava evde hazırlanıyordum. Ama benimle sınava girecek olan arkadaşlarımın çoğu daha iyi koşullarda özel okullarda hazırlanıyorlardı. Oysaki sınava girecek çoğu öğrencinin tıpkı benim gibi test alacak durumu bile yoktu.  Benim gergin olmamam mümkün mü? Annemle sohbetimiz devam ederken sınavın yaklaştığını ve az bir zamanımın kaldığını hatırlayıverdim (hatırlamaz olaydım) ve hemen odama çekildim. Yine masamla baş başa kalmıştım. Bütün günümü yine ders çalışarak geçirmiştim. Saatin geç olmasıyla yorgun düşüp yatağıma geçmiştim. Artık test kitaplarıyla değil de gelecek kaygısıyla başbaşaydım ve uyuyamıyordum. Her gün düşünmek zorunda olduğum bir geleceğim ve yerine getirmem gereken sorumluluklarım vardı.


Okumayan bir nesil isteyen ama önümüze sınavları koyan devlet, sistemi sorgulayıp soruşturmayan birer birey olmaya itmişti bizi. Geleceğimiz 160 dakikalık sınava bağlıydı sonuçta, neden sınav sistemini sorgulayıp, yaşatılanlara başkaldırmamız istensin ki?  Bu duruma getirilen sadece ben değilim; benimle birlikte kafasında ‘X’ten ‘Y’den başka düşünecek bir şeyi olmayan arkadaşlarım. İçinde bulunduğumuz düzen değişmezse, hepsi gelecek kaygısıyla, gençliğin baharında birer sınav maratonunda yarışıyor olacaklar.


Öyle ya da böyle yine bana ayrılan günün sonuna gelmiştim. Koskoca bir günü, yanlış olan bu köleci, sorgulatmayan sistemin dayattığı eğitimle boğuşarak geçirmiştim. Bu yüzden yaşamayı sınavlarla değil mücadele ederek öğrenmek istiyorum.


KAFAMIZ SORU BANKASI OLDU!

Ayşe Berfin BÜYÜKYİĞİT
Uğur Temel Lisesi
Adana

Merhaba, Ben Berfin. 17 yaşında, son sınıf bir temel lise öğrencisiyim. YGS-LYS sınavlarına hazırlanıyorum. Ben bu satırları yazarken sınava 19 gün, 23 saat ve 25 dakika kaldı. Maratonun bitmesine son 19 gün. Kendimi engelli koşuda gibi hissediyorum. Bitmek bilmeyen sorular, yarı uykulu çözülen denemeler, her geçen gün artan stres... Bazen yol ikiye ayrılıyor, bir ucunda sosyal hayat, diğer ucunda 'geleceğimi garanti altına almak için' günde 6 saat çalışmam gerektiğini söyleyen insanlar. Günler hapishane tekdüzeliğinde geçiyor. Aynı saatte uyanıp okula gidiyorum her gün. Eve döndüğümde zaten akşam oluyor, kendime ayırabildiğim belki iki üç saat var. Bıraksanız tüm gün kitap okuyabilirim ama birkaç aydır buna bile fırsat bulamıyorum. Üstelik çevremde çok daha fazla çalışan arkadaşlarım var. Her şeyden soyutlanıp yalnızca ders çalışıyorlar. Dünyada, ülkede olup bitenlerden haberleri yok, tüm dünyaları önlerindeki soru bankası olmuş. Kitaptan kafalarını kaldırdıklarında görecekler ki onlar test çözerken ülkelerindeki tüm güzel alanları beton yığınlarına çevirmişler, güzel insanları katletmişler. İşte bu yüzden bizim kafamızı derslerden kaldırmamızı da istemiyorlar ve bizi adeta yarıştırıyorlar. Bu halleri beni hem korkutuyor hem de soru işaretleri oluşturuyor kafamda.


DİPLOMAYI AL İŞSİZ KAL

Dört sene boyunca içi boş bir eğitim verip, bizi dershanelere, temel liselere mahkûm etmelerine rağmen 160 dakikalık bir sınavla, öğretmeyi asla başaramadıkları bilgilerle bizi sınamaları mantıklı mıdır? Ya da yıllardır özel ders alan öğrencilerle, bir işçi çocuğunun, Cizre'de, Sur'da, aylardır eğitim hakları ellerinden alınan yaşıtlarımızın aynı sınava girmesi ne kadar adildir? Bunca sorunun ve çelişkinin içinde hazırlanıyoruz sınava. Bakalım ne kadar başarılı olacağız? Üniversiteyi kazanabilecek, ya da mezun olduktan sonra iş bulabilecek miyiz? Malum, diplomalı işsiz olmak da var kaderde.

ÖNCEKİ HABER

Boncuktan kuşlar sizin pencerelerinize konmaz

SONRAKİ HABER

İMES'te iki genç işçi

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...