27 Aralık 2015 04:16

Mithat Fabian SÖZMEN

2015, dünyanın en popüler spor turnuvaları açısından bir ara yıl(Erkekler Futbol Dünya Kupası 2014’te, Olimpiyatlar 2016’da) olması hasebiyle sahada olan biten bakımından nispeten sakin bir yıldı.
Saha dışında yaşananlarsa kızılca kıyameti aratmadı.
Futbol dünyasının karanlık imparatorluğu FIFA, büyük skandallarla sarsıldı. Sepp Blatter’in istifa etmesine yol açan sürecin artçıları UEFA Başkanı Michel Platini’yi de yanında götürdü.
Atletizmde doping gerçeği bir kez daha –bu kez Rusya üzerinden- manşetleri süsledi.
IOC, dünya genelinde yıllardır tartışılan “yüksek maliyetli, açgözlü Olimpiyatlar” gerçeğine açılan savaşla uğraştı.
İnsanlık adına belki de en acı gelişme ise ülkemizde yaşandı. Türkiye’de iktidarın kışkırttığı milliyetçi-dinci, savaşçı politikaların etkili olduğu tribünler, IŞİD katliamlarına destek veren sloganları, ıslıklarıyla utandırdı.
Türkiye’deki bir başka önemli gelişme de 2011’den bu yana futbol dünyasını şekillendiren Şike Davası’nın tamamen kapatılması oldu.
Her şey bu kadar karamsar ve can sıkıcı değildi elbette. Saha içinde yine güzel şeyler vardı.
10 maddede Türkiye ve ötesinde sporda 2015’in olaylarına bir bakalım...

1-‘YERLİ VE MİLLİ’ ISLIKLAR
7 Haziran seçimlerinde aradığını bulamayan Erdoğan ve AKP ülkeyi yeniden savaşa sürüklerken ‘yerli ve milli’ formülüyle özetlenen milliyetçi-dinci atmosfer tribünleri de etkiledi. Daha doğrusu AKP, bu etkiyi görünür kılmak için milli futbol maçlarını Konya ve Başakşehir gibi muhafazakar-milliyetçi nüfusun ağır bastığı merkezlere aldı. Eylül ayında Konya’da oynanan maçlara tekbirler, askeri marşlar ve milliyetçi sloganlar damga vurdu.
IŞİD’lilerin gerçekleştirdiği Ankara Katliamı’nın hemen arkasından oynanan İzlanda maçında da saygı duruşu ıslıklarla bölündü, maç boyu tribünlerden tekbirler eksik olmadı. İzlanda karşılaşmasındaki utanç tablosu, IŞİD’in Paris Katliamı sonrası oynanan Yunanistan maçında uluslararası bir niteliğe büründü.
Dünyanın gözünün Paris’e ve IŞİD’e çevrildiği bir dönemde Türkiye’nin tribünleri, Paris’te yitirilenler için yapılan saygı duruşunu ıslıkladı. Dünya, Türkiye hükümetinin IŞİD’e verdiği iddia edilen desteğin yanında Türkiye tribünlerinin saygısızlığını konuştu.

2-KRAL ÇIPLAK
Bu yıl içerisinde yitirdiğimiz büyük yazar Eduardo Galeano’nun “Dünyanın en gizli krallığı” olarak nitelediği FIFA’da beklenen kırılma gerçekleşti. Senelerdir adeta bir suç şebekesine dönüşen, başta başkanı Sepp Blatter olmak üzere sayısız “karanlık” baron yaratan FIFA düzenindeki pislikler bir bir ortaya serildi. Çok sayıda FIFA yöneticisi, rüşvet, kara para aklama gibi iddialarla gözaltına alındı, tutuklandı. İddialar Blatter’e uzandığındaysa, İsviçreli şef, 5.kez başkan seçildikten sonra olağanüstü genel kurul kararı almak zorunda kaldı. Blatter hakkındaki soruşturma, UEFA Başkanı Michel Platini’ye de uzandı. Platini’nin şaibeli kariyeri onu da başkanlıktan ederken iki futbol adamı 8 yıllığına spordan men edildi. FIFA’da sadece bununla radikal bir değişim beklemek doğru olmaz. Blatter ve Platini’nin iplerini tutan asıl egemenler halen sahnede ve tüm reform çağrılarına rağmen 26 Şubat’taki genel kuruldan makyajın ötesinde bir değişiklik çıkması zor. Neyse ki artık herkes bir şeyi biliyor: FIFA kirlidir.

3-DOPİNG SKANDALI
Ağustos ayı başında 2001 ila 2012 arasındaki Olimpiyat ve Dünya Şampiyonaları’nda kazanılan 146 madalyadan 55’inin şaibeli olduğu iddiası gündeme bomba gibi düştü. Ana şüpheli Rusya’ydı ve Putin’in ülkesi ilk kez fazla direnemeden geri adım attı. Rusya’nın atletizmden men edilmesi kararı sonrası, aslında bu doping düzeninin de arkasında olan Putin’in vazgeçilmezlerinden Spor Bakanı Vitaly Mutko, ülkenin 2016 Rio Yaz Olimpiyatları’na katılabilmesi için kuyruğu dik tutmak yerine “Reform hareketi başlatıyoruz” demeye başladı. Sorun elbette Rusya’yla sınırlı değil. Maalesef sporseverler izledikleri her yarıştan, kırılan her rekordan işkilleniyor artık.

4-ŞİKE DAVASI
3 Temmuz 2011’de başlatılan operasyonlarla ne hedefleniyordu bilmiyoruz ama futboldaki şike ve teşvik primi sorunlarıyla hesaplaşmanın ajandanın alt sıralarında olduğu kesindi. Operasyonların arkasındaki Gülen Cemaati ile hükümetin arasındaki ilişki değiştikçe davanın seyri de geri dönülmez bir yola girdi. Nihayetinde yeniden yargılama yolunun açılması sonrası 9 Ekim’de Aziz Yıldırım ve tüm sanıkların beraat ettirilmesiyle bir sayfa kapandı.

5- KADINLAR DÜNYA KUPASI
FIFA kuruluşundan itibaren kadınları açıkça dışlayan bir erkekler kulübü olsa da kadın futbolcular hak ettikleri saygıyı tırnaklarıyla kazıyarak elde ediyor. Kanada’da düzenlenen Dünya Kupası, 1.3 milyona yaklaşan toplam biletli seyirci sayısıyla rekorları altüst etti. ABD, Japonya’yı 5-2 yenerek kupayı 3. kez müzesine götürürken Carli Lloyd’un hat-trick’i ve yarı sahadan attığı gol unutulmazdı.

6-9 DAKİKADA 5 GOL!
Sporun büyülü anlarına canlı canlı tanıklık etmek az buz bir deneyim değil. Bayern Münih’in Polonyalı golcüsü Robert Lewandowski’nin Wolfsburg ağlarına 9 dakikada gönderdiği 5 harika gol de öyle bir sekanstı. Ayağına sağlık golcünün.

7-KAF SİN KAF!
Ufuk Sarıca’nın Karşıyaka’sı çok büyük bir iş başararak, 2000 yılındaki efsane TOFAŞ takımından sonra erkekler basketbolunda lig şampiyonluğunu İstanbul dışından kazanan ilk takım oldu. Pınar Karşıyaka, taraftarının da büyük desteğiyle Anadolu Efes’i finalde 4-1’le geçti.

8-DÖRDÜNCÜ YILDIZ
Galatasaray ve Fenerbahçe, 19’ar şampiyonlukla başladıkları sezonda kıyasıya bir 4. yıldız yarışına girdi. Fenerbahçe, avantajlı olduğu takvimde ikinci yarıda tökezlerken, Hamza Hamzaoğlu’nun Galatasaray’ı son dönemeçte 6 maç üst üste kazanarak 4. yıldızı taktı.

9- SERENA WILLIAMS’IN HARİKA SEZONU
En sevdiği turnuva olan Amerika Açık’a sezonun önceki 3 grand slam’ini kazanarak başlayan Serena Williams, Steffi Graf’ın 1988’deki 4’te 4’ünü tekrarlamaya çok yakın gözüküyordu. Yarı finalde Roberta Vinci’ye elense de 34 yaşında kadınlar tenisinin tartışmasız en büyük ismi olmayı sürdürdü. En büyük övgü ise ona saha dışında geliştirmeye başladığı sağlam siyasi duruşu sebebiyle Dave Zirin’den geldi: “Çağımızın Muhammed Ali’si.”

10-BARCELONA BEŞİNCİ KEZ ŞAMPİYON
Futbol üzerindeki maddi etkisiyle dünyanın en güçlü spor organizasyonlarından biri olan Şampiyonlar Ligi’nde zafer Lionel Messi ve arkadaşlarının oldu. Barcelona, 6 Haziran 2015’te Juventus’u 3-1 yenerek 5. kez Şampiyonlar Ligi kupasını müzesine götürdü. İspanya’da lig ve kupayı da kazanan Barça, böylece bir yılda Devler Ligi dahil 3 kupayı 2 kez müzesine götüren ilk takım oldu. Barcelona’nın İspanya futbolundaki geleceği ise Katalunya’nın siyasi durumu sebebiyle şüpheli.

Evrensel'i Takip Et