08 Şubat 2016 13:16

Güvenceli bir iş, insanca bir yaşam için birleşelim

Müjdeler olsun hepimize… Nur topu gibi yeni bir kanunumuz var artık… Hani, geçen yıl Ocak ayında gündeme gelen, adına da Ailenin ve Dinamik Nüfus Yapısının Korunması Programı verilen program vardı ya, işte o program bir yıl sonra, yeni yılın ilk ayının son haftasında Meclis’te kabul edilerek, yasalaştı.

Paylaş

Arzu ERKAN

Müjdeler olsun hepimize… Nur topu gibi yeni bir kanunumuz var artık… Hani, geçen yıl Ocak ayında gündeme gelen, adına da Ailenin ve Dinamik Nüfus Yapısının Korunması Programı verilen program vardı ya, işte o program bir yıl sonra, yeni yılın ilk ayının son haftasında Meclis’te kabul edilerek, yasalaştı. Adının Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı olduğuna aldanmayın. Aslında Hükümet, “Doğum yapan kadın ve memurlara yeni haklar” diyerek allayıp pulladığı esnek ve güvencesiz çalışma programını yasalaştırmış oldu. Biz tam zamanlı, güvenceli iş derken, bize reva görülen güvencesiz ve esnek çalışma oldu. Hem kazanılmış haklarımız gasp edildi, hem de bir kez daha çocuk bakımı sırtımıza yüklenerek, çalışma yaşamından koparılarak evlere hapsedilmenin yasal kılıfı hazırlanmış oldu. Esasen bu düzenlemenin kendisi öncelikle tam zamanlı, kadrolu, hatta sendikalı çalışan tüm kadın işçiler için, iş güvencesinin ortadan kaldırılması anlamına geliyor.
Hükümet çalışma yaşamında köklü değişiklikler öngörecek kimi düzenlenmeleri kendince en zayıf halka olarak gördüğü kadınlar üzerinden yapmaya çalışıyor ve haklarımıza dönük saldırılar bu yasayla sınırlı değil. Mecliste kabul edilen kanun yarı zamanlı, kısmi süreli çalışmanın önünü açarken, özel istihdam büroları ile kiralık işçiliğin de yasalaşmasının zeminini hazırlıyor. Hükümetin hedefinde kıdem tazminatı hakkımızın gaspı, 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu’nda yapılacak değişikliklerle kamu emekçilerinin işgüvencesinin yok edilmesi ve taşeron çalışmanın yaygınlaştırılması da var. Tam da bu dönemde çıkan bu yasa, yaşanan endişeleri doğrular nitelikte. 

ÜÇ KURUŞA ÇALIŞACAK MODERN KÖLELER
Ülke genelinde kreş olan işyerlerinin bir elin parmaklarını geçmediğini, kadın işçilerin çocuk bakımı için özel kreşlere yönlendirildiğini, fahiş fiyatlar nedeniyle bunun üstesinden gelmeninse son derece güç olduğunu biliyoruz. Hal böyle olunca; doğum sonrası birçok kadın işçinin yarı zamanlı çalışmaya mecbur kalacağını söylemek için kahin olmaya gerek yok. Yarı zamanlı çalışacak kadın işçi yerine ise özel istihdam büroları aracılığıyla geçici süre ile çalıştırılacak kadınlar işe alınacak. 
İşte kadın işçileri bekleyen gelecek! Nerede, kaç gün çalışacağı belli olmayan, üç kuruş maaşa çalışacak modern köleler...
Yasayı şu sözlerle değerlendiriyor Federal Mogul’da çalışan bir kadın işçi: “Sendikalı bir işyerinde çalışıyoruz ama sendikamızın ne kadar işçi sendikası olduğu ortada. Patron bu yasayla birlikte çok rahatlıkla şunu diyebilir; ‘Sen yarım gün çalışacaksın.’ Çünkü onlar için süt izni, doğum sonrası 1 yıl süreyle sadece gündüz vardiyasında çalışma zorunluluğu hep külfet. Bizim yerimize kiralık işçi getirir. Sendika da arkamızda durmazsa ‘sen yarım gün çalışacaksın’ diyen bir patrona kim itiraz edebilir! Ya işten çıkacaksın ya da mecburen bunu kabul edeceksin.” 
“Bunlar işçi değil köle istiyor” diyor üniversitede taşeron sağlık işçisi olarak çalışan başka bir kadın işçi; “Her iş kadınların sırtında. Ev işleri, çocukların bakımı, evdeki büyükler, her şey... Herkesin alım gücü de ortada. İnsanlar geçinemiyor, mecbur çalışmak zorunda. Oturduğum mahallede ev işlerine gidenler o kadar çok ki. Hem evdeki sorumluluklarını aksatmıyor, hem de çalışıyor. Ne olacak şimdi bu bürolara gidecekler. Bir ay, iki ay bir süre de olsa çalışsak da bir borcu kapatsak diye bakacaklar. Ben en çok da kadın işçilerin kiralık işçi olarak çalışacağını düşünüyorum. Zaten hükümet de bunu bildiği için böyle bir yasa çıkardı bence.”

PATRONLARI CAYDIRAN BİR ŞEY KALMAYACAK 
Hükümet adım adım ama ustaca taktiklerle çalışma yaşamını esnek ve de güvencesiz hale getiriyor. Son hamlesi de, kıdem tazminatlarının fona devredilerek ortadan kaldırılması olacak gibi duruyor. Fon tartışmalarında işçileri bölmek için kullandığı argümanlar ise “Taşeron işçiler kıdem tazminatını alamıyor”, “Bir gün çalışsanız bile tazminata hak kazanacaksınız”… Kadın işçileri güvencesizliğe iterken bile imdadına yetişen işsizlik sigortası fonunun nasıl da talan edildiğini gören işçilerin fona temkinli yaklaştığını görmüş olacak ki, ‘bireysel hesaba dayalı fon’ söylemiyle işçileri ‘ikna’ etmeye çabalıyor. 
Metal direnişi sırasında Ford Otosan’dan atılan bir kadın işçi, kıdem tazminatının işçiler için iş güvencesi anlamına geldiğini belirterek şunları söylüyor: “Eğer kıdem tazminatları fona devredilmiş olsaydı direniş sırasında daha çok işçi işten atılırdı diye düşünüyorum. Patronlar için caydırıcı bir şey kalmamış olacaktı çünkü. İstediğini işten çıkaracak, istediğini çalıştıracaktı. Zaten böyle bir düzen istiyorlar. Kimse hiçbir şeye itiraz etmesin, kuzu kuzu her söylenene itaat etsin. Kıdem tazminatının kaldırılmasına karşı tüm işçiler birleşmeli tıpkı metal direnişinde olduğu gibi.”

TÜM İŞÇİLERİ BİRLEŞTİRECEK BİR MÜCADELE
Sendikal hareketin bölünmüşlüğü, kimi sendika merkezlerini bu tartışmada yanına çekmiş olmanın rahatlığı ile davranan Hükümetin karşısına bir bütün olarak çıkmak için kolları sıvamalı. Kadın-erkek, sendikalı-sendikasız, taşeron-kadrolu ayrımı yapmadan tüm işçileri birleştirecek bir mücadele içerisine girilmeli.
Mevcut haklarımızı ortadan kaldıran ve bizlere güvencesizliği dayatan tüm bu düzenlemelere karşı kadınlar olarak birleşmekten başka şansımız yok. Her türlü ayrımı bir tarafa bırakarak birleşmeliyiz. Şüphesiz yazıldığı kadar kolay değil bunu sağlamak. Yalanın gerçek olarak sunulduğu, her saldırının bizlere ‘müjde’ olarak duyurulduğu bir ortamda, mücadelemizi ortaklaştırmanın, daha geniş kadın çevreleri ile kucaklaşmamızın ilk adımı birlikte tartışmak kuşkusuz. İşyerlerinden başlayarak tüm ülke genelinde kıdem tazminatının gaspına, taşeron ve esnek çalışmaya karşı güvenceli bir iş, insanca bir yaşam için birleşmeliyiz. Yasalarını da, yasalaştırmaya çalıştıklarını da yırtıp atacak, yenisini yazacak güç var biz kadınlarda.

ÖNCEKİ HABER

İşten atılan işçi belediye önünde kendini ateşe verdi

SONRAKİ HABER

Yine yeni yeniden: Torba yasa

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...