ÖYP’de kadrolaşma kaygısı

Görken PALİÇKO
Ankara
Özellikle yeni açılan üniversitelere öğretim elemanı yetiştirilmesini amaçlayan Öğretim Üyesi Yetiştirme Programı’nda (ÖYP), YÖK Yürütme Kurulu tarafından belirlenecek bölümlere başvurularda ek olarak alan sınavına girme zorunluluğu getirildi. Alan sınavının sözlü veya yazılı olup olmayacağının belirsizliği de kadrolaşma kaygılarına neden oldu.
Yeni düzenlemeyle birlikte YÖK Yürütme Kurulu tarafından belirlenecek programlarda uygulanacak olan alan sınavı, sadece yazılı, sadece sözlü ya da “yazılı ve sözlü” sınavın birlikte olduğu biçimde yapılabilecek.
Adayların alan sınavından alacağı puan 2 yıl süreyle geçerli olacak. Eski sistemde ALES, mezuniyet ortalaması ve varsa yabancı dil puanı esas alınırken, alan sınavıyla alınacak bölümlerde artık alan sınavı, puan hesaplamasında yüzde 40 gibi yüksek bir orana sahip olacak.
Ancak düzenlemede alan sınavının hangi bölümlerde yapılacağı belirsiz olmakla birlikte, bu alanların tek merkezden belirlenecek olması da kadrolaşmanın önünün açılması tehlikesini de akıllara getiriyor.
Öte yandan bu düzenlemeyle yanlış beyanda bulundukları tespit edilen adayların cezai yaptırımı da, programdan istifa eden ya da kazandığı halde görevine başlamayanlara uygulanan yaptırımla aynı olacak.
SAHTEKARLIK İSTİFA İLE BİR TUTULMAK İSTENİYOR
Gazetemize konuşan Eğitim Sen Uzmanı İlker Akçasoy, “AKP’nin 13 yıllık iktidar pratiği düşünüldüğünde, bu uygulamanın denetimi zorlaştırarak büyük üniversitelerde de güçlü bir kadrolaşmanın önünü açacağı açıktır” dedi.
Yapılan bu değişikliğin, üniversitelerde var olan kurumsal özerkliği ortadan kaldırarak akademik özgürlükleri büyük oranda kısıtlayacağını belirten Akçasoy, kendilerine avantaj sağlamak amacıyla yanlış beyanda bulundukları tespit edilenler için yine hukuka aykırı olan ‘tekrar başvuru yasağı’ uygulamasının kaldırılacağını söyledi.
Tespit edilen bu kişilerin ÖYP puanlarının 2 yıl süreyle yüzde 20 oranında düşürüleceğini dile getiren İlker Akçasoy, “Ancak burada bir hukuksuzluk ortadan kaldırılırken yerine başka bir hukuksuzluk getirilmektedir. Çünkü bu cezai yaptırım, herhangi bir gerekçeyle görevinden istifa eden ya da görevine atandığı halde başlamayanlara uygulananla aynı. Yani herhangi bir sağlık problemi ya da ailevi sebeplerden dolayı istifa etmek zorunda kalan bir araştırma görevlisiyle, sahtekarlık yapan birinin YÖK için bir farkı yok” diye konuştu.
Evrensel'i Takip Et