10 Şubat 2009 00:00
Ölüm ve Kız
GÜNÜN YAZILARI
İNSAN Hakları Evrensel Bildirgesinin 5. maddesine göre: Hiç kimseye işkence yapılamaz, zalimce, insanlık dışı veya onur kırıcı davranışlarda bulunulamaz ve ceza verilemez. Ankara Sanat Tiyatrosu bu maddeyi esas alarak, bu dönem Ariel Dorfmanın Ölüm ve Kız adlı eserini tiyatro seyircisiyle buluşturuyor.
İşkencenin bir insanlık suçu olduğunu vurgulayan eserde, Şilide 1974 yılında Salvatore Allende yönetimine karşı, CIA destekli General Augusto Pinochet denetimindeki ordunun yaptığı darbe ve ülkenin yaşadığı 17 yıllık diktatörlük süreci ele alınıyor. Bu süreçten sonra demokrasiye geçen bir ülke olarak yaşananların izlerinin hâlâ hissedildiği oyunda, baş kahraman Paulina Salas, Ebru Saçar tarafından canlandırılıyor. Paulina Salas, daha doğrusu Ebru Saçar, yaşananlar ortaktı diyerek başlıyor anlatmaya
Anlattığınız olaylar Şiliden, Paulinanın başından geçenler değil de yine aynı dönem ülkemizde benzer olayları yaşayan bir kadının hikayesi olsaydı, bu oyun Ölüm ve Kızda nasıl bir farklılık veya benzerlik oluştururdu?
Aslında çok büyük bir farklılık oluşturmazdı gibi geliyor bana. Çünkü yönetim şekli diktatörlük, diktatörlükten demokrasiye geçiş. Bizde de aynı şey olmadı mı? Türkiyede de olsa aynı şey, ülke yönetimiyle alakalı özel bir durumdan bahsetmiyor. Oyunda, nerede geçtiği hakkında hiçbir şeyin altını çizmiyoruz. Sadece 17 yıl diktatörlük yaşamış bir ülke olarak geçiyor.
Filiz Ofluoğlu, çevirmeni, büyük ihtimalle Şilide geçiyor diyor ama başka bir yerde de geçebilir diye ekliyor. Hatta dönem olarak bile biz günümüzü aldık. Bizim ülkemiz de olabilir. Tarihler ve zamanlar belki tutmayabilir ama yaşananlar tutuyor.
Oyununuz hangi kesimlerde ne kadar yankı uyandırdı?
İlk oyunumuz doluydu. Prömiyerimize Mimarlar Odası da destek oldu. Salonumuzu doldurdular. Galamız çok yoğundu. Onun dışındaki oyunlarda seyirciye tam olarak ulaşamadık, ne yalan söyleyeyim. Burada sanat ve kriz noktası da mutlaka etkili. Bizim bunu duyurabilmemiz için yapabildiğimiz, gazeteye ilan vermek ya da internet sayfamızda yayınlamak. Medya yeteri kadar destek vermiyor, çünkü sansasyonel bir şey yapmıyoruz; aslında bundan daha sansasyonel bir şey düşünemem ama. Şu anda Ankaradaki oyunlara bakıyorum, bu konuyu işleyen başka bir oyun yok. Ama galiba tanıtımımız yeterli olamıyor. İşte sizin gazeteyle olsun, en son çıkan haberle olsun, yavaş yavaş olacak herhalde, çünkü izleyenler çok memnun ayrılıyor. Dediğim gibi; medya, bu anlamda bize desteği tam olarak vermiyor. Oynanan oyuna göre değil de gelen konuğa göre gazeteciler değerlendiriyor. Ya da kim oynuyor, acaba televizyondan tanıyor muyuz kaygısı güdülüyor.
Tüketim üretimden daha önemli hale geldi. Anlatılan önemini yitirdi. Ekonominin sanat üzerindeki bu gücü sanatı nasıl bir noktaya getirdi? İşin içinden birisi olarak bunu nasıl yorumlayabilirsiniz?
Gündem denen şey de böyle. Şu anda farklı bir gündem var, herkes ona kanalize olmuş durumda; ama medya ve medyayı körükleyen taraf neye kanalize etmek isterse sizi, o anda oraya çekiyor ilginizi. Çünkü medya organları onların elinde. At gözlüğü gibi bir şey var, sana neyi istiyorsa onu gösteriyor. Bizim onun arasına girip kendimizi göstermemiz zorlaşıyor.
Piyasanın ihtiyaçları, o gündem yapılan ve neyi kapatmak istiyorlarsa onu kapatıp başka bir şeyler göstermeye çalışmak, bu da bir tüketim oluyor sonuçta. Bir yere varamadan, bir şey gösteremeden başka bir şey çıkartıyorlar karşımıza. İşkence bir insanlık suçudur, demek çok kolay. Bunun için ne yaptığınız önemli. Ben üzerime düşeni bu şekilde yapıyorum. Seyircinin de bize destek vererek katkıda bulunması gerekli. Zaten ASTın misyonu bu ve onu da yerine getirdiğimizi düşünüyorum.
Ve Ölüm ve Kız bu hafta İstanbulda tiyatroseverlerle buluşuyor. 10-11 Şubat günlerinde İstanbulda Kenterler ve Duru Tiyatroda seyircinin karşısına çıkacak.
Sevi Emek Önder
Evrensel'i Takip Et