27 Aralık 2015 05:12

Rojava ve Güney’de kısa 2015 turu

Paylaş

Fehim IŞIK

Arap Baharı 2011’de Suriye’nin kapısını çaldığında, bölgeyi yakından tanıyanlar savaşın sanıldığı gibi kısa sürede bitmeyeceğini, açıkça dillendiriyorlardı. Bölge üzerinde emelleri olan Türkiye gibi devletler ise kısa sürede gidecek Esad’ın ardından bölgeyi istediği gibi dizayn edecekleri rüyasını görmeye başlamışlardı. Nihayetinde tarih, gerçeği daha krizin başında görüp dillendirenleri haklı çıkardı. Suriye’de rejim iktidarı bırakmadı. Bölge dengeleri, Esad’ın yüzbinlerce ölüme, milyonlarca göçe rağmen iktidarını 2015 yılında da sürdürmesine fırsat verdi. Bu noktaya gelinmesinde, Suriye’yi bir anda vekaleten savaşan terör örgütlerinin cirit attığı bir ülkeye dönüştürenlerin payı yadsınamaz.
Hiç kuşkusuz mevcut dengede onurunu ve topraklarını koruyan Rojava Kürtleri ile bölgede Kürt halkıyla ortak demokratik yaşamı benimseyen Araplar, Süryaniler, Ermeniler, Türkmenler, Çerkezler ve diğer halklar ile inanç topluluklarının konumunu ayrı değerlendirmek gerekir. Tüm saldırılara rağmen Kürtlerin siyasal aklının öncülüğünde bir araya gelen halklar ile inanç toplulukları, bugün Suriye’nin daha güvenli bir bölgesinde, yalnız Rojava’ya değil Suriye’nin bütününe örnek olabilecek bir yaşamı adım adım örüyorlar.
Bölgeyi bir halklar ve inançlar mezarlığına dönüştürmek isteyen güçler, yeniden örülen bu özgür yaşama tahammül etmediler, etmiyorlar. Bir anda bölgeye musallat olan DAİŞ çetelerinin Rojava’nın üstüne salınmasının başka izah tarzı yoktur.
DAİŞ’i yenmek ancak onun yarattığı korkuyu yenmekle mümkün oldu. Bunu da hiç kuşkusuz efsanevi Kobanê direnişi sağladı. Bilindiği gibi DAİŞ, bölge devletlerinden aldığı muazzam askeri ve siyasi desteğe rağmen, 2015’in 26 Ocak günü arkasına bakmadan Kobanê’den kaçtı.
2015, bir başka ilke daha imza attı. Kobanê direnişi döneminde Suriyeli diğer devrimci grupların katılımı ile kurulan Burkan el Fırat gücü, Kobanê direnişinden sonra büyüyerek yeni bir askeri gücün kuruluşuna dönüştü. Kürt savaşçıların yanı sıra Arap, Süryani, Türkmen ve diğer halkların katılımıyla kurulan Suriye Demokratik Güçleri (QSD), ilk önemli başarıyı Kürtlerin Girê Sipî adını verdiği Tel Abyad’da kazandı. QSD’nin motor gücü YPG ve YPJ olsa da nihayetinde Suriyeli halkların ve inanç topluluklarının birlikteliği DAİŞ’in ve onu destekleyenlerin sırtını bir kez daha yere getirdi. Tel Abyad operasyonunu, Hasekê’deki muazzam kazanımlar takip etti.
Hasekê operasyonunun devamı bugünlerde Fırat’ın batısına geçip Cerablus’u özgürleştirme, giderek Rakka’yı da alıp DAİŞ’i tamamen bölgeden süpürmeye dönük etkili eylemlerle devam ediyor. Fırat’ın batısına geçmeyi kolaylaştıracak Tişrîn barajının çetelerden temizlenmesi an meselesi.
2015’in bir diğer etkili operasyonuda da değinmek gerekir. Geçtiğimiz yılın 3 Ağustos’unda DAİŞ çetelerinin işgal ettiği Şengal, 12 Kasım’da DAİŞ çetelerinden temizlendi. Elbet burada can sıkıcı olan Kürt güçlerinin ayrı sürdürdükleri operasyonlardı. Irak Kürdistanı hükümetinin, özellikle de Kürdistan Demokrat Partisi’nin (PDK) bölgenin özgürleşmesine ciddi katkıları olan, çokça savaşçısını Şengal’in özgürleştirilmesi için feda eden PKK’yi, bölgenin özgürleştirilmesi için Ezidi gençlerince kurulan Şengal Direniş Birlikleri’ni (YBŞ) dışlayıcı tutum takınması, sıkıntıların temel nedeniydi. Bu sıkıntılara rağmen olumlu olarak değerlendireceğimiz şeyler yok mu? Var elbette. Şengal özgürleşti; bir o kadar önemli olan ise yaşanan sıkıntılar Kürtler arası sıcak bir çatışmaya dönüşmedi.
Sıkıntılar henüz çözülmüş değil. Şengal’in bir kısmı HPG ve YBŞ güçlerinin denetiminde. Şengal’de peşmerge güçleri de var. Şengal’in Êzidi halkı ise siyasal uzlaşmanın ve yeniden inşa edilecek Şengal’e güvenli dönüşün sağlanmasını bekliyor.
Güney Kürdistan’ın sıkıntıları elbet sadece özgürleşen Şengal’de yaşananlar değil. 20 Ağustos’ta çözülmeyen Başkanlık krizi, Güney’de giderek parlamenter krize dönüştü. Goran Hareketi ile PDK arasında yaşanan sorunlar nedeniyle Goran Hareketi’nden Parlamento Başkanı seçilen Yusuf Muhammed Erbil’e sokulmuyor. Hükümetteki Goran Hareketi parlamenterleri de PDK tarafından hükümetten çıkarıldı.
2016’ya taşınan bu krizin çözülmesi o kadar kolay görünmüyor.
Elbet krizi fırsat bilip önce Başika’ya yerleşen, uluslar arası baskı sonrası buradan çıkarılınca da Güney Kürdistan’ın Bamerni, Şeladız, Kanimasi, Diyana gibi kasabalarına yerleşen Türk askerinin varlığını da görmek gerekir. Bu gelişme de önümüzdeki yıl Güneyli Kürt partileri arasındaki krizi büyütecek problemlerden biri olacak gibi görünüyor.
Görünen o Türkiye, Suriye’de kaybedince Irak’a ve Güney Kürdistan’a sarıldı. Bu kez buradan kendini Türkiye’nin milliyetçi kesimini de rahatlatacak bir sonuç elde etmek istiyor. Kürt siyaseti kendi içinde sorunlu gibi görünse de esasen iç sorunlarını çözmesi durumunda süreçten muazzam kazanımlarla çıkabilir. Böyle bir gelişmenin yaşanması durumunda Türkiye’nin Irak ve Güney Kürdistan’dan da siyasi yenilgiyle çıkacağını şimdiden söyleyebiliriz.
Tersi mi? Kürt siyaseti Güney’de kaybeder, bu Rojava ve Kuzey’i de alabildiğine olumsuz etkiler.

ÖNCEKİ HABER

Fransa son yetmiş yılın en ‘savaşçı’ dönemini yaşıyor

SONRAKİ HABER

Nehre bakan şehirler

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...