Dilan TAŞDEMİR
İzmir
Kadın Yazarlar Derneği'nin düzenlediği ''Tanıklıklarla Savaşın Kadın Yüzü'' paneli, Dr.Gülden Aykanat, Gülistan Sultan,Yıldız Suna ve Necime Seman'ın katılımıyla İzmir Türkan Saylan Kültür Merkezi'nde gerçekleşti. Panel, TTB'den Dr.Gülden Aykanat'ın konuşmasıyla başladı. Aykanat,''Savaş yalnızca insan hayatına etki etmiyor, dolaylı etkileriyle ekolojik yıkıma, altyapının bozulmasına, ulaşım ve iletişim hizmetlerinin aksamasına, tıbbi bakıma erişimin kısıtlanmasına kadar birçok şeyi etkiliyor'' dedi.
Savaşlarda en çok kadınların mağdur olduğunu, dünya tarihindeki tüm savaşlarda tecavüz ve cinsel tacizin olduğunu söyleyen Aykanat, aynı zamanda kadınların savaş ganimeti olarak da alınıp satıldığını vurguladı. Suriye iç savaşından sonra Türkiye'ye sığınan Suriyeli mültecilerde olan dil problemlerinin kadınlarda daha yoğun olduğunu ve bu yüzden kadınların hastanelerde sağlık problemlerini dile getiremediğini, dayıbaşları gibi kişilerin birçok kadını toplayıp hastanelere getirdiğini ve hekimlerin, kadınların problemlerini onların anlatmasıyla teşhis etmeye çalıştıklarını anlattı.
Kamplarda yaşama da dikkat çeken Aykanat, Türkiye'deki mülteci kamplarının insan ticaretine çok müsait olduğunu, bazı durumlarda kamplardaki güvenlik görevlilerinin de bu ticaretin içinde olduklarını ifade edip Türkiye'nin 18 Mart 2003'de imzalamış olduğu özellikle kadın ve çocuk ticaretinin durdurulmasını amaçlayan Palermo Protokolü'nün yükümlülüklerini yerine getirmesi için yetkililere çağrıda bulundu.
'KADINLAR KİMLİKLERİNİ UNUTTULAR'
Kısa bir soru cevap kısmından sonra panel Halkların Köprüsü Derneği'nde tercümanlık yapan ve sahada gönüllü çalışan Gülistan Sultan'ın deneyimlerini aktarmasıyla devam etti. Sultan "Sahada gözlemlediğimiz ve birebir temas ettiğimiz her insan bir savaş travması yaşamaktaydı. İnsanların onca kayıplarına rağmen tek istedikleri doğup büyüdükleri topraklara geri dönüp, orada savaşsız yaşamaktı. Tüm bu yaşadıkları zorluklara rağmen kadınlar, değişen koşullara uyum sağlayarak yeni mekanlarda ailesinin hayatını yeniden inşa etmek için çok büyük bir çaba sarfediyor. Savaşın kadınları kendi kimliklerini unutmuş, ailesini ve çocuklarını korumak için savaşan savaşçılar olmuşlardır" dedi.
Sahada birçok kadınla temasa geçtiklerini belirten Sultan,"Kadınlar,Avrupa'ya gitmek için Basmane'de kartonlar üzerinde bir battaniye ile çocuklarını korumaya çalışıyorlardı. Aralarında eşini kaybetmiş altı çocuklu bir kadın ve doğumuna bir kaç gün kalmış hamile bir kadın da vardı. Bu kadınların ölüm riski çok yüksek bir yolculuğu göze almaları hükümetin mülteci politikaları yüzündendir. Bir an önce yasalarda düzenleme yapılmalıdır" dedi ve ardından salondakileri Halkların Köprüsü Derneği'nin çalışmalarına davet edip konuşmasını sonlandırdı.
'KADINLAR HEM ANNE, HEM BABA'
Son olarak sözü Suriye'den gelen Necime Seman aldı. Seman, 3 yıl önce Türkiye'ye geldiğini eşinin cezaevinde olduğunu ve açtığı küçük bir tuhafiye dükkanı ile kendisinin,çocuklarının ve torunlarının hayatını idame ettirmeye çalıştığını söyledi. Seman, "Türkiye'deki Suriyeli kadınlar hem anne hem baba. Çünkü bir çoğunun kocası ya öldürülmüş ya cezaevinde ya da kayıp. Kadınlar tek başlarına çocuklarıyla geliyor ve burada maddi manevi bir çok sorun yaşıyorlar. En büyük sorun dil. Kadınlar dilleri olmadığı için çalışamıyor, sorunlarını anlatamıyorlar. Hastanede çok sıkıntı yaşıyoruz. Geçimi sağlamak çok zor ve bu yüden 15, 16 yaşlarında çocuklar da çalışıyor ama çok uzun saatler çalışıp çok az para alıyorlar" dedi. Yaşadığı tüm zorluklara rağmen Türkiye'ye mültecilere kapılarını açtığı için teşekkür eden Seman, savaşın en kısa sürede bitmesini ve evlerine dönmeyi temenni ederek konuşmasını bitirdi.
Evrensel'i Takip Et