10 Şubat 2008 00:00
85 yıl önce fabrikalardan seçilmiş 6 kişiydiler
Altı kişiydiler. İzmirde muhtelif müessesatta (çeşitli kurumlarda) çalışan kadın amele tarafından seçilmişlerdi. Adları Tan gazetesine göre Hayriye (Elif), Emine, Şefika, Münire, Nigar, Rukiye idi. 17 Şubat-4 Mart 1923 tarihleri arasında İzmirde toplanan Birinci İktisat Kongresine katılan 120-130 işçi delegesi arasındaydılar. Amele grubunun iktisat esaslarının saptanmasında, özellikle kadınlarla ilgili ilke ve kararlarda önemli bir işlevleri oldu. Bunun nedenlerine gerçekçi bir gözle bakarsak şunları görebiliriz:
Kurtuluş Savaşını yeni bitirmiş bir ülke olan Türkiyeye yabancı sermaye gelmekten ve yatırım yapmaktan korkmaktadır. Hükümete düşen tasarlanan ve gereken ekonomik atılımı ülkenin kendi kaynaklarına göre gerçekleştirmektir. Bu durum hükümeti, ülke kaynaklarını en geniş biçimde harekete geçirmek ve kullanmak amacına yöneltmiştir. Bu yüzden İktisat Kongresine kadın erkek ayrımı yapmadan tüm işgücünü çekmek gerekmektedir. Kadınların kongredeki sayısının çokluğu hem kongrenin coşkusunu, hem de kadınların çalışma hayatına katılımını artıracaktır. Bu katılım, Balkan Savaşları ile başlayıp Kurtuluş Savaşı ile noktalanan süreçte üretici yaştaki erkek nüfusun azalması yüzünden de ayrı bir önem taşımaktadır.
Cumhuriyet hükümeti, kendi ekonomik ilkelerinin ve çalışana bakış açısının Osmanlı geleneğinden farklı olduğunu, hem içte hem de dışarıda kanıtlamak zorundadır. Lozan Anlaşması tartışmalarına ara verildiği sırada gerçekleştirilen bu kongre Lozanın olumlu sonuçlanmasını da sağlayabilir. Gelenekselden en önemli fark, kadınlara karşı olumlu tutum ve çalışma yaşamına koruyucu önlem ve ilkeler getirmektir.
İzmir İktisat Kongresi düzenleyicilerinin bu gerekliliklerin bir bölümünü yerine getirdiği söylenebilir. Kadınların kongreye dinleyici olarak da katılımı için yoğun bir propaganda yapılmış, kadın dinleyiciler için 300 kişilik yer ayrılmıştır.
Kongreye ilk gün 500 kadın dinleyici katılmıştır. İktisat Bakanı Mahmut Esat (Bozkurt) bu durumdan duyduğu sevinci Çilekeş Türk hanımları hoş geldiniz. Gelecek yıl sayınızın daha çok olmasını dilerim biçiminde ifade etmiştir. Bakanı sevindiren bir başka durum ise, dinleyicilere hanımlar, efendiler diye seslenmesinin salondaki sayıya ters düşmemesi olmalı. Kongrenin son günü Genel Kurul Başkan Vekili ve Sanayi Kümesi Başkanı Selahattin Bey, kongre sırasındaki tartışmalarda kadın üye ve dinleyicileri incitecek sözler söylenmişse özürleri kabul etmelerini rica eder.
Bu tavrın yanıtı, kadın işçi delegeleri adına konuşan Rukiye Hanımın kendilerini kongreye davet eden TBMMye ve özellikle Reisimiz Gazi Mustafa Kemal Paşa Hazretlerine sunduğu içten teşekkürlerdir. Bu teşekkürlerin bir nedeni Türkiyede memleket işlerine kadınların da katılmasının ilk kez gerçekleşmesidir. İkinci teşekkür nedeniyse Rukiye Hanımın sınıfının bilincinde olduğunu kanıtlar Kongre, iktisadımızın temelini teşkil eden işçi sınıfının meşru haklarını tanıdı.
85 yıl önce gerçekleşen İzmir İktisat Kongresinin Amele Grubunun İktisat Esasları arasında yer alan birkaç ilke, kadınlar açısından bugün de önemlidir:
Bütün kurumlardaki sürekli işçi olarak çalıştırılan (üç aydır çalışan) kadın işçilerin doğumdan önce ve sonra sekiz hafta izinli sayılması ve gündeliklerinin tam olarak ödenmesi, kadınların aybaşlarında (regl günlerinde) tam gündelikle üç gün izinli sayılmaları ve iş yerlerinde emzirme odaları kurulması.
Bu ilke/kuralların dönemine göre ileri olduğu, sonradan yaşama geçirilemediği anımsanmalı. Ancak kongre öncesinde delegelere yol göstermek amacıyla düzenlenen İstanbul Umum Amele Birliği raporunda bu kuralların (ayrıca kadınlarla ilgili hiçbir kural/maddenin) yer almadığını belirtmek gerekir. Çünkü İstanbul Umum Amele Birliği işçiler arasında ortaya çıkan ve sınıf kavgalarını körükleyen akımlara engel olmaya çalışmak için Milli Türk Ticaret Birliğinde örgütlenmiş olan tüccarlarca kurulmuştur. Aynı grup, İstanbul Esnaf Birliğini de örgütlemişlerdi.
Kadın işçiler için yaşamsal önem taşıyan doğum izni, emzirme odası ve ayda üç gün ücretli izin dönemin sosyalist yayın organı Aydınlık gazetesi raporunda yer almaktadır. Aydınlık raporunda yer aldığı halde İktisat Kongresine getirilemeyen ya da kararlarda yer almayan ilkeler arasında erkeklerle aynı işi yapan kadın işçiye erkeklere ödenen ücretin ödenmesi (eşit işe eşit ücret) ve kadın işçinin gece çalıştırılmalarının yasaklanması da vardır.
Kadınların çalışma yaşamında yer alacak doğum izni vb. ilkelerin yasal düzenlemeye geçişi hem uzun sürmüş, hem de kongrenin gerisinde kalmıştır. (1930daki Umumi Hıfzısıhha Kanunu doğum öncesi ve sonrası izni üçer hafta olarak saptarken ücretle ilgili ayrıntıya girmemiştir. 1936 İş Kanunu ise doğum izni sürelerini altışar haftaya çıkarmış ancak yarım ücret öngörmüştür.)
Hayata geçirilmeyen haklar
Bursanın Çalı köyündeki yatak fabrikasında gece çıkan yangının beş kadının ölümüne neden olduğunu anımsıyorsunuzdur. Ayrıca ölen bu kadınlardan biri gebeydi. Genç kızlardan biri 18den diğeri 16sından küçüktü. Durum bir süre gece çalıştırmalarının yasal düzenlenmelerini gündeme getirdi. Anımsıyor muyuz bu koşulları:
4857 sayılı İş Kanununun 69. maddesine göre:
Çalışma hayatında gece en geç saat 20.00de başlayarak en erken saat 06.00ya kadar geçen ve herhalde en fazla on bir saat süren dönemdir.
İşçilerin gece çalışmaları yedi buçuk saati geçemez.
Gece çalıştırılacak işçilerin sağlık durumlarının gece çalışmasına uygun olduğu, işe başlamadan önce alınacak sağlık raporu ile belgelenir. Gece çalıştırılan işçiler en geç iki yılda bir defa işveren tarafından periyodik sağlık kontrolünden geçirilirler. İşçilerinin sağlık kontrollerinin masrafları işveren tarafından karşılanır.
Gece çalışması nedeniyle sağlığının bozulduğunu raporla belgeleyen işçiye işveren, mümkünse gündüz postasında durumuna uygun bir iş verir.
İşveren gece postalarında çalıştırılacak işçilerin listelerini ve bu işçiler için işe başlamadan önce alınan ve periyodik sağlık raporlarının bir nüshasını ilgili bölge müdürlüğüne vermekle yükümlüdür.
Gece ve gündüz işletilen ve nöbetleşe işçi postaları kullanılan işlerde, bir çalışma haftası gece çalıştırılan işçilerin, ondan sonra gelen ikinci çalışma haftası gündüz çalıştırılmaları suretiyle postalar sıraya konur. Gece ve gündüz postalarında iki haftalık nöbetleşme esası da uygulanabilir. Postası değiştirilecek işçi kesintisiz en az on bir saat dinlendirilmeden diğer postada çalıştırılamaz.
4857 sayılı İş Kanununun, 73. maddesine dayanılarak hazırlanıp 09.08.2004 tarih ve 25548 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Kadın İşçilerin Gece Postalarında Çalıştırılmaları Hakkında Yönetmelike göreyse kadınların gece çalıştırılabilmeleri için ek kurallar vardır:
Kadın işçiler her ne şekilde olursa olsun gece postasında yedi buçuk saatten fazla çalıştırılamaz. Yasal düzenleme gereği Kadın işçi; medeni durumuna bakılmaksızın on sekiz yaşını doldurmuş kadın cinsinden işçiler için tanım olarak kullanıldığından, 18 yaşından küçükler gece çalıştırılamaz.
Kadın işçilerin, gece postalarında çalıştırılabilmeleri için, işe başlamadan önce işyeri hekimi, işyeri ortak sağlık birimi, işçi sağlığı dispanserleri, bunların bulunmadığı yerlerde sırasıyla en yakın Sosyal Sigortalar Kurumu, sağlık ocağı, hükümet veya belediye doktorlarına muayene ettirilerek, çalışmalarına engel bir durumun olmadığına dair sağlık raporlarının alınması şarttır. Bu işçilerin muayeneleri her altı ayda bir tekrarlanır. Sağlık raporunun iki yılda bir periyodik olarak alınması söz konusu ise de Kadın İşçilerin Gece Postalarında Çalıştırılma Koşulları Hakkında Yönetmelik hükmü gereği kadın işçiler için periyodik tekrarlar, altı ayda bir olarak belirlenmiştir. Cinsiyet açısından farklı bir uygulama ortaya çıkmakla birlikte, bu farklılığı, kadın işçiler açısından pozitif ayırımcılık çerçevesinde değerlendirmek gerekir.
Gece postalarında kadın işçi çalıştırmak isteyen işverenler, gece çalıştırılacak kadın işçilerin isim listelerini ilgili bölge müdürlüğüne gönderirler.
Kadın işçinin kocası da işin postalar halinde yürütüldüğü aynı veya ayrı bir işyerinde çalışıyor ise, kadın işçinin isteği üzerine, gece çalıştırılması, kocasının çalıştığı gece postasına rastlamayacak şekilde düzenlenir. Aynı işyerinde çalışan karı kocanın aynı gece postasında çalışma istekleri, işverence, olanak oranında karşılanır.
Belediye sınırları dışındaki her türlü işyeri işverenleri ile belediye sınırları içinde olmakla beraber, posta değişim saatlerinde alışılmış araçlarla gidip gelme zorluğu bulunan işyeri işverenleri, gece postalarında çalıştıracakları kadın işçileri, sağlayacakları uygun araçlarla ikametgâhlarına en yakın merkezden işyerine götürüp getirmekle yükümlüdür.
4857 sayılı İş Kanununun, 88. maddesine dayanılarak hazırlanan, 14.07.2004 tarih ve 25522 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Gebe veya Emziren Kadınların Çalıştırılma Şartlarıyla Emzirme Odaları ve Çocuk Bakım Yurtlarına Dair Yönetmelik analığı koruma açısından ek kurallar getirmektedir:
Kadın işçiler, gebe olduklarının doktor raporuyla tespitinden itibaren doğuma kadar, emziren kadın işçiler ise doğum tarihinden başlamak üzere altı ay süre ile gece postalarında çalıştırılamazlar.
Emziren kadın işçilerde bu süre, ana ve çocuğun sağlığı açısından gerekli olduğunun işyeri hekimi, işyeri ortak sağlık birimi, işçi sağlığı dispanserleri, bunların bulunmadığı yerlerde sırasıyla en yakın Sosyal Sigortalar Kurumu, sağlık ocağı, hükümet veya belediye doktoru raporuyla belgelenmesi halinde, bir yıla kadar uzatılır.
Emziren işçinin doğumu izleyen 6 ay boyunca gece çalıştırılması yasaktır. Yeni doğum yapmış işçinin doğumu izleyen sekiz haftalık süre sonunda, emziren işçinin ise 6 aylık süreden sonra gece çalışması yapmasının güvenlik ve sağlık açısından sakıncalı olduğunun hekim raporu ile belirlendiği dönem boyunca, gece çalıştırılması yasaktır.
Gebe, yeni doğum yapmış ve emziren işçi günde yedi buçuk saatten fazla çalıştırılamaz.
Bu yasaların, yönetmeliklerin, güvenliksiz iş yerleri, ruhsatsız tehlikeli madde depoları, 18 yaşından küçük, hamile, kadın, çocuk ayrımı yapmadan, sigortasız, sendikasız çalıştırılanlara ne sağlık ne güvenlik açısından muska kadar olsun yararı yok. 85 yıl önce İzmirdeki iş yerlerinden seçilen 6 kadın işçi temsilcisi bugünü görseler nasıl konuşurlardı bilmiyorum. Ama onların yerine biz konuşmalıyız artık. Çünkü konuşacağımız yalnız bizim değil, çocuklarımızın da geleceği.
Sennur Sezer
Evrensel'i Takip Et