8 Eylül 2008 00:00
Fabrikalar ölüm kampı gibi
Ağır kimyasal etki altında çalışan deri işçileri ölümcül sağlık sorunlarıyla pençeleşiyor Yüzlerce deri işçisi yakalandıkları kanser hastalığı nedeniyle ya hayatını kaybediyor, ya da iş yapamaz duruma geliyor.
İzmirin Konak İlçesi Basmane semtinde yoğunlaşan dericilik sektöründe çalışan işçiler, kendilerine dayatılan esnek çalışma, iş ve sosyal güvenliksiz, sendikasız çalışma, düşük ücret, fazla mesai, ücretsiz zorunlu izin uygulaması, taşeronlaştırma gibi ağır koşulların yanında, bir de çalışma koşullarından kaynaklı ortaya çıkan hastalıklarla boğuşuyor. Sektörde uzun süre çalışmış deri işçilerinin hemen hepsinin alzheimer, variz, ileri derecede görme bozuklukları ve körlük, alkol bağımlılığı ve kanser gibi önemli sağlık sorunları mevcut.
47 yaşındaki Ali Bensağlam, 21 yıllık deri işçiliğinin ardından ağır kimyasallardan kaynaklı kan kanserine yakalanmış. 1 yıldır tedavisi devam eden Bensağlam, kemoterapi görüyor ve hücre naklinin yapılabilmesi için Ege Ünivresitesi Hematoloji Bölümünde yatak sırasının kendisine gelmesini bekliyor. 10 yaşından itibaren deri sektöründe çalışmaya başladığını belirten Bensağlam, Birçok arkadaşım yakalandığı kanserin ardından hayatını kaybetti. Ben dericilik sektöründe emekli olmayı başaran şanslı insanlardan biriyim. Bu nedenle sağlık güvencem var ve tedavimi yapabiliyorum. Ancak sağlık güvencem olmasaydı, şu an ölüme terk edilmiş bir halde bekliyor olacaktım. Çünkü birçok arkadaşım kansere yakalandıktan sonra işvereni tarafından kaderine terk edildi dedi.
Kardeşini kaybetti
22 yıldır deri sektöründe kesicilik yapan Aynur Ahirin, lenf bezi hastalığı ve görme bozukluğu sorunlarını yaşıyor. Ahir, aynı sektörde çalışan kardeşi Musa Ahiri de 30 yaşında yakalandığı verem ve akciğer yetmezliği rahatsızlıkları nedeniyle kaybetmiş. Liken hastalığının da bulunduğunu söyleyen Ahir, Ege Üniversitesinde geçen yıl 1 hafta kadar tedavi gördüm. Doktor tozlu ortamlarda bulunmamam gerektiğini söyleyerek, dericilik sektöründe çalışmamam tavsiyesinde bulundu. Ancak evimi geçindirmek zorundayım. Mesleğim bu. Meslekte sorunlarımız saymakla bitmiyor. İşveren hiç bir önlem almıyor. Eskiden toz etkisini azaltmak için yoğurt ve ayran dağıtılırdı, artık bunu bile yapmıyorlar. Kısacası hem tozu, hem lafı yiyoruz, hem de çalışmaya devam ediyoruz. Buna mecburuz ne yazık ki diye konuştu.
Sigara içmiyordu ama...
38 yıllık deri işçisi İlhan Hepgülerler ise, hiç sigara ve benzeri tütün ürünleri kullanmamasına rağmen nefes darlığına yakalanmış. İki yılda iki arkadaşını kanser nedeniyle kaybettiğini belirten Hepgülerler, Bunlar tamamen meslek hastalığı. Ancak sigorta dahi yapmayan işveren -ki yapan da kan kusturuyor- sağlık sorunlarıyla da pek ilgilenmiyor. Sektörde denetim yok. Ücretler çok düşük ve işçilere bazen iki gün aralıksız çalışmaya varan fazla mesailer dayatılıyor. Aldığım ücretle iki kızımı okuttum. Bir kızım daha var, sınava girecek. Doğrusu kazanmasın diye dua edecek duruma geldim artık dedi. 8 yıldır sektörde çalışan Levent Aksu da, sürekli ayakta durduğu ve uzun süre deri tabakasına sabit olarak baktığı için variz ve ileri derecede görme bozukluğuna yakalanmış. Tedavi için gittiği doktorun kendisine uzun süre ayakta kalmamasını telkin ettiğini ifade eden Aksu, Bu şu anlama geliyor. Deri işçisinin hasta olmamasına imkan yok diyor. (İzmir/DİHA)
Mustafa Aydın
Evrensel'i Takip Et