03 Ekim 2015 16:07

Ailedir, ne kadar tüketse yeridir!

Küçüklüğümüzden itibaren sık sık duymuşuzdur; “Evlenince kendi evinde yaparsın”, “O şey çok güzelmiş, şimdi kullanma, çeyizine koyalım”, “Evlenip kadın olacak yaştasın hâlâ delilik peşindesin”, “Evlendikten sonra karışmam hiçbir şeyine”, “Evlenince kitapla doymaz karın, bir kap yemek yapmayı öğren”, “Evlilik ne zaman, yaşın geçiyor”…

Paylaş

Hilal KILIÇ
Küçüklüğümüzden itibaren sık sık duymuşuzdur; “Evlenince kendi evinde yaparsın”, “O şey çok güzelmiş, şimdi kullanma, çeyizine koyalım”, “Evlenip kadın olacak yaştasın hâlâ delilik peşindesin”, “Evlendikten sonra karışmam hiçbir şeyine”, “Evlenince kitapla doymaz karın, bir kap yemek yapmayı öğren”, “Evlilik ne zaman, yaşın geçiyor”…
Sahi ne bu evlilik? Sanki böyle büyülü, yaldızlı gökyüzüne açılan bir harenin içinden geçeceğiz de bambaşka bir dünyayı selamlayacağız gibi.
Belki böyle mucizevi şeyler olmayacak ama hayati bir şey evlilik, hele yaşınız geçiyorsa acele etseniz iyi olur. Yoksa bir aile olamazsınız, bir adamın karısı, bir evin annesi olamazsınız. Bir gün başınıza bir iş gelse, sevgiliniz sizi darp etse, maddi zarara uğratsa, üzgünüz, sizin için hiçbir şey yapamazlar. Çünkü dediğimiz gibi kadın ailenin içinde var olabilir ancak. Yoksa siz hâlâ düğünü yapmadınız mı? Peki ya çocuk, o da mı yok? “Maalesef bu ülke içerisinde kadın olabilme şartlarını henüz tam olarak tamamlayamamışsınız” diyen bir devlet düşünün, hatta hayal etmenize gerek yok, etrafımıza bir baksak her yerde göreceğiz.
“Eğer Müslüman bir kadın börek yapmasını bilmiyorsa o aile dağılmaya mahkûmdur” dediği iddia edilen yeni Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Ayşe Gürcan’ın böyle bir söz söylemediğini umut etsek de senelerdir ortaya çıkan bakanların sözleri aslında yaşadığımız süreci ortaya koyuyor. En az 3 çocuk naraları, kürtaj yasası vs. aile kavramının korunmasının tek amaç olduğu söylemleri ile desteklendi.
Peki, neydi aile? Mutlaka bir nikah olmalı, bir kadın ve bir erkekten oluşmalı, çocuklar çoksa “Oh en güzeli”. Kan kusulup kızılcık şerbeti içilmeli ki toplum hep ayakta kalsın.
 

TÜRKİYE’DE TEK ‘ATB’
Türkiye’de sadece Hacettepe Üniversitesi’nde açılmış ve çoğu insan tarafından hiç duyulmamış bir bölüm var. Aile ve Tüketici Bilimleri Bölümü, kısaca ATB. Bölüm, 1968 yılında Ev Ekonomisi Yüksekokulu’na bağlı bir bölüm olarak kurulmuş. 2006 yılında İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi’ne bağlanmış. Amaçları arasında ailelerin yaşam kalitesini yükseltmek, tüketici tercihlerini üreticilere iletmek, tatminkâr bir yaşam kalitesinin temel fonksiyonları olan ekonomik, psikososyal, fiziksel refahı sağlamak ve yükseltmek, kadınların istihdamına yönelik çalışmaları planlamak ve yürütmek, mülteci ailelerin ve kadınların ev ve aile yaşamına ilişkin sorunlarını araştırmak, topluma uyum sağlamalarını sağlamak vb. bulunuyor.

KADIN İSTİHDAMI ÜZERİNE ÇALIŞMA YOK
Kadın istihdamının yaklaşık yüzde 60’ı kayıt dışı, kadına uygun görülen işler istikrarsız, güvencesiz, korumasız, cinsiyet rollerine uygun işler oluyor genelde. Amaçları arasında kadın istihdamına yönelik çalışmaları planlamak ve yürütmek olan bu bölüm, bunca zaman bu kötü tabloya dair tek bir çalışma ortaya koymadı, belki koymak isteyenlerin de önü kesildi. Yine amaçlardan biri olan mülteci ailelerin ve kadınların sorunlarını araştırmak cümlesi de görülen o ki havada kaldı. Ülkemizin son zamanlarda yakıcı sorunlarından biri olan mülteci meselesi üzerine hiçbir çalışma ortaya konmamış bölüm tarafından.  
Ailelerin bulaşık makinesine sahip olma ve kullanma durumları, oturacakları evlerin standart ölçüleri, mobilyalarının, araç gereçlerinin antropometrik ölçümleri kuşkusuz önemli meselelerdir.
Ancak sadece belirli standartlardaki aileleri ve tüketicileri incelemek, kadın meselesine yönelik böylesi az çalışma yapmış olmak, öğrencilerin özgür olması gereken çalışma alanlarını kalıplara sokmak, akademik kadronun kemikleşmiş haliyle, dar bir halde kalmasını sağlamaya çalışmak neden? Böyle işletilen bir üniversite bölümü, dayatılan derslerin içeriği ve ödev anlayışı belli ki Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın işleyişinden ve politikalarından, bu sistem içerisinde kadınların konumlandırılmak istendiği yerden, istenen aile yapısının oluşturulmasından hiç uzak değil.

ÖNCEKİ HABER

Zozan İrina’yı kurtardı... Ya diğerleri?

SONRAKİ HABER

Kadın Bakanlığından ‘Hayır ve Dua Bakanlığına’

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...