19 Temmuz 2015 04:47

Gezi Direnişi ve Selma Filmi: benzerlikler ve farklılıklar

Filmde, Gezi’de olduğu gibi, pasif direniş söz konusu ve dönemin koşulları açısından, bu yöntem, daha başarılı oluyor. Gezi’de de, savunma amaçlı çeşitli örnekleri saymazsak, ağırlıklı olarak barışçıl bir direniş söz konusuydu.

Paylaş

Doç. Dr. Ulaş Başar GEZGİN

Afrikalı-Amerikalıların 60’lardaki hak arama mücadelelerini konu alan ve gerçek olaylara dayanan Selma filmini (2014) Gezi direnişine benzetenler oluyor. Bu yazıda, adını 60’larda en büyük protestoların yaşandığı Selma şehrinden alan filmin Gezi’yle benzerliklerinin ve farklılıklarının bir dökümünü sunuyoruz. Filmi Türkiye için heyecanlı kılan, elbette, Gezi direnişiyle ucundan bucağından bile olsa benzerlikleri olması.

BENZERLİKLER:
1- Filmde, Afrikalı-Amerikalı hareketin kitleselleşmesi, polis şiddetine tepki olarak doğuyor. Kitleselleşme, hareketin “bu, yalnızca bizim hak arama mücadelemiz değil; beyazlar da (özellikle de Hıristiyan din adamları) katılmalı” çağrısının da bir sonucu.
2- Filmde, köprüdeki protesto sahneleri, hemen bize Gezi direnişi sırasında Boğaz Köprüsü’nü yürüyerek geçenleri anımsatıyor.
3- Filmde, Gezi’de de olduğu gibi, gençlerin güvenlik güçlerince öldürülmesi sıradanlaşmış durumda ve cezasız kalıyor.
4- Filmde, Gezi’de olduğu gibi, pasif direniş söz konusu ve dönemin koşulları açısından, bu yöntem, daha başarılı oluyor. Gezi’de de, savunma amaçlı çeşitli örnekleri saymazsak, ağırlıklı olarak barışçıl bir direniş söz konusuydu.
5- Gezi’de cami, revire dönüştürülmüştü; filmde de kilise, revir olarak kullanılıyor.

FARKLILIKLAR:
1- Filmde, Afrikalı-Amerikalılar, kağıt üstünde sahip oldukları ama gerçekte olmayan oy kullanma hakları için mücadele ediyorlar; Gezi’de kent hakkı talepleri öne çıkıyordu.
2- Filmde, hareket lideri, devlet başkanıyla sık sık görüşebiliyor. Başından beri bir muhatap olarak kabul edilmiş durumda. Gezi’de böyle değildi.
3- Filmde, karar verme organı olarak işleyen direniş önderleri grubu söz konusu olsa da, asıl karar verici, hareketin lideri. Gezi’de ise Taksim Dayanışması’nda cisimleşen kolektif liderlik anlayışı vardı.
4- Filmde, Afrikalı-Amerikalıların yürüyüşüne katılan beyazlardan bazıları, daha sonra linç ediliyor. Gezi’de ise, asıl Geziciler ve Gezi’ye dışarıdan destek verenler gibi bir ayrım geçerli değildi.
5- Filmde, hareketin Beyazları içerecek biçimde kitleselleşmesi de hareketin ana ekseni de dine dayanıyor. Gezi’de antikapitalist Müslümanlar gibi gruplar bulunsa da, ana eksen bu değildi. Filmdeki son protestoda, Martin Luther King’in eylemcilerle birlikte dua edip geri çekilmesi de, Gezi’yle uyuşmuyor.
6- Filmde, Afrikalı-Amerikalılara karşı toptan bir imha ve inkar politikası yürütülüyor. Bu bağlamda film, Gezi’ye değil Kürt hareketinin hikayesine daha çok benziyor.   
7- Gezi’yi diğer birçok direnişten ayıran, mizahtı. Selma’da mizah yok; hayat çok ciddi.
8- Gezi’de daha geniş bir direniş yelpazesi vardı, farklı kesimlerden katılım söz konusuydu. Selma için bu, geçerli değil.
9- Gezi’de taraftar gruplarının varlığı, daha doğrusu öne çıkışı, politik olanla olmayanı olumlu anlamda muğlaklaştırmıştı. Selma’da durum böyle değil; ya politiksin ya değilsin.
10- Tarihsel olarak, Selma’da iletişim araçları olarak telefonlar öne çıkarken, Gezi’de sosyal medya öne çıkıyordu. Telefon tabanlı bir direnişle sosyal medya tabanlı bir direnişin arasındaki farkları ayrı bir yazıda incelemek gerekiyor.  
11- Selma’da sahte seks kayıtlarıyla Martin Luther King’i mücadeleden çekilmeye zorluyorlar; Gezi’de, havuz medyasının yalan haberlerine karşın, böyle bir kayıt taktiği söz konusu değildi.
12- Selma’da protestocular, coplanıyor, gazlanıyor ve atlı polisin saldırısına maruz kalıyor. Gezi’de ise, cop ve gaza ek olarak TOMA’lar vardı.
13- Selma’da protestoculara yönelik vahşi şiddet, televizyondan canlı olarak veriliyor ve bu, Beyazların Afrikalı-Amerikalı protestocularla empati kurmasına yardımcı oluyor. Oysa Gezi’nin ilk günlerinde, televizyonların neredeyse tümü, Gezi’yi yok sayan yayınlar yapıyordu; Gezi yayınlarına başladıklarında ise, canlı yayını yalan haberlerle ve yandaş yorumcularla doldurdular.
14- Filmin sonunda, direnişte başı çeken gençlerin ve diğerlerinin ilerleyen yıllarda hangi siyasi görevlere (parlamenter, belediye başkanı vb.) geldiğiyle ilgili bilgiler geçiliyor. Bunun Gezi için geçerli olabilmesi için en az 10 yıl gerekiyor.
15- Film, protesto amaçlı bir işgal eylemini konu almadığından, Gezi’deki Devrim Market, bostan ve müze gibi örnekleri görmüyoruz. Bir kentten diğer kentlere yayılan bir isyan da söz konusu değil filmde.
16- Son olarak, film, mutlu ve fakat açık uçlu bir sonla noktalanıyor. Talepler karşılanıyor ama hak arama mücadeleleri sürüyor. Bugün de Ferguson örneğinde bunu görüyoruz. Gezi’de ise resmi bir kazanım yok; ancak direnişin kendi içinde kazanımları olduğunu söyleyebiliriz.
***
Sonuç olarak, yukarıda görüldüğü gibi, farklılıklar, benzerliklerden daha fazla. Gezi’nin çokça belgeseli çekildi; fakat böyle bir filmi çekilmedi. Çekilmesi için sinematografik olarak çokça seçenek bulunuyor (bkz. Gezgin, 2013); fakat Selma’nın 50 yıl sonra çekildiği düşünülürse, “Gezi’de yaşananların soğuyup sindirilmesi için en az 10 yıl geçmesi gerekiyor” denebilir belki de. Gezi filminde oyuncu seçimine de dikkat etmek gerekiyor. Selma filminde, duygu sömürüsü üstünden zengin olan Oprah’nın oynaması, filmin kayıplar hanesine yazılabilir. 10 yıl içinde, Afrikalı-Amerikalı hak arama mücadeleleri örneğinde olduğu gibi, yeni Geziler de patlak verebilir. Dolayısıyla, artık yapılsın Gezi filmi ve biz de bir dahakine Selma filmiyle Gezi’yi karşılaştırmak yerine Selma ve Gezi konulu iki filmi karşılaştıralım. Dileğimiz bu.

İLGİLİSİNE EK OKUMA
Gezgin, U.B. (2013). Gezi direnişi film olsaydı: Anlatıbilim açısından direniş. Bianet, 31 Ağustos 2013, http://bianet.org/biamag/toplum/149528-gezi-direnisi-film-olsaydi-anlatibilim-acisindan-direnis
* ulasbasar@gmail.com

ÖNCEKİ HABER

Çivinin tersi ya da tabaka

SONRAKİ HABER

Çıta yükseltme oyunu

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...