03 Ekim 2015 16:14

Kadın Bakanlığından ‘Hayır ve Dua Bakanlığına’

Ayşen Gürcan, yeni Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı, ilk başörtülü bakan olma ve “börek” tartışmalarıyla girdi hayatımızın ortasına.İçinde bulunduğumuz bu savaş ortamında, ölümlerin olduğu, yaşam hakkının ortadan kalktığı, öncelikli meselemizin ölümlerin durdurulması olduğu bu günlerde kendilerinin bakan olması, bir çok başka mesele gibi hak ettiği düzeyde yerini bulamadı gündemlerimiz içinde.

Paylaş

HAKKIMIZDA HAYIRLISI!

 

Aylin AKÇAY
Ayşen Gürcan, yeni Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı, ilk başörtülü bakan olma ve “börek”  tartışmalarıyla girdi hayatımızın ortasına.
İçinde bulunduğumuz bu savaş ortamında, ölümlerin olduğu, yaşam hakkının ortadan kalktığı, öncelikli meselemizin ölümlerin durdurulması olduğu bu günlerde kendilerinin bakan olması, bir çok başka mesele gibi hak ettiği düzeyde yerini bulamadı gündemlerimiz içinde. Aslında tam da bu ortamın kendisiydi onu bakan yapan. Savaş hükümetinin bir parçası olarak çağırıldı “göreve”, hem savaş hükümetinin bir parçası ve destekleyicisi olarak, ama belli ki asıl olarak da bu ortam içinde kadınlara açılan savaş cephelerinin güçlendirilmesi için çağırıldı.
Yeni bakan Gürcan’ın AKP’nin kadınlara açtığı savaşta cepheyi daha da ilerletecek olacağı düşüncesini nereden çıkarıyoruz peki? Birincisi, Gürcan’ın AKP’nin kadın politikalarında temsil ettiği yere bakarak; ikincisi Bakanın görevi alır almaz verdiği mesajlara ve Bakanlık kurulduğundan bugüne yani Fatma Şahin’den Ayşen Gürcan’a nereye geldiğimize bakarak.
 

ÜÇ ÇOCUK POLİTİKASININ MİMARLARINDAN
Birinci noktadan başlarsak; Ayşen Gürcan, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı için Ayşenur İslam gibi beklenmedik bir isim değil. AKP’nin kadın politikalarının hem belirlenmesi hem de yaygınlaştırılması açısından aktif bir isim. Bir dönem Başbakanlık Aile ve Sosyal Araştırmalar Genel Müdürlüğü de yapmış. Yeni bakanın eski icraatlarıyla ilgili birkaç örneği vurgulamak, hem bakanı tanımak hem de AKP’nin muradını tespit etmek açısından yeterli olacaktır. Birincisi Gürcan, şu çok ünlü “en az üç çocuk” politikasının mimarlarından biri. Erdoğan’ın Başbakanlığı döneminde Türkiye’de nüfus artışı ile ilgili hazırladığı ve nüfusun artış hızının en az 3 olması gerektiğine ilişkin raporu Erdoğan’a sunan isimlerden biri. Yani AKP’nin “üç çocuk” vurgusunun sadece hık deyicisi ve savunucusu değil, aynı zamanda doğrudan hazırlayıcılarından biri.  

CİNSİYET EŞİTLİĞİNE İNANMIYOR
Gürcan’ın yakın geçmişteki icraatlarıyla ilgili hatırlamamız gereken bir diğer mesele ise 2015 yılında KADEM tarafından yapılan Toplumsal Cinsiyet Adaleti Kongresine “Neden Eşitlik Değil Adalet” başlıklı bir konuşma ile katılmış olmasıdır. Adı geçen kongre kadın erkek eşitliğini hedefe koyan AKP politikalarının altını doldurmak üzere düzenlenmiş bir kongre. Cinsiyet eşitliği kavramının sorgulandığı, cinsiyet meselesine “eşitlik” üzerinden bakmayan, onun yerine adalet merkezli bir yaklaşım ele alan sunumların “kongrede yer almaya değer” bulunacağı ilan edilmişti. Yani yıllardır talebimiz olan eşitlik talebine karşı olan sunumlar. Gürcan da, tam da istenene uygun şekilde cinsiyet eşitliğine karşı çıkan, onun yerine cinsiyet adaletini savunan bir konuşma ile katılmış kongreye. Özcesi, kadın erkek eşitliğine inanmayan, inanmadığını alenen ilan eden, eşitlik talebine savaş açan ve herkesi buna ikna etmeyi görev bilmiş yeni bir bakanımız var.
Gürcan’ın Bilal Erdoğan’ın yöneticiliğini yaptığı ve yolsuzluk tartışmalarının göbeğinde duran TÜRGEV’in de yönetim kurulu üyesi olduğunu es geçmeyelim. AKP bildiğimiz AKP; kadına bakışı bildiğimiz bakış. Ancak AKP’nin yeni bakanı ile kadın düşmanı politikalarını çok daha açıktan, keskin ve sert şekilde sürdüreceğini söylemek abartı olmayacaktır.
Nitekim, değerlendirmede ikinci noktaya gelirsek; Gürcan’ın bakanlığının misyonu ile ilgili yaptığı ilk değerlendirmelerden biri, buranın aslında “hayır ve dua bakanlığı” olduğunu söylemesi oldu. Arkasından da eklemişti: “Eğer işimizi yaparsak çok dua alacağımız muhakkak”. Yani 2011 yılından bu yana geldiğimiz nokta Kadın Bakanlığından ‘Hayır ve Dua Bakanlığına’ noktasıdır.

FATMA ŞAHİN
İlk Bakan Fatma Şahin, tepkileri azaltmak için “Bakanlığın adında kadın olsa da olmasa da icraatlara bakmak lazım. Asla kadını küçültme gibi bir şey olamaz. Şimdi davul da bizde tokmak da bizde” diyerek başlamıştı göreve. Özellikle kadına şiddetle ilgili birçok açıklama yapmış, öldürülen kadınların ailelerini ziyaret etmiş, panik butonu ve elektronik kelepçe projelerini büyük bir reklamla sunmuş, Şiddet Önleme ve İzleme Merkezleri’ni ortaya atmış, AKP şiddeti çözmeye çalışıyor algısı oluşturmaya çalışmıştı. Bir yandan da kadın örgütleri ile ortak hareket ediliyor ve birlikte karar veriliyor görüntüsü yaratmak için kadın örgütleriyle ortak toplantılar yapmıştı. Aynı dönemlerde AKP planlarını sürdürmüş; aile bütünlüğü merkezli çalışmalar, aile paketi hazırlıkları, üç çocuk desteği vs., Diyanet İşleri Başkanlığı ile çeşitli protokoller devam etmiştir. Ama kadınları önemseyen, en azından çabalayan, elinden geleni yapan bir bakanlık imajı da korunmaya çalışılmıştır.

AYŞENUR İSLAM
Fatma Şahin’den sonra bakan olan Ayşenur İslam ise AKP’nin istediği politikaları daha kaba bir şekilde uygulamayı sürdürmüştür. Önüne gelen aile paketini canhıraş savunmuş, kadın örgütlerini muhataplıktan çıkartmış, kadına yönelik şiddetin çözümünü aile sosyal destek uzmanlarına havale etmiş, Diyanet İşleri ile protokolleri sürdürmüş, Deniz Feneri Derneği ile skandal bir protokol yaparak da artık hiç bir şeyden çekinmeden ellerindeki güçle istedikleri herşeyi yapacaklarını bir kez daha ilan etmiştir.

AYŞE GÜRCAN
Ayşe Gürcan’ın Bakanlığı ile geldiğimiz nokta ise toplumu ve hizmetleri dine göre şekillendirme niyetlerinin daha açıktan, gizlemeye ya da süslemeye gerek duymadan hayata geçirileceğinin ilanıdır. Yani zaten sosyal hizmetlerin bir bölümünü hayır kurumlarına devretmek üzere çokça düzenleme yapmış olan Bakanlık, bunu daha da ilerleteceğinin, sosyal hizmetlerin tümünü hayır işi olarak dizayn edeceğinin mesajını vermektedir. Hayıra ve duaya bağlanan kadın politikalarının ise zaten savaş açılmış olan eşitlik talebimizin daha fazla hedefe konacağı anlamına gelmektedir.
Evet, dün daha çekingen savunulan ve Erdoğan’ın fikriymiş gibi ifade edilen tartışmaları, en başta da cinsiyet eşitliği karşıtlığını, en ileriden sahiplenen bir bakanla yeni saldırılar ve yeni mücadeleler bizi bekliyor.  

KENDİ ZİHNİYETİ BAKANI VURDU
Yeni Bakan Ayşe Gürcan’ın sosyal medyada gündem olmasının nedenlerinden biri de “boşanmış bir kadın” olmasıydı. “Boşanmış bir kadın nasıl aile bakanı olacak”, “daha kendi ailesini koruyamamış, nasıl başka aileleri koruyacak” minvalinde itiraz ve eleştirilerin de yapıldığına tanık oluyoruz. Aslında bu itirazların kendisi bile, ki bunların bir bölümünün kadınlardan geldiğini de hesaba katarsak, AKP’nin ısrarla sürdürdüğü “kadın eşittir aile”, “Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı eşittir aile birliğinin sağlanması”, “aile eşittir anne baba çocuklar” söylemi ve politikalarının nasıl hayatlarımıza yerleştirildiğini gösteriyor.

ÖNCEKİ HABER

Ailedir, ne kadar tüketse yeridir!

SONRAKİ HABER

OYUMUZ EŞİTLİĞE, DEMOKRASİYE, BARIŞA ve ÖZGÜRLÜĞE!

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...