29 Şubat 2008 00:00

Romanlar... Bir varmış bir yokmuş…


Dünyanın dikenli yollarında bir sınırsızlık yolculuğudur onlarınki. Gittikleri her yere arkalarından gelmiştir çektikleri çileler, sırtlarındaki yükle beraber.
Birçok bölgede olduğu gibi Çanakkale’de de çingene yüzlü bir mahalle var: Fevzi Paşa Mahallesi.
Çatısı eski evlerin, arasına sıkışmış dar sokaklarda çocuklu, kadınlı…güvenceden uzak bir hayat sürüp gidiyor. Kahveler işsizlerle, kapı önleri her şeyden habersiz oynayan yarı aç çocuklarla dolu. Bir dönemeçte sahiplerini işaret eden at arabaları yük bekliyor.
Mahalleli, seçimlerde verilen sözlerin tutulmamasından, alt sınıf muamelesi görmekten ve dışlanmaktan mustarip.
Şu an işsiz olan Caner Çekiç, kimliğini çıkartıp bize gösteriyor ve “Burada Fevzi Paşa Mahallesi yazdığı için işimden oldum ben” diyor.
Gün boyu kahvede oturuyor olmaktan dert yanan at arabacısı Barış Çancı, “İş yapamıyoruz, evde ekmek bekleyen çocuklarımız var. Bazen çay içecek para bulamıyoruz” diyor.
60 yıldır at arabacılığı yapan 75 yaşındaki Kemal Yavaç, çocuklarını bu meslekten kazandığı parayla büyütmüş ve evlendirmiş. Her işin makineyle yapıldığı günümüzde o da diğer arabacılar gibi kahvenin önünde akşamlıyor. Yılların verdiği yorgunluğa rağmen yüzünde ‘yarının bir başka olacağı umudu’ hâlâ diri.
İhtiyaç duyulduğunda en gözde olan, çıkarlar bittiğinde de hatırı bile sorulmayan çingeneler, bir yerlere sesleniyorlar: “Biz, devlet ve dünya vatandaşı olarak ‘insanca’ yaşamak istiyoruz!” (Çanakkale/EVRENSEL)
Seda Akbaş-Ergün Çelik

Evrensel'i Takip Et