28 Ekim 2015 13:06

İTÜ barış istiyor

Her ağızdan bir kelime çıkıyordu; Ekmek, özgürlük, güneş, Güney, Güney Doğan, Güney Doğan... En sonunda “barış”ta birleştik. ‘’barış hemen şimdi’’ diye hep birlikte haykırdık. Haykırdıkça birlik duygumuz arttı

Paylaş

Sezgin MEMİŞ
İTÜ

    Ankara Katliamı’ndan sonra sendikaların ve meslek odalarının çağrısına uyularak hayatı durdurmak için İTÜ’de de 12-13 Ekim’de bir boykot gerçekleşti. Mimarlık Fakültesi yerelinde örgütlenen boykot ve barış atölyesi sonucu ortaya çıkan fikirleri bu süreçte yer alan öğrenciler olarak konuştuk. Ve böyle bir yazıya dökmeye karar verdik.
Ankara katliamına tepkimizi dile getirmek ve katliamda kaybettiğimiz sıra arkadaşımız inşaat fakültesi öğrencisi Güney Doğan’ ı anmak için bu boykotu gerçekleştirme kararı almıştık. İTÜ Rektörlüğünün ‘’12 Ekim 2015 tarihinde üniversitemizde eğitime 1 gün ara veriyoruz’’ açıklaması, boykota bir engelle başlamamıza neden oldu. Üniversitenin yapmış olduğu bu açıklama ister istemez bir tatil havası yarattı. Buna rağmen okulumuza gelerek Güney’in cenazesine katılmak  ve arkadaşımızı anmak için 12 Ekim sabahı İTÜ’de buluşup servislerle Sarıgazi Taşdelen Cemevi’ne gittik.
ÜNİVERSİTE YÖNETİMİNİN TATİL DEDİĞİNE
BİZ BOYKOT DEDİK

13 Ekim günü rektörlüğün estirdiği tatil havasını kırmak ve boykotumuzu örmek için  girmeyeceğimiz derslere alternatifler yarattık. Barış forumu, ardından da barış atölyesini Taşkışla öğrencileri ve öğretim görevlileri olarak birlikte yaptık. Barış talebi ve barışı gerçekleştirmenin yolları hakkında tartıştık. Bu kadar kalabalık bir şekilde bu boykotu gerçekleştirmiş olmak, bizleri önümüzdeki günler için umutlandırdı ve böyle bir birlikteliğe ne kadar ihtiyacımız olduğunu fark etmemizi sağladı. Bunun bizce önemi boykotun sadece boykotla kalmaması, insanların dağılmaması amacıyla farklı etkinliklerle bir üretime dönüşebilmesiydi.
BARIŞ KELİMESİNDE BİRLEŞMEK
Taşkışla’da boykotun pek çok getirisi oldu. Bunun sebebi bir kaç kişinin emeği ile değil, tüm Taşkışla’nın ortaya koyduğu kolektif bir fikir paylaşımında bulunulmasıydı. Hocalarımızın desteği de bizim bir araya gelmemizde yardımcı oldu. Aslında herkesin paylaşmak istediği bir derdi olduğunu fark ettik. Katılan herkesin sürece dair söyleyecek sözü, paylaşacağı fikirleri vardı. Kafamızı derslerden kaldırıp bir süreliğine de olsa bir araya geldiğimizde neler yapabileceğimizi, ne kadar çeşitli fikirler üretebileceğimizi gördük. Bu tartışmalar sonucunda devamlılığı gelebilecek epey atölye önerisi ortaya çıktı. Bu birlikteliğin devamını sağlayabilmek için gelen her öneriyi bir atölyeye dönüştürmeye karar verdik. Daha sonra barış denilince akla ilk düşen kelimeleri bağırmaya başladık. Her ağızdan bir kelime çıkıyordu; Ekmek, özgürlük, güneş, Güney, Güney Doğan, Güney Doğan... En sonunda “barış”ta birleştik. ‘’barış hemen şimdi’’ diye hep birlikte haykırdık. Haykırdıkça birlik duygumuz arttı. Pankart boyama atölyesinin açılışını bu şekilde yaptık. Herkesçe boyanan pankartları hazırladıktan sonra, asmak için gün belirledik.
İTÜ YÖNETİMİ VE ‘BİR ŞEYLER’
Dekanlık ders üretimlerimizin okulun her yerinde sergilenebilmesi için ortam sağlarken ; öğrenciler tarafından müfredat dışı yapılan üretimlerin sergilenmemesi için gösterdiği tutumu yine sergiledi. Sergilemeye bu kadar karşı bir tutum alması  bizi çelişkiye düşürdü. Neden öğrenciler ve öğretim görevlileri olarak ürettiğimiz bir işi istediğimiz şekilde ve  istediğimiz yerde özgürce sergileyemediğimizi sorguladık. Aslında bu kadar da şaşırmamamız gerektiğini düşündük sonradan; çünkü biz İTÜ yönetimini daha önceden muhalif öğrenci ve asistanlarına uyguladığı baskılarından, açtığı soruşturmalardan biliyoruz; izinsiz “bir şeyler” astığı için soruşturma alan arkadaşlarımızı hatırlıyoruz. İTÜ yönetimi bu tutumunu Kültür Sanat Birliği adı verdiği öğrenci kulüp faaliyetlerinin bağlı olduğu yapıyla da belli ediyor. Kültür Sanat Birliği kulüp faaliyetlerine getirdiği bürokratik engelleriyle ünlü. Taşkışla içerisinde 8 yıldır faaliyet gösteren Taşkışla Sahnesi’nin provalarını ve çalışmalarını halen koridorlarda sürdürüyor olması da öğrencilerin kendi inisiyatifleriyle yaptıkları çalışmayı özgürce sergilemeleri için okuldan destek alamadıklarını bize açıkça gösteriyor.
DEVAM EDECEĞİZ...
Bundan sonra da bu yaşadığımız paylaşımı, fikirlerin,birlikteliğinin devamlılığını Barış Atölyesi’nde yapmayı planladığımız atölyelerle sürdürmeyi planlıyoruz. Üniversiteleri, sadece kredili derslerden ibaret görmeyip özgür düşüncelerimizi rahatça tartışabildiğimiz, kendi inisiyatifimizi de kullanabildiğimiz, öğrenci odaklı ortamlar olarak görmek istiyoruz. Bunun için de mücadeleye devam edeceğiz!

ÖNCEKİ HABER

AKP'nin seçim üçlemesinde siyasi kriz ve üniversiteler

SONRAKİ HABER

Ereğli’de iki bölge termik alanı ilan edildi

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa