18 Ocak 2016 10:01

Diyarbakır uçağındaki silahların sırrı

Paylaş

Av. Tugay BEK

Ülke ve bölgemizin çalkantılı bir süreçten geçiyor olması nedeniyle skandal boyutunda bazı olaylar ve haberler gündem olabilmek için hak ettiği değeri görmüyor.

Pek ayrıntı vermeyecek bir şekilde “Uçağa silahla bindiler” başlığı ile gazetelere ve haber sitelerine yansıyan bir olay kamuoyunun dikkatinden kaçtı. Söz konusu haberde özet olarak, 13 Ocak günü, Sabiha Gökçen Havalimanı’ndan, Diyarbakır’a sefer yapan yolcu uçağında silah olduğu yönünde ihbar gelmesi üzerine yapılan aramada, bir çantada paketlenmemiş çok sayıda silah bulununmuş. Silahların sahibi olan kişilerse emniyet mensubu olduklarını belirterek, görevlilere uçağın dışında konuşmak istediğini söylemiş. Piste inmek durumunda kalan polisler, görev için Diyarbakır’a gittiklerini söyleyerek 20 dakika boyunca görevlileri ikna etmeye çalışmış. Ancak görevliler izin vermeyince çantanın sahibi yolcu, 6 arkadaşı ile birlikte uçaktan indirilmiş. Bazı haber siteleri, bu silahların özel harekat polislerine ait olduğunu haber yapmış. Özel harekat polislerinin Diyarbakır’a gitmek üzere Sivas’tan, İstanbul’a Anadolujet'e ait uçakla geldiği ve Sivas'tan İstanbul'a gelirken silahları Anadolujet'e ait uçağa nasıl soktuklarının bilinmediği yazılmış. Haberle birlikte kullanılan bir fotoğrafa bakıldığında, bu olayın aynı uçakta bulunan diğer yolcular tarafından basına yansıtıldığı anlaşılıyor. Bu olay boyutları itibarı ile değil ama oluşum seyri açısından bakıldığında Adana ve Hatay’da yakalanan MİT TIR'larını hatırlatıyor. Belki de bu tedirginlikle basın bu habere sorgulayıcı bir gözle bakmamayı tercih etmiş olabilir.

Sivil Havacılık Yönetmeliği gereği, polis veya asker dahi olsa taşıma ruhsatlı silah bulunduran yolcuların uçağa binmeden önce silahlarını havaalanı girişinde bulunan görevlilere teslim etmesi, bunların kilitli bir özel bölüme konularak yolculuk sonrası sahibine teslim edilmesi gerekir.

Söz konusu özel harekat polisleri neden yönetmeliğe uygun bir şekilde silahlarını taşımaktan kaçınmışlardır? Kabin görevlilerinin uyarılarına rağmen uçağa bu şekilde binmek istemelerindeki amaç nedir?

Sivas’tan, İstanbul’a Anadolujet ile uçarken Sivil Havacılık Yönetmeliğine aykırı bir şekilde özel harekat polislerinin silahlarını yolcuların bulunduğu bölümde, el bagajında taşımalarına nasıl ve neden müsaade edilmiştir? Bir THY kuruluşu olan Anadolujet, söz konusu özel harekat polisleri ve devletin “derin ve özel işleri” olunca sivil havacılık kurallarını göz ardı edebilmekte midir? Daha önce de THY tarafından sivil havacılık kurallarına aykırı bir şekilde Afrika’daki cihatçı gruplara silah sevkiyatı yapıldığı ortay çıkmıştı.
Özel harekat polislerinin uçaktan indirilmesi ile sonlanan bu olayın mutlaka araştırılması gerekmektedir. Söz konusu özel harekat polislerinin ne tip bir görevlendirme ile Diyarbakır’a gitmekte olduğu açığa çıkartılmalıdır.

Bu olayın Sivas’ın bir dağ köyünde yaşadıkları için ilk defa uçağa binmeleri nedeniyle yaşanan “Köyden indim şehre, şaşırdım birdenbire” durumu olduğu düşünülemeyeceğine göre, özel harekatçı polislerin, prosedüre uygun olarak uçağa binmeden önce silahlarını havaalanı görevlilerine teslim etmekten kaçınmalarının akla uygun tek nedeni silahların kimliklerinin kayıt altına alınmasını istemiyor olmalarıdır. Başta Sur ve Diyarbakır olmak üzere bölgede yaşanan çatışmalı sürece katılmak üzere gönderildiği anlaşılan özel harekatçı polisler, çatışmalarda kullanmak üzere götürdükleri silahların havaalanı idaresi tarafından kayıt altına alınmasını istememişlerdir. Bölgede görev yapan özel harekatçı polisler, infaz boyutundaki eylemlerinden dolayı daha sonraki süreçlerde hukuk önünde hesap sorulacağı endişesi altında kayıtlı olmayan silahlar da kullanabilmektedir. Daha da ötesi hukuk sınırları içinde davranılmayacağını daha yola çıkarken karar vermiş bir infaz timi ile karşı karşıya olabiliriz.

Hukukun, temel hak ve hürriyetlerin, yaşam hakkının askıya alındığı bu karanlık günlerde uçağa bir çanta dolusu silahla binen yedi kişilik özel harekat polisinin (İnfaz Timi) TBMM ve Cumhuriyet Savcılığı tarafından mutlaka araştırılması, meselenin aydınlatılması gerekir. Gazetelere uçağın rötar yapmasından ibaret bir habermiş gibi yansıtılan bu durum, bölgede yaşanan infazların kapısını aralama potansiyeli taşımaktadır.  

ÖNCEKİ HABER

Antalya Büyükşehir'de skandal: İsimsiz ihbarla memurluktan attılar

SONRAKİ HABER

Maden sahası için halk sağlığı raporu: Doğal yapı bozulur, geri kazanımı da mümkün olmaz

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...