2 Ocak 2016 01:56

Burcu YILDIRIM
Damla YELTEKİN
Ankara

Kürt illerinde haftalardır sokağa çıkma yasakları nedeniyle hastaneler askeri karargahlara dönüştürüldü, sağlık çalışanları saldırıların hedefi oldu. Bölgede işlemez hale gelen sağlık hizmetini Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konsey Başkanı Dr. Bayazıt İlhan ve TTB Merkez Konsey Üyesi Doç. Dr. Deniz Erdoğdu ile değerlendirdik. Bayazıt İlhan, Dünya Tabipleri Birliğinin bile gündemine giren soruna Sağlık Bakanlığının sessiz kalmasına tepki gösterirken, Deniz Erdoğdu, “Çatışma ortamının bir an önce bitmesini ve insanların yaşayabilmelerini umut ediyoruz” dedi. 

TTB Başkanı Bayazıt İlhan, bölgede görev yapan sağlıkçıların yaşadıklarına dair anlatılanların bir filmden alıntı olmadığını belirterek şunları söyledi: “Dr. Abdullah Piroğlu, Hemşire Eyüp Ergen hayatını kaybederken, Ambulans Şoförü Şehmuz Dursun ise bir yaralıyı almaya giderken ambulans içinde taranarak öldürüldü. Türkiye’nin dört bir yanından geçici görevle gönderilen hekimler, Cizre Devlet Hastanesinde saldırı altında kaldılar. Hastane kurşunlandı, defalarca roket isabet etti. Hastanede doktor odasının içerisinde bile roket patladı. Doktorlar bodrum kattaki sığınağa kaçmak zorunda kaldılar. Tabii ben bunları söylediğim zaman bir korku filmi gibi algılanabilir ama bütün bunlar gerçek ve açık.”

Savaş ortamında bile sağlık çalışanları ve sağlık kurumlarının dokunulmazlığı olduğunu belirten İlhan, bölgede aksi pekçok örnek yaşandığına dikkat çekti. İlhan, “Yaralıların, yurttaşların sağlık hizmetleri alması engellenmez. Oysa bakıyorsunuz hastanelerin önünde TOMA’lar, akrepler, zırhlı askeri araçlar. Hastanelere gidip gelmek zaten mümkün değil. Yurttaşlar diyalize bile giderken beyaz çaputlar giyerek gitmeye çalışıyorlar. Kadınlar evlerde doğum yapıyor. Çocuklar takip edilip aşılanamıyor. Gebeler, kronik hastalar takipsiz durumda ve ilaca erişemiyorlar. Eczaneler kapalı. Hem yaşam hakkını, hem de sağlık hakkını ihlal eden bir sorunla karşı karşıyayız.

DÜNYADA GÜNDEM OLDU, BAKANLIK SUSTU

İlhan, kronik hastalığı olanların da büyük sorunlar yaşadıklarına dikkat çekti. Konunun Dünya Tabipleri Birliğinin gündemine taşındığını belirten İlhan, birliğin Türkiye’de yaşanan çatışma ortamında sağlık hizmetlerindeki aksamalar ve sağlık çalışanlarına saldırılara ilişkin bir tutum belgesi yayımlandığını aktardı. Fakat bunların hiçbirinin Sağlık Bakanlığı tarafından dikkate alınmadığını ifade eden İlhan, “Türkiye açısından içinde bulunduğumuz durum bir utanç belgesidir. Sağlık çalışanlarının bu biçimde saldırıya uğruyor olmaları her yönüyle suçtur. Biz sağlık çalışanları ve hekimler olarak çatışmaların bir an önce durmasını istiyoruz. Silahların değil insanların konuşmasını istiyoruz. Çatışmayla Türkiye’de hiç bir sorunun çözülmeyeceğini biliyoruz ve bu çatışmalı sürecin yeni sorunlar açtığı durumu daha da içinden çıkılmaz hale getirdiğini biliyoruz” diye konuştu. 

'HALK SAĞLIĞI TEHLİKEDE'

Türk Tabipleri Birliği Merkez Konsey Üyesi Doç. Dr. Deniz Erdoğdu, aylardır devam eden ve yüz binlerce insanı etkileyen sokağa çıkma yasaklarının önemli halk sağlığı sorunlarına yol açabileceğine dikkat çekerek şunları söyledi: “200 bin insan zaten iç göç nedeniyle bölgeden uzaklaştırılmak zorunda kaldı. Hastanelere, acillere, sağlık çalışanlarına yoğun bir saldırı var. Bu güvensiz ortamda sağlık çalışanları da bölgede daha fazla kalmak istemiyor. Tayin isteyen, istifa eden, izin raporu kullanan sağlıkçılar var. Hastanenin kapasitesi son derece düşmüş ve güvensiz ortamlar haline gelmiş. Evden çıkamadıkları için hastalar, kronik hasta olanlar, acil hastalığı olanlar ambulansları kullanamıyor, acilleri kullanamıyor, poliklinikleri kullanamıyorlar. Bu toplum sağlığı, halk sağlığı açısından son derece kötü bir durum. Koşullar bölge illeri açısından gün geçtikçe kötüleşmekte. Çatışma ortamının bir an önce bitmesini ve insanların yaşayabilmelerini umut ediyoruz.

‘EVDE DOĞUM YAPAN KADIN BEBEĞİNİ KAYBETTİ’

Türk Tabipleri Birliği Merkez Konsey Üyesi Doç. Dr. Deniz Erdoğdu, bölgede yaşanan sağlık ve yaşam hakkı ihlaline ilişkin bir örneği gazetemize anlattı: “Örneğin; geçtiğimiz günlerde Cizre’de çocuk uzmanı bir arkadaşın gönderdiği bir mail (e-posta) vardı. Evde doğum yapmış bir kadın hastaneye gidemediği için evde doğum yapmış. Büyük ihtimalle doğum kanalında havasız kaldığı için ölü doğum olmuş. Bebek ağlamamış. O halde mor bir şekilde, anoksik kaldığı için çocuk hastaneye getirilmiş. Orada retürasyon yapılmış ama hayata döndürülememiş. Döndürülseydi de beyin bir süre oksijensiz kaldığı için spastik özürlü olabilirdi. Bunun gibi pek çok örnek yaşanıyor.”

Evrensel'i Takip Et