03 Ekim 2015 16:22

OYUMUZ EŞİTLİĞE, DEMOKRASİYE, BARIŞA ve ÖZGÜRLÜĞE!

7 Haziran seçimlerinden sonra neler olup bittiğine hepimiz şu ya da bu oranda şahit olduk, oluyoruz. Ne körüz, ne de sağır! Hepimiz farkındayız! Yaşadığımız dehşetli acılardan bir anlığına sıyrılıp aklı selimle düşündüğümüzde hepimiz ama hepimiz görebiliyoruz: Bir kez daha halkın iradesinin HİÇ’e sayıldığı bir dönem yaşıyoruz. Tarihin bir kez daha kara harflerle yazacağı günler yaşıyoruz. Yetmedi mi!

Paylaş

7 Haziran seçimlerinden sonra neler olup bittiğine hepimiz şu ya da bu oranda şahit olduk, oluyoruz. Ne körüz, ne de sağır! Hepimiz farkındayız! Yaşadığımız dehşetli acılardan bir anlığına sıyrılıp aklı selimle düşündüğümüzde hepimiz ama hepimiz görebiliyoruz: Bir kez daha halkın iradesinin HİÇ’e sayıldığı bir dönem yaşıyoruz. Tarihin bir kez daha kara harflerle yazacağı günler yaşıyoruz. Yetmedi mi!
YETTİ!

* Biz kadınlar kanlı çatışmaların yaşandığı, kentlerin ablukaya alınıp bombalandığı, keskin nişancıların kol gezdiği, çocuklarımızın, gençlerimizin birtakım çıkarlara ve hırslara ‘feda’ edildiği bir ülkede yaşamak İSTEMİYORUZ!
Evlatlarımızın, bebeklerimizin, küçücük çocuklarımızın, gençlerimizin ölü bedenleri üzerinden yaratılan bu karanlığı, bu dehşeti İSTEMİYORUZ!
Sesimizi boğan, ev içlerine kapanmamıza mecbur bırakan, yüreğimize tüm ağırlığı ve kabalığı ile çöken bu tahammülsüzlüğü, geleceğimize ipotek koyan bu zorbalığı ve keyfiliği İSTEMİYORUZ!
Halkın demokratik haklarına, özgürlüklerine düşman bir iktidar İSTEMİYORUZ!
Güvenli ve güvenceli bir yaşam için, insanca yaşamak ve insanca çalışmak için halkların kardeşliği ve eşitliği temelinde demokratik bir çözüm sürecine ihtiyacımız var! Bunun için tarafların silahları derhal susturmasına, müzakere masasına eşit haklarla dönülmesine ihtiyacımız var!

* En feci sonuçlarına kadınların maruz kaldığı, zora dayalı, hegemonyacı, yayılmacı, mezhepçi ve militarist bir dış politika yürütülmesini İSTEMİYORUZ! Halkların ortak çıkarlarını temel alan barışçıl bir dış politika yürütülsün İSTİYORUZ!
Emperyalist müdahaleler ve çıkar hesaplarının yeri gelince IŞİD gibi barbar çeteler eliyle yeri gelince askeri, ekonomik vb. müdahalelerle yangın yerine çevirdiği, milyonlarca insanı evsiz yurtsuz bıraktığı Ortadoğu’da her türlü emperyalist işgal, müdahale ve tahakküm son bulsun İSTİYORUZ! Halklar kendi kaderlerini özgürce belirleme koşullarına sahip olsun İSTİYORUZ!

* Biz, üzerimizdeki vergi yükleri artırılıp her gün yoksullaşırken, sefil sosyal yardımlara mecbur bırakılırken, evlerimizde bir kap yemeğin nasıl pişeceği için endişelenirken ve ülkemizde yoksul sayısı sürekli artarken Başbakanlık bütçesinin ‘Saray’ın bütçesinin devasa boyutlara yükseltildiği, nereye, niçin harcandığını bilmediğimiz örtülü ödeneklerinin arttıkça arttığı, asgari ücretin insani bir düzeye çıkarılmadığı, sermaye çevrelerinin teşvik edildiği bir ülkede yaşamak İSTEMİYORUZ!
Yolsuzlukların, çalma çırpmaların, para dolu bavulların, satılmış ihalelerin vs. ayyuka çıktığı, normalleştirildiği, kimsenin hesap vermediği bir ülkede yaşamak İSTEMİYORUZ!

* Biz kadınlar, kadınla erkeğin eşit olmadığını, olamayacağını iddia eden, konuşmamıza, gülmemize, oturmamıza, kalkmamıza, doğurup doğurmayacağımıza, kaç kez doğuracağımıza karar vermeye kalkan kadın düşmanı söylem ve uygulamalar İSTEMİYORUZ! Tüm bunlara ses çıkarmayan, kadınların uğradığı şiddete etkili çözümler getirmeyen aksine kendi ağzıyla “dua ve hayır kurumuyuz” diyen bir Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı İSTEMİYORUZ! Kadınların toplum içerisindeki konumunu aile içindeki konumuna indirgeyen, hapseden, bize yalnızca annelik üzerinden varlık hakkı tanıyan bir anlayışa mahkûm edilmek İSTEMİYORUZ!
Kadınız diye çalışma yaşamından, siyasetten, eğitimden ve toplumsal hayattan uzak kalmak, dışlanmak İSTEMİYORUZ!

* Tecavüze, tacize, ayrımcılığa, aşağılanmaya uğramak, eski kocalarımız, sevgililerimiz, yakınlarımız, tanıdık ve tanımadıklarımız tarafından şiddete uğramak, katledilmek İSTEMİYORUZ!
Kadına şiddeti önlemeye yönelik yasaların, acil olarak etkin ve tavizsiz işletilmesine, denetiminin sağlanmasına, bu yasaların ve uygulamaların geliştirilmesine, kadınları gerçekten koruyacak kurumların hızla artırılmasına ve tüm bunları garantiye almakla sorumlu bir Kadın Bakanlığı’na ihtiyacımız var.

* Kadınız diye gelecek kaygısı içerisinde güvencesiz, kayıt dışı, esnek zamanlı, taşeron vb. kuralsız koşullarda, düşük ücretle çalışmak zorunda kalmak İSTEMİYORUZ! İşsizlikle tehdit edilmek, emeğimizin hakkını aradık, sendikalaştık diye işten atılmak istemiyoruz. Güvenceli, tam zamanlı, eşit ve insanca bir ücretle, sağlıklı ve güvenceli koşullarda, cinsiyet ayrımcılığına uğramadan, tüm sendikal ve sosyal haklara eksiksiz sahip olarak çalışmak İSTİYORUZ! Bunun için çalışma yaşamının demokratik, eşitlikçi, işçi sağlığı ve güvenliğini esas alan bir zeminde anayasal güvenceyle düzenlenmesine ihtiyacımız var.

* Biz kadınlar, inancı, ırkı, dili, rengi, cinsiyeti, cinsel yönelimi ne olursa olsun; ister ezelden beridir burada yaşasın, ister dün gelip sığınmış olsun, bu topraklarda yaşayan çocuk, genç, yaşlı, herkes ama herkes ile eşit ve insanca koşullarda, ayrımcılığa uğramadan, eşit haklarla, kardeşçe, güven ve özgürlük içinde BİRLİKTE, İNSANCA YAŞAMAK İSTİYORUZ!
Bunun için gerçek eşitliğe, gerçek demokrasiye, halkın demokrasisine ihtiyacımız var! Bunun için içeride ve dışarıda halkların, insanların eşitliğini ve kardeşliğini esas alan gerçek laikliğe ihtiyacımız var!
Bunun için demokratik, halkçı ve eşitlikçi bir Anayasa’ya ihtiyacımız var!
Bu yüzden
OYUMUZ EŞİTLİĞE, BARIŞA, ÖZGÜRLÜĞE!
OYUMUZ KADININ SESİNE, HALKIN DEMOKRASİSİNE!

 

İNSANCA KOŞULLARDA ÇALIŞMAK İÇİN
*  Kadın istihdamının önündeki engeller kaldırılmalı.
*    Kadınların düşük ücretli, sigortasız, iş güvencesiz, örgütsüz olarak çalışmaları engellenmeli. Taşeron, kısmi çalışma vb. kuralsız çalışma biçimleri ve özel istihdam büroları yasaklanmalı.
* Kadınların kadın sağlığına aykırı işlerde çalıştırılmaları yasaklanmalı, işçi sağlığı ve güvenliği için alınacak tüm önlemler kadın organizmasını dikkate alınarak ve toplumsal cinsiyet eşitliği gözetilerek oluşturulmalı.
  *  Kadınlar için sendikalı, sigortalı tam istihdam sağlanmalı. Çalışma süresi, en kısa zamanda haftada 35, günde 7 saate indirilmek üzere haftada 40, günde 8 saat olarak belirlenmeli.
 Asgari ücret en az net 1800 lira olmalı.
  *  Eşit işe eşit ücret ilkesi hayata geçirilmeli.
  *  Kadınlara mesleki gelişim olanağı ve vasıf kazandıran ücretsiz mesleki eğitim olanakları sağlanmalı ve yaygınlaştırılmalı.
* Çalışanların cinsiyetine bakılmaksızın 50 kişi çalıştıran her işyerinde kreş açılmalı, 50 kişiden az olan işyerlerinde ise çalışanların çocuklarının yakın yerlerdeki kreşlerden yararlanma hakkı sağlanmalı.
 *  Doğumdan önce 2 ay doğumdan sonra 6 ay ücretli izin verilmeli. Kadının bu iznin bir kısmını değişik zaman dilimlerinde kullanabilme hakkı olmalı. Kadınlar kıdem, terfi vb. hiçbir hak kaybı uğramadan işine dönmesi güvence altına alınmalı. Emziren anneler için tüm işyerlerinde emzirme odaları kurulmalı; emziren annelere en az üç saate bir yarımşar saatten az olmamak üzere izin verilmeli; iş günlerinin tam ücret ödenerek 4 saate indirilmeli, emziren annelere ekonomik destek sağlanmalı.
*   Doğumla birlikte bir haftalık babalık izninin yanı sıra çocuk bakımının paylaşılması için babalara 6 ay devredilemez ücretli babalık izni verilmeli.


ÖZGÜR VE EŞİT YAŞAMAK İÇİN
*   Anayasa’da kadın-erkek eşitliği ilkesi özel bir madde olarak tanımlanmalı ve fiili eşitsizliğin giderilmesi için ekonomik, idari, sosyal, kültürel, politik ve hukuksal alanda özel önlemler alınması yükümlülüğüne yer verilmeli.
*   Kadın cinayetlerinde faillere tahrik ve iyi hal indirimi uygulamasına son verilmeli, cinsiyetten kaynaklı özel şiddet biçimi olarak nitelikli cinayet tanımlaması yapılmalı.
*   Türkiye nüfusu dikkate alındığında 3800 sığınmaevi gerekirken AKP’nin 2015 seçim beyannamesine göre sadece 123 sığınma evi bulunuyor. Yıllık planlarla, bu açık hızla giderilmeli.
*    Şiddete uğrayan kadınlara yaşamlarını güven içinde yeniden kurabilmeleri için kendisi ve çocukları için barınma, iş, eğitim, sağlık vb. alanları kapsayan etkin sosyal yardım ve destek düzenlemeleri yapılmalı.
*  Yerel ve merkezi idarelerin bütçe yapımında, kadınlar açısından fiili eşitliği sağlamak için özel önlemleri gözeten bir yaklaşım esas olmalı.
* 4+4+4 eğitim sistemine son verilmeli. Toplumsal cinsiyet eşitliğini ilke edinmiş bir müfredat ile bilimsel ve çağdaş normlara uygun bir eğitim sistemi getirilmeli.
*   Eğitim ve öğretim her düzeyde parasız, demokratik, bilimsel, anadilde olmalı, din dersi kaldırılmalı.
*    Tüm sağlık hizmetleri parasız, anadilde olmalı. Önleyici sağlık hizmetleri hızla yaygınlaştırılmalı. Halk sağlığı programları geliştirilmeli.
*    Ev içi emek angarya olarak kadının omuzlarına yüklenemez, ev işlerinin toplumsallaştırılarak “ev kadınlığı” kavramının tarihe karışmasını istiyoruz. Ancak bu sağlanıncaya kadar ev kadınlarına, sosyal güvenceli iş yasası kapsamına alınmalı, eşleri ve babalarına bağlı olmaksızın hastalık sigortası ve emeklilik hakkı tanınmalı.
*   Cinsiyetçi işbölümü nedeniyle kadınların sırtına yıkılan temizlik, yemek yapımı, çocuk ve yaşlı-hasta bakımı gibi işler kamusallaştırılmalı. Mahallelerde yaygın olarak, nitelikli. ücretsiz yuva, kreş, etüt merkezleri, anaokulu ve diğer eğitim kurumları açılmalı. Yine ücretsiz huzurevleri, bakım yurtları, çamaşırhaneler, yemekhaneler vb kurumlar yaygın olarak halkın hizmetine açılmalı.
*   Yerel ve merkezi politik alanda, yerel ve merkezi idari alanda kadın katılımını güçlendirecek özel önlemler alınmalı.


KÜRT SORUNUNUN DEMOKRATİK ÇÖZÜMÜ İÇİN
*   Silahlar derhal susmalı, halkların eşitliği ve kardeşliği temelinde demokratik çözüm için müzakere masasına eşit haklarla dönülmeli.
*   Kadınlar, demokratik çözüm ve müzakere sürecinin her düzeyinde ve her aşamasında eşit ve etkin olarak yer almalı.
*   Anadilde eğitim başta olmak üzere tüm kamusal hizmetlere anadilde ulaşmak hak olmalı.
*  Savaştan kaynaklı zararlar, kadınları eşit hak sahibi kabul edecek şekilde telafi edilmeli.
*  Savaş suçluları yargılanmalı, tarihte yaşanmış kıyımlar, katliamlar, infazlar, kayıplar ve benzeri uygulamaların araştırılması ve hakikatlerin gün ışığına çıkarılması için kadınların eşit olarak yer alacağı Hakikat Komisyonları kurulmalı.


YAŞANABİLİR BİR DOĞA VE YAŞAM ALANLARI İÇİN
*    Soma’da 301 madenciyi iş cinayetinde katledenlerle, Soma-Yırca'da 6000 zeytin ağacını göz göre göre kesenler aynı kesimlerdir. Tarım ve orman alanları, yaşama alanları, madencilerin ve enerji şirketlerinin kârına feda edilemez.
*  Susuzluk ülkemizin en önemli sorunlarındandır. Temel ihtiyaçlarımız olan su, ticari meta yapılamaz. Su haktır satılamaz.
*  Ormanlar, madenler, sular başta olmak üzere tüm yer altı ve yerüstü kaynakları halkındır. Bu bağlamda özelleştirmelerle tekellere peşkeş çekilen kurumlar yeniden halka iade edilmeli,
*  Toprak reformu yapılmalı, topraksız köylü topraklandırılmalı; hazine arazileri ve meralar tarımsal üretim ve hayvancılık yapması için köylülerin tasarrufuna bırakılmalı; kadınların haklarının korunması için cinsiyet eşitliği ilkesinin gözetilmesine yönelik özel önlemler geliştirilmeli
*    Yaşam alanlarının talanına, çevre kirliliğin devamına yol açan enerji, maden ve ekonomi politikaları derhal durdurulmalı.
*   Kurulu bulunan sanayi tesisleri nedeniyle çevre kirliliğin yoğun yaşandığı ve ekolojik sistemin zarar gördüğü bölgelerdeki kirliliği derhal durdurmak için gerekli önlemler alınmalı.
*   Yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımını yaygınlaştıracak politikalar izlenmeli, toplumda farkındalık yaratacak çalışmalar yürütülmeli.
*   Toprakların tarım dışı kullanılması yasaklanmalı, GDO’lu ürünlerin üretimine ya da ithaline izin verilmemeli.
*    Bankaların, tekellerin, tefecilerin, büyük toprak sahiplerinin borçları karşılığında köylülerin topraklarına koydukları ipotekler derhal kaldırılmalı; mazot dahil üretim girdilerinin vergi dışı tutulmalı, yerli tohum ve doğal gübre kullanımı desteklenmeli.


MÜLTECİ VE SIĞINMACILARIN EŞİT YURTTAŞLIĞI İÇİN
*   Bir insan hakkı olarak her şeyden önce ayrım yapılmaksızın Türkiye’deki sığınmacı, mülteci ve göçmenlere eşit yurttaşlık hakkı verilmeli
*   Türkiye’de yaşayan sığınmacı/mülteci/göçmen kadınların cinsel şiddete uğradığında başvurabileceği, güvenlik kuvvetleri dışında, sivil ve çok dilli kriz merkezleri acil olarak kurulmalı;
*  Sınır dışı edilme korkusu olmadan beslenme, barınma, sağlık, iş bulma ve hukuki destek sağlayan koruma mekanizmaları oluşturulmalı.  

 

ÖNCEKİ HABER

Kadın Bakanlığından ‘Hayır ve Dua Bakanlığına’

SONRAKİ HABER

Tuzluçayır halkı oyuna gelmiyor

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...