18 Şubat 2009 01:00

ceneriğimizi hazır vaziyete getirdik


Biz “nesil” olarakdan tabir ederdik, şimdilerde “cenerasyon” diye tabir ediliyor. İşte bu yeni nesil, yani cenerasyon; her bir şeye yetişip, takdir-i şayan neticeler elde edebiliyor inan olsun. Taşı sıksa suyunu çıkarırlar valla! Veyahut da, aklına bir şey takmasın bu gençler! Alim Allah, aklına taktığı şeyi illa ki yapacak ve de yaptığı şey bir yerlerde hayat bulacak!
Benim delikanlının, “Baba, Göçük Mehmet olarak sana film yapalım” diyeli bir seneyi geçti. “Oğlum, şu kömüre bulaşmış halimle artiz mi yapacaksın beni?” dediydim, o vakitler. “Anda-bunda yazdığım yetmezmiş gibi, bir de kamera karşısına mı geçireceksin beni!” diye de ilave ettiydim. Gel zaman git zaman, bu günlere geldik. Benim delikanlı; anda-bunda yazdıklarımı biraz biraz düzeltip, film mevzuunda da biraz biraz ısındırmaya girişti son günlerde beni. Güya ısındım ya! “Göçük Mehmet’e bir cenerik çekelim” dedi, akabinde.
Yeni cenerasyonun yapacağı bir işe, mutlak suretle “cenerik” denilen bir hususu ele alarak başlayacağını tasavvur bile etmedim desem, yalan olmaz herhalde!
Neyse; aldım kazmamı elime, geçtim kameranın karşısına.
“Baba şöyle yap, baba böyle yap...” Emir komuta yeni cenerasyonda...
Çıkan Pazar, ceneriği tamamlamış. Gene aynı cenerasyondan bir arkadaşı da cenerik müziği yapıp, yollamış. Üst üste yapıştırıp, Göçük Mehmet’i tanıtmak maksatlı bir dakkalık artizlik görüntülerimi hazır etmiş.
Seyrettim, pek de güzel olmuş. Yeni bir kömür damarı bulmuş gibi sevindim. Gökçeağaç saplı kazmama daha bir sevdayla sarıldım. Tabii yeni cenerasyona da!
O bir dakkalık ceneriğin bende hasıl olan duygu ve düşünceleri aktarmama müsaade ederseniz; anlatıvereyim. Bilmem müsait misiniz?
Benim delikanlı, “Şöyle yap, böyle yap...” diyerek kaydettiği görüntüleri, hoop bir televizyonun içine tumba etmiş. Televizyonu da vermiş kendi cenerasyonundan bir gencin kucağına. Ohh, içinde şahsımın artizlikleri, gençle beraber sokak-meydan dolaşıyoruz.
Kimi zaman varagelden inişimi hatırlıyorum, kimi zaman asansörle gün yüzüne çıkışımı... Kazalanıp da tonluk arabada kuyu dibine getirilen nice arkadaşlarım ve de gene de çoluk çocuğun rızkı için kan-ter kazma sallayışlar...
Hele de ceneriğin sonunda; televizyondan bir şey söylemeğe hazır vaziyette, elimde kazmamla Madenci Anıtı’na bırakılmıyom mu! Gel de konuşma!
Yeni cenerasyonla yaptığımız ceneriğin peşine, caneriği tezgahlara çıkmadan, azami 10 dakkalık hakikatli kayıtlarnan Hayat Televizyonu’nda hayat bulmak için tez elden mesaiye başladım bile...

Evrensel'i Takip Et