Tarihi mücadelenin gazileri anlatıyor
‘Üçüncü dünya savaşı mı çıkıyor’ tartışmalarının yapıldığı bir dönemde savaşın ne anlama geldiğini, son dünya savaşının, İkinci Dünya Savaşı’nın gazileri; Alman faşizmine karşı tarihi mücadeleye katılmış Sovyet gazileri hatırlatıyor.

Okay DEPREM
Donbass
İkinci Dünya Savaşı’nın SSCB ve müttefiklerinin zaferi ile bitişinin 70. Yılı olan, 2015 boyunca başta Rusya ve eski Sovyet cumhuriyetlerinde olmak üzere tüm dünyada kutlandı. Anmaların merkezi elbette, aylar öncesinde geride bıraktığımız 8-9 Mayıs tarihleri olurken, yerellerde tek tek kentlerin ve bölgelerin Nazi-Faşist Alman işgalinden kurtuluş yıl dönümleri ise yaz sonu, sonbahar başı boyunca sürdü. Rusların geleneksel adlandırmasıyla Büyük Anayurt Savaşı Zaferi’nin 1945 yılına ait olan yıl dönümünden sonra yakın zamanda Donbass bölgesi, kendi yerel kurtuluş yıl dönümünü günler süren geniş katılımlı etkinlikler dizisi ile kutladı.
Donetsk Halk Cumhuriyeti’nin (DNR) merkezi Donetsk başta gelmek üzere civardaki çok şehirde neredeyse tüm haftaya yayılan organizasyon ve törenlerde dikkati çeken noktalardan bir tanesi de artık sayıları neredeyse bitme noktasına gelen savaş gazileri… Donetsk’teki görkemli törenlerden birinde; savaşı ergenlik veya ilk gençliğinde yaşayıp, cepheye katılan harp gazilerinin son temsilcilerinden denk gelebildiklerimizle ile kısa kısa söyleşiler yaptık.
SAVAŞ ÖNCESİ 10 KİŞİYDİK, BİTTİĞİNDE 4 KİŞİ KALDIK
Nikolay Yakovloviç Peçenko (85 yaşında):
Siz savaş gerçeğiyle ne zaman ve nerede tanıştınız, katılış öykünüz nasıl şekillendi?
Ben Rusya-Belarus sınırında 1930’un başlarında doğdum. 1943 yılında henüz 14 yaşındayken Belarus’un Brest-Litovsk bölgesindeki bir partizan birliğine iştirak ettim. ’43’ün kasım ayından ’44’ün haziran ayına kadar partizanlar arasında savaştım. Tam 4 Haziran itibariyle eve döndüm. Alman faşistleri; babamı, kardeşlerimi kurşuna dizdiler. Annem ise o sıralarda hastalıktan dolayı öldü. Başlangıçta toplamda 8 kardeştik. Savaş bittiğinde ise ailemizden sadece büyük kız kardeşim, ortanca bir ağabe-yim ile bir erkek kardeşim hayatta kalabildiler.
Cephede işgalcilerin ne tür gaddarlıklarına şahit oluyordunuz örneğin?
Misal, Nazilerin bünyesinde hareket eden iş birlikçi kozaklar köyümüzün tüm kadın ve kızlarına tecavüz ettiler. Bir keresinde Almanlar gene köyümüze gelip birkaç ailenin tüm fertlerini evlerinden alıp köy meydanında taradılar. Yine onlarcasını ahırlara toplayıp, buraları topyekün ateşe vererekten toplu olarak yaktılar. 1942 yılı mayısında bir seferinde bir kasabada tam 700 küsur evi bu şekilde yaktılar. Bizim köyün nüfusu savaş başında 1500 kadarken, savaş sona erdikten sonra 150’ye kadar düşmüştü…
Peki siz kendi rızanız ile mi katılmıştınız partizanlara yoksa?..
Bütünüyle kendi inisiyatifimle ile katıldım partizanların saflarına. Yani kimse beni zorlamadı.
Almanlarla karşı karşıya cephedeki durumu kısaca nasıl özetlersiniz?
Şu kadarını söyleyeyim; bir ara 2 ay içerisinde, Almanlarla olan cephe sınır hattını tam 12 defa yarıp geçtik.
Brest-Litovsk dolaylarında partizanların sayısal gücü ne kadardı?
Geniş bölgede toplam 10 bin kadar partizan bulunuyordu. Bana partizan kimlik kartı verdiklerinde 4 gerilla bölüğü vardı. Bunlar Kirov, Stalin gibi adları taşıyan bölüklerdi. Bu arada, bunlardan bazıları da köylerle irtibat halinde kalmak suretiyle; savaşan partizan birliklerine süt, salam gibi temel besinleri temin ediyor; yemek hazırlıyorlardı.
Savaş bitti ve hayatta kaldınız... Sonrasında neyle meşgul oldunuz?
Harbin ardından bir kolhozda çalışmaya başladım.
6 YERİMDEN AĞIR YARALANDIM
Andrey İvanoviç Belausov (90 yaşında):
İkinci Dünya Savaşı’nda, Alman-Sovyet Cephesi’nde nerelerde çarpıştınız tam olarak?
Ben savaşa 1944 senesinde Kırım’da katıldım. O sırada tam 19 yaşındaydım. Özel olarak Simferopol ve Bahçesaray’ı kurtarma operasyonlarında yer aldım. 18 Mayıs tarihinde Sivastopol’den çıkana kadar bölgede bulundum. Oradan da Belarus cephesine naklettiler bizi 51. Ordu, 26. Tabur, 864. Birlik kapsamında. Beyaz Rusya’dan ise Baltık ülkelerine geçtik. Ardından Varta Nehri’nin oralarda yaralandım. Tam tamına 6 yerimden ağır yaralanmıştım.
Siz Donetsk bölgesinden misiniz genel olarak, yoksa?
Şu anda evet. Kievskiy ilçesindenim. Ancak köken olarak Rusya’nın Kursk vilayetindenim. 1990 yılında Donetsk’e yerleştim.
ANAYURT SAVAŞININ KADIN GAZİSİ
Valentina Mitrafanovna Bolşekova (91 yaşında):
Bildiğimiz kadarıyla siz Donetsk şehrinin Kievskiy ilçesi Gaziler Birliği üyesisiniz. Ve şu anda hayatta kalan kadın Sovyet gazilerinin birkaçından da birisiniz aynı zamanda. Büyük Anayurt Savaşı’na katılış hikayeniz nasıl başladı ve sonrasında olaylar nasıl gelişti?
Ben 29 Ocak 1925 doğumluyum. Savaştan önce komsomoldum. (Komünist Gençlik Teşkilatı) Tam olarak 20 Şubat 1942 tarihinde Donetsk Bölgesi’nin Valnovakha yerleşim birimi civarlarında daha 16 yaşımdayken cepheye katıldım kendi isteğimle. 5. Ordu bünyesinde benimle birlikte toplam 4 genç kız birlikteydik. Başlarda hep Don ve Azak mahallerinde görev aldık.
Peki siz, elde silah çatışmalara katıldınız mı yoksa bir nevi ve daha ziyade cephe gerisinde miydi temel vazifeniz?
Evet, bizlerin işi daha çok; cephe hattının arkasında giyim-kuşam, ayakkabı, üniforma gibi gereksinimlerin karşılanmasına yardımcı olmaktı. Yani direkt çatışmalara sokmadılar bizleri.
Baştan sonra hangi cephelerde bulundunuz?
Donbass’ta başlarda esas olarak Snejnoye ile Torez kentleri ve çeperlerinde mücadele ettik. 3 Eylül 1943’te Yenakiyeva (Donetsk’in 60 kilometre kadar kuzeydoğusunda konumlu bir sanayi kenti) şehrini kurtardığımızı anımsıyorum. Sonrasında ise sırayla Makyeevka ve Stalino (Donetsk’in o zamanki adı) şehirlerini özgürleştirdik düşman kuvvetlerinden. Ardından Maryinka… 1943’ün sonlarına doğru Zaporojye vilayetine geçtik. 43 sonu ve 44 başlarındaki kışın tamamını o bölgede geçirdik. Gerçekten de inanılmaz soğuktu ve çok çetin şartlar egemendi. 1944 senesi süresince Dnipropetrovsk, Nikopol, Xerson, Nikolayev ve en sonu Odessa kent ve bölgelerini Nazi Almanlarından temizledik art arda.
Yani, Dinyeper Nehri’nin doğusu ile batısındaki ve tüm Karadeniz kıyılarındaki illerin Alman ordularından teker teker kurtarılışlarında yer aldınız…
Evet, aynen o şekilde. Kısacası Dinyester Nehri’ne kadar ilerlemiş olduk ve oradan da artık geri döndük memleketlerimize…
Evrensel'i Takip Et