20 Şubat 2009 01:00

Çiçeğimize sahip çıkalım, soldurmayalım!


Adı Gülçiçek, sapsarı saçları, yemyeşil gözleri, küçücük elleri… Öyle güzel ve sevimli ki, gören onu sevmeden, yanağını okşamadan geçemez. Gülçiçek İzmir’in kenar semtlerinden birinde 3. sınıfta okumaktadır. Adı Anadolu’nun derinliklerinden süzülüp, Fırat’ın suyu ile yıkanıp yeryüzüne çıkmış güzelliklerin tümü sanki… Kendisi de adı gibi hem gül, hem de çiçek gibi güzeldir. Bir o kadar da saygılı. Ders çıkışı hiç aksatmadan ve sektirmeden öğretmenini öper öyle gider evine.
İzmir’in gecekondularından birinde oturur. Anne ev kadını, baba kaynakçı. Baba özel bir şirkette çalışır. Baba eve para getiren tek kişi.
Matematik dersi ile ilgili güzel bir kaynak kitap var. Gülçiçek’in de almasını istiyorum.
Aramızda şu diyalog geçti.
-Senin paran var mı?
-Yok.
-Annenin parası var mı?
-Yok
-Babanın parası var mı?
-Yok.
-Neden?
-Babamı işten çıkarttılar.
-Kaç kişi çalışıyordu o iş yerinde?
-10 kişi çalışıyordu. Babamla beraber 5 kişiyi işten çıkarmışlar. (Minnacık parmaklarıyla tek tek sayarak gösteriyor.)
-Sen ne hissettin?
-Akşam yemek yiyorduk, babam eve üzgün geldi, beni işten çıkardılar, dedi.
Ben ağladım.
Diyecek bir şey bulamadım. Yanağını okşayıp ye-rine gönderdim.
Çiçeğimizi, gülümüzü ağlatmayalım!
Geleceğine sahip çıkalım.
Ali Aydın
(Eğitim Sen İzmir 2 No’lu Şube Eğitim Sekreteri)

Evrensel'i Takip Et