11 Eylül 2008 00:00

HAYATIN İÇİNDEN


İki milyon nüfuslu orta Avrupa ülkesi Slovenya’dayım. Bu günlerin en yoğun gündemi Slovenya’ya alınacak tanklar. Çoğu yaşlı iki milyon insan. Konya kadar bir ülke. Almanya, İtalya’yla çevrilmiş ülkenin savunması için (?) orduya tank alınması yoğun tartışma konusu. Kimine göre ülke savunması için tank şart. Kimine göre de Sloven generallere oyuncak olarak alınacak. Tatbikatlar, gösteriler, sonra hurdaya. Milyonlarca Avro gelişmiş silah taciri ülkelerin cebine akacak. Oysa Slovenya AB üyesi olmasına rağmen yoksul gençler işsiz ve bir şekilde İsviçre’ye olmazsa Almanya’ya kaçmanın yollarını arıyorlar.
Gelecek pazar parlamento seçimleri var. 90 milletvekili seçilecek. Bir milletvekili Macar bir milletvekili İtalyan azınlığa ayrılmış. Kalan 88 sandalye için partiler yoğun yarış içinde. Ama sokaklarda, meydanlarda seçime ilişkin birkaç mahcup afişten başka bir belirti yok. Sosyal demokratlar iddialı. Liberaller ikincilik bekliyor. Ama asıl ilginç olan üçüncülük, hatta ikincilik bekleyen iktidarın kesin ortağı gözüyle bakılan parti. Adı bizim dilimizde “Emekliler Partisi”. Üyeleri, başkanı, adayları hep emeklilerden oluşuyor. Yaşlı Sloven nüfusun desteğini alıyorlar. Şansları yüksek. Emeklilerin iktidara geleceği bile düşünülüyor.
Tüm bu karmaşa içinde uysal Alp tepelerinin arasına saklanmış bir Sloven kasabası, Makole. Diğer ülkelerden gelen 30 kadar ressam, heykeltıraş. 2000 nüfuslu Makole evlerine dağılmışlar. Hummalı bir koşuşturma tüm kasabayı sarmış. Sabahın 8’inde taş kesen spirallerin, tahta yontan testerelerin sesiyle uyanıyorsunuz. Karga kaçıran tak taklı rüzgar gülleri, kuru sıkı gaz tabancalarının fos gürültüsüyle yarışıyor. Ressamlar sakin köşelerde yeşili, maviyi, kırmızıyı tuvallere taşıyorlardı. Akşamın 7’sine kadar süren bu koşuşturmacayı gecenin ağustos böcekleri ve İsabella üzümünden yapılmış nefis şarap kokusu karşılıyor. İnsanlığın ilk ve en büyük buluşu ‘sanat’ tüm kasabayı kucaklıyor. Barış, kardeşlik, paylaşma ve insan olmanın en uç örnekleri yaşanıyor Makole’de
İvan, Marian, Şeşa, Olga ve diğerleri malzeme yetiştirmek için telaş içindeler. Burada para geçmiyor. Değiş tokuş geçerli. Kim ne üretiyorsa, ihtiyacı olanla değiştiriyor. Makole çoktan insanların hayallerini zorlayan sınırları geçmiş.
Savaşın, düşmanlığın, paranın, hırsın adını anmak bile aşağılanmak için yeterli. Geniş, yeşil düzlüklere, durgun tepelere yayılmış tek katlı evlerin huzuru içinde bir yaşam sürüyor Makole’de. Sanki kutsal kitaplardaki cennet tanımı buradan alınmış gibi.
Arif Nacaroğlu

Evrensel'i Takip Et