27 Şubat 2008 00:00

KENTTEN GELEN


1970’lerin başında Sivas merkez 100 bin civarı nüfusu, çoğunluğu şehir merkezinde olmak üzere 30 binin üzerinde kayıtlı istihdamı ve sanayi üretimiyle küçük şirin bir şehir görünümündeydi.
O yıllarda şehrin merkezinde kesişen iki ana yol, şehrin kenar mahallelerini merkezde birleştirmekteydi. Cumhuriyetin ilk yıllarında kurulan 6 bin 500 kişilik TÜDEMSAŞ, 700 kişilik çimento fabrikası, 600 kişilik Dikimevi’yle birçok kamu kurumunun bölge müdürlükleri, sonradan eklenen biner kişilik istihdamıyla SİDAŞ, SİHAZ, yüzlerce akademik personeli ve binlerce öğrencisiyle Cumhuriyet Üniversitesi Sivas’a bu unvanı sağlıyordu.
Şehirde hayat Cer atölyesinde mesai sabah 6.30 sireniyle başlıyordu. Sabah –akşam TÜDEMSAŞ’ın siren sesiyle, tulumlarıyla yollara dökülen binlerce demiryolu emekçisi, kamu çalışanları, eğitimciler, öğrenciler şehir merkezine ordu gibi akıyordu. Bunların ihtiyaçlarına cevap vermek isteyen esnaflar, çalışma tempolarını mesai başlangıcı ve sonuna göre ayarlıyordu.
IMF ve Dünya Bankası’nın dayatmaları ile alınan 24 Ocak Kararları ve 12 Eylül darbesi bütün ülkenin olduğu gibi Sivas’ın üzerine de karabulut gibi çöktü.
Dünyaya açılma adına Özal eliyle emperyalistler yararına başlatılan özelleştirme ve taşeronlaştırmalar art arda gelen hükümetlerce sürdürülerek, ülke her geçen gün daha bağımlı hale getirildi. İşletmelerin batırılarak kapatılması, en kârlı kurumların satılması işsizliği açlığı yoksulluğu sefaleti dayattı.
Başta ABD ve AB yararına yapılan bu özelleştirmeler, işyeri batırmalar, bölge müdürlüklerinin kapatılması, fabrikalar dönemini kapatarak özel mülkiyete ait kırk tanesi TÜDEMSAŞ’ın bir ünitesi olmayan fabrika diye lanse edilen toplamda 4 bin civarında istihdam sağlayan atölyeler döneminin önü açılarak, Sivas sanayisi ve istihdamı kırk yıldan da öteye geriye götürüldü.
1960’lı yıllarda gelişen montaj sanayinin ihtiyacı gereği ülke genelinde kırdan kente göç dalgasından Sivas da nasibini almıştır. 1980 sonrası uygulanan IMF’ci ekonomik politikalardan dolayı Sivas ülkenin göç vermeye devam eden şehirlerinin başında gelmektedir. Sadece İstanbul’da bugünkü Sivas nüfusunun toplamının iki katı kadar Sivaslının yaşadığı varsayılmaktadır. Geleceğe umutla bakan Sivas’ın işçi, emekçi, esnafı ve tüm Sivas halkının bugün gelinen noktada çaresizliğinin ve yalnız bırakılmışlığının kaynağı tüm bu emek karşıtı uygulamalardır. Sivas’ın gülen yüzü, geleceği; Sivas’ın gerçek sahiplerinin el ele vermesinden geçmektedir.
*Eğitim Sen Sivas Şube Başkanı
Veli Hasgül*

Evrensel'i Takip Et