06 Nisan 2012 16:58

Gebzeli işçiler iş, ekmek, özgürlük için birleşiyor

Sanayi kenti Gebze’de işçiler 1.5 yıl aradan sonra ikinci kez işçi kurultayı gerçekleştirdi. İlk kurultaylarını “İşyerinde, işkolunda, ülkede birlik” çağrısıyla yapan işçiler, bu kez “İş ekmek özgürlük için sermayeye karşı güçlerimizi birleştiriyoruz” dedi.İki kurult

Gebzeli işçiler iş, ekmek, özgürlük için birleşiyor
Paylaş

İki kurultay arasında geçen sürede ilk kurultayda ortaya çıkan fikirler de yayılmış. Bunun başlıca nedeni ise hükümetin artan saldırıları. Özellikle işçilerin tek güvenceleri olarak gördükleri kıdem tazminatının gasbedilmek istenmesi bunu hızlandırmış. Bu nedenle ilk kurultaya katılmaları için binbir güçlükle ikna edilebilen işçiler, ikinci kurultaya kendiliğinden gelmiş, hatta çalışmalarına katılmış. İlk kurultaylarında birlik fikri üzerinde duran işçiler, bu kez daha çok nasıl mücadele edeceklerini konuştu.

400’E YAKIN İŞÇİ KATILDI

Kurultaya başta metal, gıda ve petrol olmak üzere çeşitli iş kollarından genç, yaşlı, kadın, erkek, sendikalı, sendikasız 400’e yakın işçi katıldı. Bazı işçiler kurultaya eş ve çocuklarını da getirdi.

Açış konuşmasını yapan Kurultayın Yürütmesi’nden Unilever Besan İşyeri Temsilcisi Mehmet Ünal, öncelikle karşı karşıya kaldıkları saldırıları sıraladı: “Kıdem tazminatının gaspı, Ulusal İstihdam Stratejisi adı altında kuralsız ve güvencesiz çalıştırma, açlık sınırının altında asgari ücret, bölgesel asgari ücret, sağlık ve eğitim hizmetlerinin paralı hale getirilmesi, iş cinayetlerinin giderek artması, çocuk işçiliği, çift haneli zamlar yapılırken enflasyonun tek haneli açıklanması, yoksullaşma...” Kurultayı, mevcut hakları korumak için direnç göstermeyi ve yeni haklar kazanılması için mücadeleyi büyütmeyi sağlamak amacıyla düzenlediklerini anlatan Ünal, “Kurultayımız diriliş ve yeniden ayağa kalkış için kıvılcım olacaktır” dedi.

YASALARI AŞAN BİR MÜCADELE

Bundan sonra yapılan konuşmalarda da bu yeniden ayağa kalkışın nasıl olacağı üzerinde duruldu. Mevcut yasaların yarattığı engeller ve yeni yasal düzenlemelerin getirdiği yeni engellere dikkat çekilen kurultayda, verilecek mücadelenin sınırları tartışıldı.

Kurultaya konuk olarak katılan Tek Gıda-İş Genel Başkanı ve Sendikal Güç Birliği Platformu Sözcüsü Mustafa Türkel, işçilere şu çağrıyı yaptı: “Yasaları yırtıp atmadan mücadele edilemez. Yasalarla sınırlı bir mücadeleyle hak kazanılacağını söyleyenler işçileri kandırıyordur. Sendikalar yasaları aşmak için vardır.”

Yine konuklar arasında yer alan TÜMTİS eski Genel Başkanı Sabri Topçu “Sendikacılık dönemimde hiçbir zaman yasalarla sınırlı kalmadım ve en iyi sözleşmeleri imzaladık. İşçiler ya yasaları aşacak, ya da anaları ağlayacak” diye konuştu.

Bu vurgu pek çok işçinin konuşmasında da yer aldı. Bu işçilerden biri olan Birleşik Metal-İş Kroman Çelik İşyeri Temsilcisi Hasbip Yavuz “Biz ne zaman iş, ekmek, özgürlük için birleşeceğiz? Biz istedikten sonra her şeyi yaparız. Mücadele alanlarda kazanılır. Yasalarla sınırlı kalınarak kazanılmaz” diye konuştu.

Kroman Çelik’te çalışan ve kurultayın yürütmesinde yer alan işçilerden Engin Kulu, böyle bir mücadeleyi hayata geçirmenin tek yolunun işyeri örgütlenmesinden geçtiğini söyledi. “Şu an var olan yasalar ve çıkarılan yasalar bizim için değil. Bunun tersine çevrilmesi için kurultayda yaptığımız konuşmaları, aldığımız kararları işyerlerine taşımamız, buralarda tartışmamız gerekir. Yoksa ilerleyemeyiz. Mücadelemizi işyerlerinde hayata geçirmeden hedeflerimizi gerçekleştiremeyiz” diyen Kulu, işçilerin güçlerini birleştirmesinden başka yol olmadığını ifade etti.

Tek Gıda-İş Kent Kraft’ın İşyeri Temsilcisi Bilal Bayri de işçilerin birliğine vurgu yaparak “Bizler, tek tek işçiler zincirin halkalarıdır. Bu zincir ne kadar sağlam olursa haklarımız da o kadar sağlam olur. Greve çıkan, işten atılan bizim kardeşimizdir. Destek vermeliyiz. Sendika da sizsiniz. Sendikanıza sahip çıkmalısınız.”

SENDİKA OLMADAN SÖZLEŞME İMZALADILAR

Yasalarla sınırlı kalmayan bir mücadele örneğini 1 yıl önce Birleşik Metal-İş’te örgütlenen Aperam işçisi Ersin Pekel verdi. Sendikada örgütlenmeden önce fabrikada birlik sağladıklarını ve komite kurduklarını anlatan Pekel, bu dönemde verdikleri mücadeleyle sendikalı olmamalarına karşın patronla sözleşme imzaladıklarını söyledi. Sözleşmeyle bayram, yakacak, izin parası gibi haklar elde ettiklerini söyleyen Pekel, bu mücadelenin bir yerde tıkandığını ve kendilerini sendikalaşmaya ittiğini dile getirdi. Patronun ise yasal boşluklardan yararlanarak açtığı mahkemelerle yetki almalarını 1 yıl geciktirdiğini dile getiren Pekel, “Biz birlik olmasaydık, pek çok fabrikada olduğu gibi bizde de bu süreç, işten atmalar ve baskılarla sendikalaşmanın engellenmesi için kullanılırdı” diye konuştu. (Gebze/EVRENSEL)


ÖLEN İŞÇİLER İÇİN SAYGI DURUŞU

Kurultayın hemen başında yaşanan iş cinayetlerine de dikkat çekildi. Kurultayın yapıldığı gün Tuzla tersanelerinde yaşanan patlamada 2 işçinin yaşamını yitirdiği belirtilerek cinayetler lanetlendi.

Hükümetin ve sermayenin işbirliği ile hayata geçirilen uygulamaların işçileri ölümüne çalıştırmaya zorladığı kaydedilen kurultayda, iş cinayetlerinde ölen işçiler için bir dakikalık saygı duruşu yapıldı.


SIZLANMAK YETMİYOR

Birleşik Metal-İş Akkardan İşyeri Temsilcisi Murat Buzdere, sağlık alanında yaşananları eleştirdi. Katkı payının arttığını, 295 lira geliri olandan 35 lira prim kesildiğini, sınıflandırma yoluyla parası olanın iyi olmayanın kötü hastaneye gittiği bir sistemin hayata geçtiğini anlatan Buzdere, 4+4+4 yasasıyla eğitimin de paralı hale geldiğini ve çocuk işçiliğinin önünün açıldığını belirtti.

Birleşik Metal-İş Yücel Boru İşyeri Temsilcisi Dilek Başıbüyük, yaşanan hak gasplarının, Sovyetler Birliği’nin varlığını sürdürdüğü iki kutuplu dünya döneminde verilen hakların geri alınması olduğunu söyledi. Başıbüyük, “Sızlanmak yerine duyarlı olunmalı. Önce sınıf bilincine varmalıyız. Bizden bir hamle olmayınca iktidar da despotizme gidiyor” dedi.
Birleşik Metal-İş Kroman Çelik Baştemsilcisi Barış Bulut, fabrika olarak ellerinden geleni yapacaklarını ve kurultaya her türlü desteği vereceklerini dile getirdi.

Gebze’de Türk Metal Sendikası’ndan istifa ederek Birleşik Metal-İş Sendikası’na geçen Cengiz Makine işçilerinden Uğur Yılmaz da kurultayda söz aldı. Sendika değişikliği için Bursa’daki Bosch işçilerinden güç aldıklarını dile getiren Yılmaz, “Biz artık bayram arifesinde sözleşme imzalanmamasını, sorunlarımızı işyeri temsilcilerine ve şube yöneticilerine söyleyebilmeyi ve bunu yaptığımız için de işten atılmamayı istiyoruz” dedi.



Kurultayda işçi ve siyaset ilişkisi üzerine de duruldu. AKP Hükümeti’nin sermaye ile işbirliği yaptığının dile getirildiği kurultayda, işçilerin bu duruma tavır koyması gerektiğine dikkat çekildi. Kurultay katılımcılarından Tek Gıda-İş Unilever Besan İşyeri Temsilcisi CHP’li olduğunu ve taşeronlaştırmaya karşı olduğunu söyleyen CHP’nin desteklenmesi gerektiğini söyledi. Buna yanıt ise Cengiz Makina işçisi Uğur Yılmaz’dan geldi. Yılmaz, Maltepe ve Kadıköy belediyelerinin CHP’li olduğunu ama hem taşeron olduğunu hem de sendikalaşan işçilerin işten atıldığını dile getirdi.

Bu konuda en fazla destek alan konuşmayı ise Aperam işçisi Ersin Pekel yaptı. HDK İstanbul Bağımsız Milletvekili Levent Tüzel’in seçim çalışmalarını ve seçildikten sonra yaptığı faaliyetleri örnek gösteren Pekel, “Biz de aramızdan birini milletvekili seçtirerek Meclis’e göndermeliyiz. Sadece biz değil Türkiye’nin her yerinden işçiler kendi vekillerini Meclis’e göndermelidir. Bu bizim mücadelemizi de ileriye taşıyacaktır” diye konuştu.


1 MAYIS 10 İŞÇİYLE Mİ BÜTÜN İŞÇİLERLE Mİ KUTLANACAK?

Kurultayda her konuşmacı sorunları ve çözüm önerilerini paylaştıktan sonra, taleplerin gerçekleşmesi için 1 Mayıs’ın görkemli kutlanmasının önemine dikkat çekti. Ancak Tek Gıda-İş Genel Başkanı Mustafa Türkel’in “Lüleburgaz’da, Gebze’de 1 Mayıs kutlanması zayıflatır” diyerek İstanbul’da merkezi kutlama yapılması gerektiğini söylemesi alan tartışmasının da önünü açtı. Kimi işçiler 1 Mayıs’ta Taksim’e çıkılması gerektiğini söyledi. Bu söylenenlere yanıt ise Kurultay Yürütmesi’nde yer alan Engin Kulu’dan geldi. Kulu, Ankara ya da İstanbul’da merkezi etkinlik gündeme geldiğinde sendikacıların her işyerinden en fazla 10 işçiyi buraya taşıdığını belirtti. “Bu mücadeleden kaçmaktır. Asıl olan bölgelerimizde, işyerlerimizde mücadeleyi büyütmektir. Sadece işçiler de değil, ev kadınıyla, esnafıyla, eş ve çocuklarımızla herkesin katılımını sağlamalıyız. Bu nedenle 1 Mayıs Gebze’de, herkesin ve tüm işçilerin katılımıyla en görkemli şekilde kutlanmalıdır. Sadece Gebze’de değil Türkiye’nin her yeri 1 Mayıs alanı olmalı ve milyonlar alanlara çıkmalıdır” dedi.


Mustafa Türkel (Tek Gıda-İş Genel Başkanı ve Sendikal Güç Birliği Platformu Dönem Sözcüsü): 12 Eylül işçilere yönelik bir darbedir. Ama bakın bugünkü iktidardaki hükümet de başta olmak üzere birçok kesim davaya müdahil oluyor oysa onlar bu darbeden nemalandılar. Sürünen hâlâ biziz. İşsiz kalan, ölen, kapıların önüne konan bizleriz. Biz müdahil olmuyoruz, tuzu kuru olanlar müdahil oluyor.
Bu 12 Eylül’den sonra biz işyerlerinde ‘89 Bahar eylemlerini örgütledik. 89 Bahar eylemleri örgütlenirken, bu işçilerin önünde sendikaları yoktu. İşçi sınıfının önünde durmamakla kalmayıp, bu mücadeleyi engellemeye çalıştılar. Bunlara rağmen işçi sınıfı bu eylemleri örgütledi. O sendikacıları koltuklarından işçiler gönderdi.
İşçi sınıfı, 89 Bahar eylemleri ve koalisyon hükümetleri döneminde kazandığı hakları AKP iktidarı döneminde tek tek verdi. Esnek çalışma, telafi çalışması, taşeronlaştırmayı getirdi, ödünç işçiliği getirecek, kıdem tazminatını kaldıracak. 12 Eylül dönemini aratacak şekilde Çalışma Bakanlığına yetki verilecek. Peki işçiler nerede?
Türkiye’de işçi sınıfı hareketinin lokomotifi olan kamu işçisi gitti, onlar özelleştirme adı altında yok edildiler. Kamu sadece iktidara biat edenlere kalmıştır. Onların olmadığı ülkede özel sektördeki işçiler kendini güvencede hissedebilecek mi? Artık işçi sınıfı kamu işçilerinden bir şey beklememelidir.
Sendikal Güç Birliği Platformu olarak önümüzdeki günlerde bir araya gelip diğer sendikalarla da birleşerek yeniden işçi sınıfı mücadelesini ayağa kaldırmak için mücadele edeceğiz. Yeniden 15-16 Haziran’ları yaratacağız.
Hiçbir sendikal hareket, hiçbir işçi sınıfı mücadelesi yasalara uygun yürütülemez. Biz yasaları aşmak için varız. Şimdi sendikalar yasası değiştiriliyor. Sendikalar baraj 5 mi olsun 3 mü olsunu tartışıyor ama bu yasalar sendikal hareketin önüne yeni engeller koyuyor.
Konfederasyonlara çağrı yapıyoruz, şu anda meclise getirilen yasayı kabul etmiyoruz, reddiyoruz. ‘Yetmez’ ama ‘evet’ diyenleri işçi sınıfı affetmeyecektir.

Sabri Topçu (EMEP MYK üyesi ve TÜMTİS eski Genel Başkanı): 12 Eylül anti demokratik yasaları getirdi. Barajlar yoktu, dayanışma grevleri vardı. Kamu özelleştirmelerle bitirildi, örgütlü yapı yok edildi. Sendikal bürokrasi, sendika ağaları yaratıldı. Ben de yıllarca genel başkanlık yaptım. Her dönemin sonunda 100-150 bin lira tazminat alıyorlar. Zehir zıkkım olsun. 10 binlerce lira maaş alan sendikacıların işçi sınıfı gibi kaygısı olamaz. Yasalar çıkarken sadece seyrederler. Yasaları işçi sınıfı yazacaktır. Sendikalar sendikacıların babasının malı değildir. İşçi sınıfı sendikalarına da sahip çıkmalıdır.
Örgütlülüğünüzün devam etmesini istiyorsanız, işkollarınızda örgütlenmek zorundasınız. İşçi işçiyi örgütler. Örgütlenme uzmanı gibi çalışmak zorundasınız. Yoksa sizin haklarınız da yavaş yavaş ortadan kaybolur. Bunları yapmazsanız çocuklarınıza ihanet etmiş olursunuz.
Şimdi Mecliste sendikacılık yapan milletvekilleri var ama ne yapıyorlar? Kendi denetlediğiniz Milletvekillerini meclise göndermek hatta iktidarı almak zorundasınız. Bunu kafanızın bir köşesine yazmadığınız sürece siz bilirsiniz, biz geldik gidiyoruz. Deneyimlerimizi anlatıyoruz size. İşyerinde, işkolunda, ülkede ve dünyada birliği sağlamak zorundasınız. El birliği ile mücadeleci sendikacılığı yaratmak zorundayız, başka çaremiz yok.

ÖNCEKİ HABER

İşçiler de 'büyüme' şehidi mi?

SONRAKİ HABER

Evren’in amacını AKP gerçekleştiriyor

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa