06 Eylül 2015 04:10

Eleştiri haktır!

Paylaş

Nihan GÜNELİ

Aslında bu hafta mültecilerin hukuki durumları, yaşadıkları, bu konuyabakış açım ve bu konudaki çeşitli görüşler üzerine bir yazı yazmam gerekiyordu. Sonra, 2 Eylül Çarşamba sabahı 3 yaşındaki Aylan Kurdi’nin Bodrum’daki bir plajda bulunan minik bedenine uyandık ve ben konu hakkında bir kelime bile yazamayacağıma karar verdim. O yüzden doğrudan mültecileri değil, ama başka bir sorunu yazacağım: Cumhurbaşkanına hakaret suçu.

Çözüm sürecinin sona erişinden beri her gün katlanarak artarak aile evine gönderilen tabut görüntülerine maruz kalıyoruz. Aslında bu durum yeni değil; 90’lardan beri ölümlerin yoğun yaşandığı bir coğrafyayız en nihayetinde. Fakat 2015 yılının 90’lardan farkı, askerdeki evlatlarını kaybeden ailelerin evlatlarının neden öldüğünü tam olarak anlayamaması ve hatta isyanı. Şehit cenazelerinde ‘vatan sağ olsun’ cümlesini her geçen gün biraz daha az duyuyoruz. Bilakis, bu cümlenin yerine, güncel durumun müsebbini sorgulayan yakarışlar haberlerde baş köşeye yerleşiyor. Eleştiriler sadece cenazelerden veya cenaze evlerinden yükselmediği gibi, eleştirilerde ana konu da yalnızca çözüm sürecinin sona ermesi veya şehit haberlerinin artması değil; insanlar artık kamu görevlilerini yüksek sesle eleştiriyor. Bu eleştirilerden en büyük payı da, haliyle cumhurbaşkanına ediliyor.  Sorun elbette bu eleştirilerin artması olamaz; eleştirilerin artışı, ancak bir sorunun varlığına işaret edebilir. Sorunun kendisi konuşulamadıkça eleştiriler artıyor.

CUMHURBAŞKANINA HAKARET TUTUKLAMA NEDENİ Mİ?

Eleştirilerin artmasıyla birlikteyse, sorunu konuşmak yerine başka bir durum ortaya çıktı: Cumhurbaşkanını eleştiren insanların tutuklanma haberlerini duymaya başladık. Oysa cumhurbaşkanına hakaret suçu bir tutuklama sebebi olabilir mi? Bunu anlamak için mevzuata bakmak gerekiyor.
Kamu görevlisine hakaret suçu TCK m. 125/3’te düzenlenirken, cumhurbaşkanına hakaret suçu TCK’nın 299. maddesinde ayrıca özel olarak düzenlenmiştir. Maddede, cumhurbaşkanına hakaret eden kişinin, bir yıldan dört yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılacağı, suçun alenen işlenmesi hâlinde ise verilecek ceza altıda biri oranında artılacağı belirlenmiştir. Cumhurbaşkanına hakaret suçundan dolayı kovuşturma yapılması, Adalet Bakanı’nın iznine bağlanmıştır.

ALTI AYLIK SÜREDE TOPLAMDA 105 ADET KOVUŞTURMA

Eski Milletvekili Melda Onur tarafından Mart ayında TBMM’ye verilen bir soru önergesinin cevabı olarak Adalet Bakanlığı, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın seçildiği tarihten 28 Şubat 2015 tarihine kadar geçen altı aylık sürede toplamda 105 adet kovuşturma yapıldığını ve bunlardan 8’inin tutuklama ile sonuçlandığını belirtti. 28 Şubat 2015 tarihinden bu yana ise kaç kişi hakkında cumhurbaşkanına hakaret suçundan kovuşturma başlatıldığını takip etmek oldukça güçleşti. Geçtiğimiz hafta Milletvekili Erdoğan Özyalçın, Adalet Bakanı Kenan İpek’in yanıtlaması istemiyle TBMM Başkanlığı’na sunduğu soru önergesinde, özet olarak, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın göreve başladığından bu yana kaç kişi hakkında Cumhurbaşkanına hakaret suçu kapsamında dava açıldığını sordu. Bu sorunun yanıtı ne zaman gelir bilinmez ama özellikle geçtiğimiz ayı Cumhurbaşkanına hakaret suçundan dolayı kimlerin yargılandığını ve kimlerin bu davalar kapsamında tutuklu olarak yargılanacağını okuyarak geçirdik. Şehit cenazelerinde, şehit yakınları tarafından çözüm sürecinin bitirilmesinden sorumlu tutulan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı eleştiren şehit yakınları tutuklanıyor. Sokakta yüksek sesle Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı eleştiren vatandaşlar tutuklanıyor. Sosyal medya hesaplarından Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı eleştirenler tutuklanıyor. Hatta tutuklanan vatandaşlara hukuki destek sağlayan, onların savunmalarını yapan avukatlara dahi soruşturmalar açılıyor! Oysa Cumhurbaşkanına hakaret suçu tutuklama sebebi olamayacağı gibi, suçun kendisi de başlı başına Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 10. maddesinde düzenlenen ifade özgürlüğüne aykırılık teşkil ediyor.

ELEŞTİRİ DAHA DA ARTACAK

Eleştiri en nihayetinde bir haktır ve hukuken ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilir. İfade özgürlüğünü kullanan kişileri cezalandırmak, demokrasinin mutlak gerekliliklerinden olan tartışma ortamını zedeler. Nitekim Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi de pek çok kararında istikrarlı olarak eleştirinin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 10. maddesi hükmü olan ifade özgürlüğünün bir parçası olduğunu; hele ki, bir siyasetçinin kabul edilebilir eleştiri sınırlarının normal vatandaşlara göre çok daha geniş yorumlanması gerektiğini açıkça belirtmektedir. Türkiye, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne taraftır ve Anayasa’nın 90. maddesi uyarınca “usulüne göre yürürlüğe konulmuş milletlerarası antlaşmalar kanun hükmündedir.”
Mevcut durumdan, ne yazık ki açıkça Cumhurbaşkanımızın kendisi hakkında yapılan eleştirilere tahammül sınırının oldukça düşük olduğunu anlıyoruz. Fakat başlatılan soruşturmalara ve hatta olağanlaşan tutuklamalara rağmen, toplumun eleştiriden vazgeçmediğini, bilakis eleştirilerin sürekli olarak arttığını da gözlemliyoruz. Önümüzdeki günlerde artan eleştiri dalgasıyla çoğalan tutuklamalara belli ki hiç şaşırmaz hale geleceğiz. Çok değil, kısa bir süre önce verilmiş ”ileri demokrasi” ve “Yeni Türkiye” sözlerine inanmış bir halk için ne hazin bir son...

ÖNCEKİ HABER

Gariplerin, kimsesizlerin ve yoksulların üzerine yağan kent yağmurları

SONRAKİ HABER

Geride kalan tek Ermeni köyü: Vakıflı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...