15 Ekim 2015 10:54

Bölgedeki sendikacılar: Müzakere masasını kurmaktan başka seçenek yok

Paylaş

Hasan AKBAŞ
Diyarbakır

Türkiye’de 7 Haziran seçimleri sonrası tırmandırılan ve yüzlerce insanın ölümüne neden olan savaş sürecinin giderek daha vahim bir hal almasına itiraz eden sendikacılar, bu saatten sonra müzakere masasını kurmaktan başka çarenin kalmadığını söyledi. Hükümeti uyaran ve çağrıda bulunan sendikacılar, “Ateşkese yanıt vermeyen hükümet savaş isteyen bir hükümettir. Buna izin vermeyiz” diyerek tepki gösterdi. 

Ankara’da barış ve çözüm isteyen yüz binlerce kişiye yönelik bombalı katliamın yapıldığı gün KCK tarafından ateşkes ilan edildiği duyurulmuştu. Tüm yaşananlara rağmen hükümet bu çağrıyı havada bırakarak ilanı, ‘yok hükmünde’ saydı. 7 Haziran sonrası bölge illerinde onlarca sivilin ölümüyle sonuçlanan 90’lı yılları aşan bir konseptle başlayarak devam eden süreç aynı tarzla sürdürülüyor. Özellikle Diyarbakır’da operasyonlar ve ölüm haberleri de gelmeye devam ediyor. Bölgedeki emek örgütleri bu süreçte ileriden bir sorumluluk alarak sürecin müzakere masasına evirilmesi için çabalayacaklarını bildiriyor. Konuya ilişkin işçi ve kamu emekçilerinin üye olduğu sendikaların yöneticileriyle konuştuk.  

‘BARIŞ ÇAĞRILARI VE ATEŞKESE RAĞMEN SAVAŞI SÜRDÜRÜYORLAR’

Türk-İş’e bağlı Tes-İş Sendikası 2 No'lu Şube Başkanı Şükrü Kaçmaz, sorunun çözümü ve barış için tüm herkesin sorumluluk alması gerektiğini ifade etti. Barışın oluşması için her yolu denediklerini belirten Kaçmaz, 10 Ekim mitingi için Ankara’ya da gittiğini söyledi. Orada katliamı tüm yakıcılığıyla yaşadığını söyleyen Kaçmaz, “Her şeye rağmen barış için adım atılmıyor. Çok derin ilişkiler söz konusu. Eğer bugün barış çağrısı yapılıyorsa yüz binler alanlara çıkıyor ve akabinde ateşkes ilan ediliyorsa buna rağmen bombalar devreye giriyorsa 

Burada savaşın olmasını isteyen bir güç var demektir. Bu da devlet ve hükümet tarafıdır. Dünyanın neresinde görülmüş barış isteyenlere bombalı saldırı yapılması. Savaş değil, barış çağrısı yapılıyor orada” dedi. Ankara Katliamı sonrası yapılan açıklamaları da eleştiren Kaçmaz, “Adamlar elini kolunu sallayarak geziyor. Keşif yapıyor, tüm olanakları kullanıyor ve insanları katlediyor. Çıkıp bombacı listesi var deniliyor. Bunlar kabul edilir değildir” dedi. 

‘ÖLENLER OLARAK BUNU TALEP EDİYORUZ’

On yıllardır denenmiş yöntemleri yeniden daha da ilerleterek denenmesinin çözümün aksine çözümsüzlüğü derinleştirdiğini söyleyen Kaçmaz, “Yapılması gereken şey artık bellidir. Ateş topuna döndürülen bir sorun giderek üzerimize geliyor. Buna dur demeliyiz. Yoksa o hepimizi yakar. Ülkeye daha fazla zarar vermeden tekrar müzakere sürecine dönülmelidir. Kan dökerek bugüne kadar kimse bir yere varamadı. Biz emeğin temsilcileri olarak bunu ısrarla talep ediyoruz. Çünkü bu savaş en çok biz işçi ve emekçileri öldürüyor. Bütçemizi daraltıyor. Ülkenin kaynakları heba ediliyor. Her şeyden önemlisi emekçiler yaşamını yitiriyor, emekçilerin evlatları ölüyor. O yüzden işçiler olarak bu savaşın durmasını istiyoruz. En çok ölenler olarak biz bunu talep ediyoruz” diye konuştu.

‘MÜZAKERE MASASINI KURMAKTAN BAŞKA SEÇENEĞİNİZ YOK’

KCK’nin ilan ettiği ateşkesi olumlu değerlendiren Kaçmaz, ancak hükümetin bu talebe karşılık vermemesini eleştirdi. Kaçmaz, “Eğer devlet ve hükümet bu çağrıya karşılık vermiyorsa savaşı istediğini göstermiş oluyor. Bizim çağrımız bu tansiyon yükseldikçe ölüme götürür. O kadar kan, gözyaşı arasında bir durmak gerekir. Bakıp ne olduğunu anlamak gerekir. Oy kaygısıyla hareket ediyor AKP ama artık şapkayı öne koymak gerekiyor. Hiçbir şey insan canından değerli değildir. Kana gözyaşına ve zarar gören emekçiler olarak artık yeter diyoruz. Hükümete çağrımızdır artık müzakere masasını kurmaktan başka seçeneğiniz yok” diye konuştu. 

‘HER ŞEYE RAĞMEN BARIŞ DEDİK YİNE DE BOMBALAR PATLADI…’

Diyarbakır KESK Şubeler Platformu Sözcüsü Bedirhan Çetinkaya da: “Ekin Van’ın cesedine işkence, Hacı Birlik’in cesedinin sürüklenmesi ve çocukları keskin nişancılar tarafından öldürülen ve dışarı çıkamayıp çocuklarını buzdolaplarında saklayan annelerin artık olmaması için Ankara’daydık. Bu sürede ateşkes tartışmaları başlamış ve umut verici gelişmeler yaşanmaya başlamıştı. Ama bir kez daha barış kana bulandı. Her şeye rağmen barış dedik ama yine de bombalar patladı” dedi. 

Ateşkes tartışmaları yapıldığı zaman da bir bombanın patlatılmasının tesadüf olmadığını söyleyen Çetinkaya, “Önceden ateşkes tartışılıyordu. Hükümet bu talebe sert yaklaşımlar gösterdi. Yanıt vermeyeceğiz demişti. Bu barış yapmayacağız sinyaliydi. Patlamada yaşanan skandallar da devletin bu durumu sürdürdüğünün kanıtıdır. Bombacılar listesi var ama tutuklanmıyor. Bu katliamdan ve süren savaştan devlet sorumludur. Bu tutum daha fazla sürdürülemez. Biran önce bu tutumundan vazgeçip, akan kanı durdurmak için müzakereyi başlatmalıdırlar. Emek örgütleri ve kurumlar ortak bir araya gelerek bölgede bu sürecin daha yakın takipçisi ve hesap sorucusu olacağız” dedi. 

‘ARTIK ÇARENİN MÜZAKERE OLDUĞUNU GÖRMEMEK İÇİN KÖR OLMAK LAZIM’

DİSK Genel-İş Sendikası 2 Nolu Şube Başkanı Ramazan Kızıltepe de, “Biz gerek 10 Ekim’de gerekse de şimdi inadına barış demeyi sürdürüyoruz. Yani bu şu demek, artık öldüreceğiniz kadar öldürdünüz, yıktığınız kadar yıktınız. Bundan fazlası daha ne olacak? Artık çarenin müzakere olduğunu görmemek için kör olmak lazım. Ankara’da barış umutları bombalandı, büyük hayaller söndürüldü. Ama hala ısrarla barış deniyor. Çıkıp ateşkesi tanımıyoruz diyorlar. Yeter artık. Kendinize gelin” diyerek hükümete tepki gösterdi. Eller tetikten çekilmesi çağrıları yapılırken, bunun sağlanmasına rağmen ateşkese yanıt verilmemesini eleştiren Kızıltepe, “bu süreç bizi kaygılandırıyor ancak biz işçiler ve emekçiler bu süreci daha ileriden sorumluluk alarak sürdüreceğiz. İnatla müzakere masasının kurulması için çaba göstereceğiz. Bu noktada herkesi eskisinden daha fazla çaba göstererek bu süreci ilerletmeye çağırıyorum “ diye konuştu.

‘EMEK ÖRGÜTLERİ, HERKESİ BİRLEŞTİREN BİR ROL OYNAMALI’

Barış ve çözüm sürecinde emek örgütlerinin büyük sorumluluklar alması gerektiğini kaydeden Tarım Orkam-Sen Diyarbakır Şube Yöneticisi Funda Keleş de, “Artık kritik bir noktaya geldik. Savaşı sürdüren ve barış talep eden halklar var. Emek örgütleri çözüm ve barış şiarını artık daha ileriye taşımalıdır. Savaşa ayrılan bütçeden, emekçilere pay ayrılmamasına ve insan ölümlerinin durmasına kadar bir dizi durumu aralıksız gündemine almalıdır. Emek örgütleri, işsiz kalan, barış isteyen ülkeye dair kaygılı olan herkesi birleştiren, buluşturan bir rol oynamalıdır. Tüm talepler bütün halkların talebidir. Bu nedenle bu ısrarımızı sürdürmeliyiz” diye konuştu.

‘ARTIK ÖLÜMLERE TAHAMMÜLÜMÜZ KALMADI’

Yol-İş Sendikası Diyarbakır 2 Nolu Şube Başkanı Hasan Ensarioğlu da, “Biz artık bu süreçte koşulsuz barış olmasını istiyoruz. Bu yapılan çağrıya derhal yanıt verilmelidir. Öncelikle ölen hangi taraftan olursa olsun bizim evlatlarımızdır. Biz her iki tarafın derhal silah bırakıp masaya oturmasını bekliyoruz. Başka türlüsü ölümleri artırıyor. Tek isteğimiz barıştır. Artık ölümlere tahammülümüz kalmadı. Tek seçeneğin müzakere olduğunu söylüyoruz. Hükümet de bu çağrımıza karşılık vermelidir” diye konuştu.

ÖNCEKİ HABER

Frankfurt Kitap Fuarı Salman Rüştü ile açılıyor

SONRAKİ HABER

Yandaş 4 gazetede aynı manşet

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...