08 Temmuz 2015 12:44

Sosyal medya tekzibi

Çin'in asimilasyon politikalarını savunmayacak kadar insan hissederken Amerika-Çin restleşmesinde Amerikan dağlarının bozkurtlarına prim vermeyecek kadar da zekiyiz.

Paylaş

Barış GENÇYILMAZ
Eskişehir

            
"Dört nala gelip Uzak Asya'dan,
Akdeniz'e bir at kafası gibi yayılan bu yalan sizin"

Etnisite artık can sıkar oldu. İnsanın bu hususta bir şey konuşası gelmiyor. Çünkü en haklı sen olsan dahi konu ayıplı. Şimdi yine biraz deşeceğiz bu meseleyi istemeden. Fakat çokça yazılıp çizilen Türkiye'de ezeni, Çin'de ezileni oynayanların ironisini anlatmayacağım.
Binlerce yıl evvel "ya sev ya terk et" denmiş Türk kavmi bugünkü Çin'in kuzeyinden (tahmini Ötüken) "ya terk et" ihtimalini değerlendirmek istemiş ve Avrupa'ya hatta Kuzey Afrika'ya kadar ilerlemiş kabul ediliyor. Bu gidişin sebepleri kuraklık, iç karışıklıklar ve en önemlisi dönemin IŞİD'i olan Moğollar olarak anlatılır hep.  Bu hikayeleri bir kenara koyalım ve düşünelim, epey yol teperek buraya kadar gelmişken şimdi niye aynı yolu aynı yöntemlerle geri dönelim?
Bilgi çağı, bilginin üretilip tüketilmesi adına inanılmaz hıza sahip ve maalesef aynı hız kötü/yanlış bilgi için de geçerli. Sosyal medyayı bir savaş alanı/aracı olarak kullanmak tabi ki gerekir ama buraya insanların öldüğü yaralandığı gerçek bir muharabe olarak bakılması soyutlama yeteneğimiz adına düşündürücü (Medya ve gerçek savaş ile ilgili bkz:Medya Savunma Alanları).
DARBUKA GİBİYİZ
Çin'in asimilasyon politikalarını savunmayacak kadar insan hissederken Amerika-Çin restleşmesinde Amerikan dağlarının bozkurtlarına prim vermeyecek kadar da zekiyiz. Sürekli büyüyen Çin ekonomisinin dünyayı tehdit ettiğini söyleyen ABD yetkilileri (özellikle finansal spekülatör George Soros gibi kimseler) dinlenmeksizin dillendirdikleri 3. Dünya Savaşı komplo teorileriyle halklarımızı darbuka gibi geriyor. Gerilen derimiz en ufak temasta da 'düm düm tek' şeklinde savaş tamtamlarına dönüşüyor. Doğu Türkistan duyarı kasacağım diye mobil internet paketini bitiren arkadaşların argümanlarıyla savaşacak kadar işsiz değiliz; kaynaksız-tarihsiz-tasdiksiz bir sürü fotoğraf, hikaye vs. Benim üzüldüğüm şey gerçeğe direnç kazanmaları. Şimdi Çin'i boykot kararı aldığı için bitkisel hayata geçen milliyetçi arkadaşlar var, Çin'i boykot etmek demek pir-i fani olmak dünya varlıklarından elini eteğini çekmen demek. O kaynaksız fotoğraf tweetlerini, retweetlediğin telefonunun her bir parçasında "PRC" yazarken Çin boykotu mümkün müdür? Ben de bu global pazardan nefret ediyorum ama Çin'in yarattığı piyasa gece gördüğün rüyayı bile etkiliyor.
KÜRŞAT VE YİĞİTLERİ
Çin restoranını dağıtan Kürşat ve 40 yiğit Türk'ü ne yapacağız peki? İşletmeci Afyonlu bir de. Eylemciler de 'afyoncu' herhalde. Daha vahim bir iddia; restoranda dövülen aşçının Uygur Türk'ü olması. Ben de imzaladım change.org'daki kampanyayı. Pişman da değilim açıkcası. #FreedomforEastTurkestan demeyi hiç sakıncalı ve yanlış bulmuyorum ama şikayetçi olduğum nokta bizi cümle aleme yalancı-barbar-işbirlikçi olarak tanıtan Türkçüler. Kaldı ki bir tarafım Tatar olduğu için fenotipte Uygurlar'a benzeriz (işte laf arasına sıkıştırmak zorunda hissettiğimiz etnisite; daha beteri için bkz: Kürt arkadaşlarım var/Alevi komşumuz vardı) ve kimliğime sahip çıkmak için Amerikan kurtlarına ihtiyacım yok.
"Halep'te mücahit fetişisti", Urumçi'de "Çin Seddi fetişisti" yapay bir halk yaratma çabası içindeler. Starbucks'ta kahvenin telvesiyle Turan haritası çizen Türkçüler, Kabê'de VIP hacılık kovalayan, lüks düşkünü İslamcılar iki yüzlü yüzsüzlükleriyle söylenecek söz bırakmadı.
 #FreedomForAllThePeople

 

ÖNCEKİ HABER

Yaşadıklarımı Yaşamayın Diye...

SONRAKİ HABER

Kadınlar müzik yaparsa; Dine Ensenmble

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa