17 Şubat 2007 01:00

ölüye saygı


Evsizdi ve finans sektöründen nefret ediyordu. Ama seviyordu da finans sektörünü. Finans sektörüne karşı içinde karmaşık hisler barındırıyordu anlayacağınız. Seviyordu, çünkü ATM’lerde (Hani para çekilen küçük bankamatik kulübeleri var ya; onlarda...) yatıp kalkıyordu. Nefret ediyordu, çünkü gece 2 sularında “Bu saatte kimse para mara çekmez lan!” diye düşündüklerinden olacak, klimasını kapatıyorlardı ATM’lerin... Ve sabaha kadar bi tarafları donuyordu ATM’nin buzulsu donduruculuğunda. Küresel ısınma falan palavraydı ona göre... “Nerede kardeşim küresel ısınma? Hani, nerede? Biz de bu kürenin evladı değil miyiz? Biz niye ısınamıyoruz öyleyse?” diye sitemini belirtiyordu arada bir mağrursu bakışlarıyla. Yine de küçücük bir umut kırıntısı yok değildi körpe yüreğinin kırılgan burgaçlarında... Bu sebepten de küresel ısınmaya olan inancını yitir(e)miyordu bir türlü. Evet, bir gün gerçekten küresel ısınma olacak ve o da iliklerine kadar ısınacaktı. Bundan sebep, tıpkı Amerika gibi, Kyoto Protokolüne yürekten karşıydı.
Belediyenin yeni procesini duyduğundan beri ölmek arzusu kaplamıştı ruhunu. Aslında tam olarak ölmek istediği de söylenemezdi. Tabuta girmek istiyordu sadece. Tabuta girmek istiyordu ama gömülmek istemiyordu. Gömülürse ölürdü çünkü. Onun arzusu tabutta yaşamaktı. Cilalı ceviz ağacından, oda sıcaklığına ayarlı, yazın soğuk, kışın sıcak, cillop gibi bir tabuttu hayalindeki.
Bir gece gizlice belediyenin ithal materyaller deposuna sızdı. Evet, ithal, klimalı tabutlar tam karşısındaydı şimdi. Gözüne en ferah görüneninin kapağını kaldırdı, “on” tuşuna basıp klimasını çalıştırdı, sıcaklığı 21 santigrat dereceye ayarladı. İçeri dalıp kapağı üzerine kapadı.
“Bu tabutlar sayesinde merhumlarımız, yaz sıcağında tahrif olmayacaklar. Steril bir ortamda defnedilecekler. Uzun yolculuklar artık merhumlarımız için bir sorun değil! İşte belediyemizin yeni süper bir hizmeti daha. Yeni klimalı tabutlar halkımıza hayırlı ve uğurlu olsun!” dedi belediye başkanı, tanım töreninde.
Sabah sabah bu ne gürültüydü. Tabutun içindeki adam alkış seslerini duyduğunda iyiden iyiye sinire kesmişti. Tabuttan başını uzatıp haykırdı:
- Aloooo! N’oluyo oğlum burda? Ölüye saygınız yok mu be! Az sessiz olun sessiz!
Kapağı kapatıp tekrar tabuta girdi sinire kesmiş olan mağrur adam. Tanıtım töreninin yapıldığı salon çok sessizdi artık. Acayip sessizdi hem de...
M. Öner

Evrensel'i Takip Et