Kadınlar müzik yaparsa; Dine Ensenmble

Bircan KATIRCI
Çanakkale

Bir varmış, bir yokmuş…
İnsan, dünyayı kendine mesken bilmiş. Bir insan, iki insan, üç insan… Derken çoğaldıkça, birbirleriyle haberleşmek için çeşitli sesler üretmişler, ama neredeyse tüm heceler aynıymış, yetmemiş… Sonra Dina adında bir melek gelmiş. İnsanlara 70 farklı dilde konuşmayı öğretmiş. Renkleri getirmiş yanında Dina; yıldızları, ay’ı, güneşi, toprağı, çiçeği, böceği, yağmuru, denizleri… Ve dünyanın en güzel ezgilerini armağan etmiş halklara.
Notaların sınırları yoktur. Müzik, tüm halkların ortak dilidir. Nesillerden nesillere akıp, sınırları aşarak kucaklaştırır insanlığı. Bir de kadın eli değdi mi notalara; o zaman temiz, kararlı ve barışla harmanlanmış ezgiler yükselir.
Dina, dokuz kadın müzisyenin “Kadın’la Barış” söylemiyle seslendirdiği halk ezgilerinde can buldu. Çanakkale’de kurulan Dina Etnik Ensemble üyelerinin isimleri Leman Melis Vural, Cansu Buçuk, Tuğçe Temir, Aslıgül Şahiner, Bircan Katırcı, Aygül Er, Ayla Nil Çetin, Feryal Günal ve Çiğdem Ergun Güvenç.
HERKES ÇALIYOR, HERKES SÖYLÜYOR
Grubun sözcüsü Çiğdem Ergun Güvenç, Dina’nın 2014 yılının Ekim ayında kurulduğunu belirtiyor. Ve şöyle anlatıyor gruplarının hikayesini: “Dünyada yaşanan kadın cinayetleri, savaşlar herkes gibi bizi de çok üzüyordu. Biz de bunlara dikkat çekelim istedik. Bunu da kadınlar olarak yapalım; kadınlar olarak sesimizi yükseltelim istedik. Bir de genellikle müzik camiasında erkekler arkada çalar, önde bir kadın solist olur, genelde o söyler. Enstrüman çalan kadın az olur. Erkekler bu alanı kadınlara pek açmıyor. Biz de bu alanı kendimiz açmak istiyoruz. Bu yüzden de grubumuza erkeklerden katılmak isteyenler olmasına rağmen hiç düşünmedik. Kadınlar olarak elimizden hangisi geliyorsa, hangi enstrümanlar varsa çalmaya çalışıyoruz. Yaptığımız müziği “halk ezgileri” olarak tanımlıyor, çeşitli coğrafyaların halk ezgilerini seslendiriyor, bu seslendirmeyi de o türkünün hikayesi ile süslüyoruz. Bizim bir felsefemiz var. Biz ‘barış’ diyoruz, ‘kadın’ diyoruz, kavuşamayan insanlardan söz ediyoruz. Sürekli gezmek ve gittiğimiz yerlerde barışa dair mesajlarımızı konserler aracılığıyla vermek istiyoruz. Şöyle bir durum da var; grubumuz, müzik alanında görev yapan iki öğretim görevlisi, bir müzik öğretmeni ve müzik bölümü okuyan öğrencilerden oluşuyor. Bizim hayatımız müzik. Diğer gruplardan farkımız biraz bu. Hem kadın oluşumuz hem de hayatımızın müzik olması bizi bir araya getiriyor ve daha güçlü kılıyor. Müzik evrensel olduğu için, sınır tanımadığı için müzikle bir çok mesajın verilebileceğini düşünüyoruz. İnsanlar aslında sevginin, barışın, özgürlüğün her dönemde var olması için mücadele etmiş ve etmeye devam ediyor. Bu parçalar da, bu mücadeleleri anlatan ve anlatacak olan parçalar. Müzik insanları değiştirmede çok önemli bir alan. Kullandığımız çalgılara gelecek olursak...
Perküsyon, gitar, çello, flüt, klarnet, melodika, keman, bağlama, mandolin, lavta ve bunun dışında irili ufaklı ritim çalgıları gibi enstrümanları çalıyoruz. Grubumuzda herkes farklı estrümanlar çalabiliyor. Kimsenin sabit bir enstrümanı yok. Parçalara göre değişebiliyor. Ayrıca grubumuzda bir solist de yok. Herkes çalıp, herkes söylüyor. Kimseyi de taklit etmemeye çalışıyoruz. Bilinen parçaları, kendi düzenlememizi yaparak seslendiriyoruz genellikle. Makedonca, İspanyolca, Arapça, Gürcüce, Türkçe, Rumca, Kürtçe ve Zazaca dillerinde söylüyoruz.”
Sözlerini bitirirken bizim de aklımıza pek çok farklı kültürün buluştuğu kampımız geliyor.
Ha unutmadan; Dina Etnik Ensemble, 8-16 Ağustos’ta İzmir’de düzenlenecek olan Gençlik Yaz Kampı’nda sahne alacak. Türkiye’nin dört bir tarafından gelecek binlerce genç olarak farklı dil ve kültürlerimizle buluşacağız.
Kampımızın gecelerinden birinde de çok dilli şarkıları ile Dina Etnik Ensemble’yi dinleyeceğiz. Kamp alanında görüşmek üzere!