30 Mart 2008 00:00

onu oynamak büyük bir onur

Hatırla Sevgili dizisinde Deniz Gezmiş’i canlandıran Barış Koçak: “Deniz Gezmiş’i oynamak benim için büyük bir onurdur...”

Paylaş

barış koçak
Geçtiğimiz hafta, Hatırla Sevgili dizi oyuncularının ve dönemin tanıklarından Mustafa Yalçıner’in katılımıyla Bakırköy Yunus Emre Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilen söyleşinin ardından, dizide Deniz Gezmiş’i canlandıran Barış Koçak ile bir söyleşi yaptık. “Deniz Gezmiş’i oynamak benim için büyük bir onurdur” diyen Koçak’la oyunculuk serüveni, Hatırla Sevgili dizisi, Denizler ve ülkenin güncel sorunları üzerine sohbet ettik...


Hatırla Sevgili dizisi Barış Koçak’ın ilk oyunculuk deneyimi midir?
Hayır. İlk değil, ben dört yıldır oynuyorum. İlk dizim dört beş sene önce STV’ye çekilen Hekimoğlu’dur. Ama Hatırla Sevgili benim en büyük işim. Bundan önceki en büyük işim ise Umut Adası adlı sinema filmiydi. Arzu Yanardağ’ın da olduğu filmde Mustafa karakterini oynamıştım.

Oyunculuğa ilk adımın tiyatroyla mı oldu?
Bizim kendi özel tiyatromuz vardı İzmir’de. Orada kısa bir süre tiyatro yaptım. Orada oynarken televizyondan talep gelince tiyatroya fazla zaman ayıramadım. Yalnızca bir buçuk iki sene sürdürebildim. Dışardanım, alaylıyım yani ben...

Deniz Gezmiş’i canlandırmak başlı başına bir ağırlık ve sorumluluk. O ağırlığı nasıl hissediyorsun ve nasıl anlatırsın bize?
Bazen bazı şeyleri anlatmaya kelime bulamıyorum. İlk başta yapamayacağım diye epey çekindim ve korktum. Mustafa abi (Yalçıner) sayesinde ve bazı araştırmalardan sonra o güven geldi. En iyisini yapmak konusunda bir baskı hissediyordum. Aslında ben rahat olduğum zaman daha iyi oyun çıkartırım. Böyle bir baskı yaşadığım için de ilk başta, bir iki sahnede tutukluk yaşadım. Ama sonraki bölümlerde o rahatlığı kazanınca daha iyi bir oyunculuk çıkarttığımı hissettim. Deniz Gezmiş’i kim oynamıştı daha önce? Berhan Şimşek oynamıştı. Filmi bir kere izledim, bir daha da izlemedim ve Berhan Şimşek’in Deniz’i pek de iyi oynadığını düşünmüyorum. Bu sorumluluğun altından en iyi şekilde kalkmak gerekiyordu. Bu da bilgi ve duygu işi. Bunları bir araya getirdiğinizde hepsi oluyor bence. Ben de bunu yapmaya çalıştım. Çıkan bu. Bundan başka da bir şey çıkmıyor. Çünkü ben de yeni bir oyuncuyum...

Peki bu rolü almanda Deniz Gezmiş’e olan fiziksel benzerliğinin etkisi ne derece oldu? O süreç nasıl işledi?
Tomris Hanım, beni Umut Adası’nın montajında görmüş. Ben de benzerliğin farkındaydım zaten. O esnada ben Keremcem’in dizisine başlamıştım. Akabinde bırakıp buraya geldim. Benzerlik çok güzel bir duygu, Deniz Gezmiş’e benzediğim için çok mutluyum. Onu oynamak büyük bir onur...

Sen belki farkındaydın ama Deniz’e benzerliğin konusunda dışarıdan bir şeyler duymuş muydun hiç?
Tabii tabii duymuştum. Ama çok sık değil. En son iki buçuk üç sene önce bir arkadaşım söylemişti. Deniz Gezmiş’in bıyıklı fotoğraflarını görmemiştim ben hiç. Bıyıklı fotoğraflarını görünce böyle bir şey nasıl olur, dedim. Mustafa abi de beni ilk gördüğünde şok oldu zaten...

Dizi çok izleniyor. Az önce söyleşide ve sonrasında da gördük, gençlerin büyük bir ilgisi var sana. Bunu neye bağlıyorsun?
Tek kelimeyle Deniz Gezmiş... Ben Deniz Gezmiş’i oynadığım için herkes beni bu kadar çok konuşuyor. Ben Barış Koçak’ım. Deniz Gezmiş’in bayrağını elimden geldiği kadar iyi yerlere taşımak istiyorum. Bu bana verilmiş bir ödev. Ben bu ödevi başarıyla geçersem ne mutlu bana.

Son yıllarda gençlerin apolitik olduğundan, 12 Eylül’ü bilmediğinden sıkça bahsedilir oldu. Hatırla Sevgili daha eskiyi, 27 Mayıs’ı ve sonrasını konu alıyor. Bu diziye kadar o döneme ilişkin bilgin ne kadardı? Ve Deniz Gezmiş’i oynamak seni nasıl etkiledi?
Benim babam memur emeklisi. Bize her zaman “Oğlum, siyasi ortamlarda bulunmayın” derdi. Ben de babamın sözünü dinleyip uzak durdum bu tip ortamlardan. Dünyada beş altı milyar insan varsa, bunun beşte dördü sefil hayatı yaşayan, ezilen kesim. Çünkü bir rant kavgası var bizim dünyamızda. Şu an ülkemizde 35-40 yaş altı 40 milyon genç insan var. Belki de Avrupa’dakinden daha fazla. Bizim insanımız da pek okumasını sevmiyor. Ve biz de bir şekilde bir şeyler göstermeye çalışıyoruz elimizden geldiği kadar. Türkiye şartlarında bu kadarını yapabiliyoruz. Ama dizide gösterdiklerimiz doğru şeyler. Biz kesinlikle yanlış bir şey anlatmıyoruz.

Peki sen katılıyor musun gençliğin apolitik olduğu görüşüne?
Aslında bizim gençliğimiz biraz kendisini çekmiş durumda. Bence herkes eşitlikten yana. Bu da sosyalizmle ilgili bir şey. Herkes eşit yaşamak zorunda. Ben de bunu savunuyorum. Ama pek gösteremiyoruz. Var aslında da, gösteremiyoruz. Benim düşüncem bu...

Sokakta nasıl tepkiler alıyorsun? Olumlu ya da olumsuz eleştirenler var mı?
Kötü anlamda eleştiri hiç gelmedi. Yüzde doksan, yüzde yüze yakın hep olumlu eleştiriler aldım. Ama bu Deniz’le olan benzerliğimden ileri geliyor sanırım... Bir keresinde otobüste bir beyle karşılaştım. “Sen Deniz Gezmiş değil misin?” dedi bana. “Evet oyum ben” dedim. Tabii diziyi kastediyor. “Niye otobüsle geziyorsun, araban yok mu senin” diye sordu. Ben taksiye binmeyi bile sevmiyorum. Otobüse, tramvaya binerim. Yürürüm gerekirse...

Dizinin yönetmeni Ümmü Burhan şöyle diyor: ‘Biz bu dizide memleket aşkını, mücadele aşkını, Denizlerin, Mahirlerin düşüncelerine olan aşkını anlatıyoruz.’ Ancak ‘Dönem, aşk hikayelerine fon olarak kullanılıyor’ gibi bir eleştiri de söz konusu. Bununla ilgili ne düşünüyorsun?
Zaten dizide kurmaca bir aşk hikayesi anlatılıyor. Bizse dizide anlatılan gerçek hikayeyiz. Dizi en başta o şekilde başladı. Denizlerin hikayesinin aslında başka bir şekilde çekilmesi gerekiyor. Ama Hatırla Sevgili’nin içinde olduğu için, iki hikaye, yani kurmacayla gerçek birbirinin içine geçti. Bir dizide ancak bu şekilde olabiliyor. Denizler ayrı bir hikaye. İleride, ayrıca işlenmesi, hikayelerinin çekilmesi gerektiğini düşünüyorum.

Dizide olaylar sanki bir grup gencin sürdürdüğü bir mücadeleymiş gibi anlatılıyor. Daha çok gençleri görüyoruz. Ama ‘68’lerdeki antiemperyalist mücadele, halkın geniş kesimlerinin de desteğini alan bir mücadeleydi. O kitlesellik pek yansımıyor diziye. Bu neyle ilgili?
Bu sonuçta bir dizi. Çok şey beklememek lazım. Ama bence biz yine de kötünün iyisini yapıyoruz diye düşünüyorum. Bir istek var. Bir şeyler yapmak, bir şeyler göstermek istiyoruz.

Dizedeki ‘Tam bağımsız, demokratik Türkiye’ talebi bugün de ülkemizin acil ihtiyaçlarının başında geliyor. Dönemi canlandıran bir oyuncu olarak, bugünün demokrasi yoksunu Türkiye’sini nasıl değerlendiriyorsun? O dönemle bu dönem arasında nasıl ilişkiler kuruyorsun?
O zamanlar her şey biraz daha sertti. Şimdi demokratik gözüküyor ama yine de değil. Kimse istediği gibi yaşayamıyor. Kimisi rahat bir şekilde Kürtçe konuşamıyor belki de. Bu ülkede herkesin özgür yaşama hakkı var. Ama bir rant kavgası, bir baskı olduğu için bizim ülkemizde bunlar rahat bir şekilde hayata geçemiyor. Ekonomik açıdan dışa bağımlı olmamıza bağlıyorum ben bunu. O zaman da dışa bağlıydık. Değişen pek bir şey yok aslında... Belki ‘80’e kadar bir sanayimiz vardı, ama ‘80’den sonra hepsi ya satıldı ya da kapatıldı. Ama insanların eninde sonunda doğru yolu bulacağına inanıyorum ben. Elli yıl da geçse, yüz yıl da geçse doğruyu bulacaklarına inanıyorum.

Denizlerin idam sahnesini nerede çektiniz? O sahneyi çekerken neler hissettin?
Beykoz’da eski Sümerbank Kundura Fabrika’sında çektik. Burası yeni özelleştirilen bir yer. Eski bir fabrika olduğu için dönemi anlatabileceğimiz güzel bir yerdi. Dizide, ölüm anları gösterilmedi, sadece yürüyüşümüz çekildi. Çünkü Denizler ölmez. Onlar o zaman bir kıvılcım yaktılar. Bu kıvılcım barut oldu. Belki gizli gizli çoğalıyor ama ileriki zamanlarda açığa çıkacağına inanıyorum.

Dizide, 21 Mart tarihine yani Newroz’a denk gelen bölümünde, her ne kadar Deniz Gezmiş’in idam sehpasındaki sözlerinin ‘Yaşasın Türk ve Kürt halklarının kardeşliği’ dediği yerine sansür konduysa da (tam o noktada reklam girdi), sen Kürt ve Türk kardeşliği üzerine ne söylersin bize?
Yıllardır yönetenler yüzünden birçok savaşlar çıktı, birçok kişi öldü. Bence halka sorarsak, Kürt Türkü seviyor, Türk göçmeni seviyor, Kürt göçmeni seviyor... Ama halkları birbirine düşürüyorlar. Silah satmak için savaş çıkartıyorlar. Halkların birbiriyle sorunu yok bence. Ve en kısa zamanda barış olsun istiyorum ben...

Denizler idam edilince senin de dizideki rolün bitmiş oldu. Şimdi önünde ne gibi projeler var, ne yapmak istiyorsun?
Benim şimdi en çok istediğim şey Denizlerin bir sinema filmini, belgesel filmini yapmak. Ölmeden yaparsam iyi olur benim için. Sonuçta ben bir oyuncuyum ama açık konuşmak gerekirse ileride siyasete de girmek istiyorum.

Peki nerede, hangi tarafta?
Herhangi bir partiye bağlı olmak istemiyorum. Ben bağımsız yapmak istiyorum bu işi. Ben başına buyruk bir insanım. Bu ülkenin başına gelecek insanın da başına buyruk bir insan olmasını istiyorum...

Oy alabilir mi acaba başına buyruk bir insan?
Niye almasın? İlk başta belki Denizleri anlatarak yapacağız. Ama bir şeyler yapmak istiyorum. Böyle bir istek var bende...

Siyaset yapmak için Deniz Gezmişlerin arkadaşlarının olduğu bir yer var benim bildiğim...
Mustafa abi (Yalçıner) sağ olsun epey aydınlatıyor beni. Benim çok eksiğim var bu konularda yaşım gereği. Ben çıktığım zaman dışarıda bir siyasi konuşma yapamam ama içimden geldiği gibi konuşurum...

Eklemek istediğin başka bir şey var mı?
Başka bir şey yok, herkese selam olsun...
Mehmet Öner
ÖNCEKİ HABER

oy kızıldere…

SONRAKİ HABER

çağdaş koçaklamalar ve ağıtlar

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...