‘Bulantı, Bekleme Odası’nın daha özenli çekilmiş hali gibi’
Sevda AYDIN
İstanbul
Zeki Demirkubuz’un son filmi Bulantı, 2 Ekim’de vizyona giriyor. Filmin sinema eleştirmenleri ve basın için yapılan gösterimi, Beyoğlu Sinemasında gerçekleştirildi. Eleştirmenler Bulantı için Demirkubuz’un önceki filmlerinden öne çıkamayan, hatta filmin “Bekleme Odası 2” olduğu görüşünde.
ATİLLA DORSAY: Son yıllarda ortada o kadar çok tüketim filmleri kapladı ki özellikle de komedi ve aşk filmlerinde. TV dizilerinin etkilerini taşıyan, seyirciyi ya ağlamaya ya da güldürmeye yarayan, ama en kaba yöntemlerle bunları yapmaya çalışan filmler... Kendilerine göre hoş yanları da var. Duygusallığımızı da tahrik ediyorlar. Ama birer tüketim nesnesi olarak hemen unutulmaya mahkumlar. Zeki Demirkubuz çok farklı şeyler yapan birkaç yönetmenden biri. Onun için önden bir saygıyı her zaman hak ediyor. Ama bu film kolay yenilir tutulur bir film değil. Herhangi bir kahramanla özdeşleşmek, filmin içine girmek, herhangi bir gerilim yakalamak çok zor. Fakat sonuna doğru öylesine güçlü bir final gelip kafamıza dank ediyor ki bütün kusurları bağışlatıyor. Orada kahramanın gerçek kimliğini anladığımız gibi arı sinemanın nasıl bir şey olduğunu da hissediyoruz. O final için bile olsa bu filmi mutlaka izlemek gerek. Zaten her Zeki Demirkubuz filmini de izlemek gerek. Bu da onlardan biri.
ÇAĞDAŞ GÜNERBÜYÜK: Bu egosu kendinden büyük adamların kadınlarla yaşadıklarını neden bu kadar çok izlemek zorundayız acaba? Bu seferki, iyi işlenmiş bir karakter, zeka işi diyoglar, ustaca görüntüler içeriyor. Kabul. Ama sınırsız kibir, gönderme ve laf sokmayla bıktırarak.
FIRAT YÜCEL: Bulantı, Bekleme Odası’nın daha özenli çekilmiş hali gibi. Ele alınan varlıklı bir entelektüel olunca sanki estetik de görece daha rafine hale gelmiş. Önceki filmlerinde irrasyonelin, nedensizliğin izini süren Demirkubuz, üst orta sınıf bir ana karaktere sahip Bulantı’da psikanalize, bastırılmışın geri dönüşü motifine başvuruyor. Bu da şaşırtıcı değil, zira Freudyen teoriler burjuvaların incelenmesine dayanır. Psikanalize açılınca yalnızlığı yüceltmekten vazgeçen bir Demirkubuz var karşımızda. Ama gururlu erkeklerin hakikatini insan hakikati saymaktan vazgeçmiş değil.
EVRİM KAYA : Bulantı 90’larda sinemaya giren yönetmen kuşağının, ve özelde Demirkubuz sinemasının yarattığı ve gitgide kendi içine kıvrılan bir sarmala dönüşen evrende hayat bulan, anlam kazanan, bu evrenin dilini konuşanların anlayacağı şakalarla dolu bir film. Öte yandan yönetmen bu şakaları bilinçli olarak mı koymuş, yoksa bir zamanlar ciddi bir iç sıkıntının yansıması olan bu karakter farkında olmadan kendisi bir şakaya mı dönüşmüş, karar vermek zor. Filmin o evreni tanımayan seyirci için ne ifade edeceğini kestirmekse güç.
MURAT ÖZER: Hikaye içinde tekrarların hakimiyet kurduğu, herhangi bir yerinde ‘şaşırtmayan’ bir Zeki Demirkubuz filmi “Bulantı”. Burjuva ahlakına dair eleştirel tavrı da eriyip gidiyor, yığınla ‘ben’ dolu resim içinde. Bir miktar “Bekleme Odası 2” havası taşıdığı da söylenebilir.
‘AKIL-FİKİR İŞLERİ’ YAPAN AHMET
Bulantı’nın başrollerinde Zeki Demirkubuz, Şebnem Hassanisoughi, Öykü Karayel, Çağlar Çorumlu, Cemre Ebuzziya, Ercan Kesal ve Nurhayat Demirkubuz yer alıyor.
Filmin öyküsü ise şöyle; sevgilisiyle birlikte olduğu gece, karısı ve küçük kızını trafik kazasında kaybeden Ahmet, “Akıl-fikir işleri” yapan mühim bir şahsiyettir. kimseyi umursamayan, hiçbir şeyin önünde eğilmeyen biri olarak bu trajik olaydan pek etkilenmeden yaşamına devam eder ama bir süre sonra, görünürde bir sebep olmaksızın kendinde ve yaşamında bazı değişimler olmaya başlar. Küçük terslikler, tuhaf aksilikler art arda gelmekte, çok sevdiği kadınlarla arası bozulmakta, hayat karşısında zorlanmakta ve kendisinden beklenmeyecek zafiyetler göstermektedir.
Evrensel'i Takip Et