15 Mart 2009 00:00

Gözaltında kayıplara karşı mücadelenin 207’nci haftasında olan Cumartesi Anneleri, kaybedilen sağlık emekçilerinin akıbetini Ergenekonculara sordular. Her hafta, kaybedilen bir kişiyi Ergenekon savcılarına hatırlatan kayıp yakınlarının Sağlık Haftası’ndaki gündemi, Eczacı Ayşenur Şimşek ve Doktor Recai Aydın’dı.
Dün Galatasaray Lisesi önünde sağanak yağış altında tüm kararlılıklarıyla oturan Cumartesi Anneleri ve kayıp yakınları, bir kez daha seslerini duymazdan gelen yetkililere seslendiler. BOTAŞ kuyularında yürütülen çalışmaların sağlıklı olmadığını belirten kayıp yakınları, “Bulunan kemiklerin ve kafatasının diğer parçaları nerede” diye sordular. Diyarbakır Suriçi’ndeki JİTEM binasının arkasındaki höyükten başlayarak JİTEM işkencehanelerinin bulunduğu tüm alanların kazılması gerektiğine dikkat çeken Cumartesi Anneleri, toplu mezar açılışlarının kitle örgütleri, avukatlar, antropologlar ve arkeologların da aralarında bulunduğu bağımsız Adli Tıp ekiplerince gerçekleştirilmesini istedi.
‘YARGI ÖNÜNE ÇIKARILSIN’
Basın açıklamasını okuyan Tiyatrocu Deniz Türkali, Ergenekon davasının hükümete karşı darbe girişimiyle sınırlı kalmasına itiraz etti ve devlet adına işlenen suçları da kapsaması gerektiğine dikkat çekti. “Sağlık emekçilerinin örgütlenmesi mücadelesinde gözaltına alınarak kaybedilen Eczacı Ayşenur Şimşek ve Doktor Recai Aydın’ın tüm faillerinin yargılanmasını istiyoruz” diyen Türkali, 1994-1995 yılları arasında görevdeki tüm yetkililerin yargı önüne çıkarılması taleplerini haykırdı. Türkali, dönemin yetkililerini şöyle sıraladı: Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, Başbakan Tansu Çiller, İçişleri Bakanları Mehmet Gazioğlu, Nahit Menteşe, İsmet Sezgin, adalet bakanları Mehmet Moğultay, Seyfi Oktay, emniyet genel müdürleri Mehmet Ağar, Yılmaz Ergün ve Genelkurmay Başkanı Doğan Güreş. (İstanbul/EVRENSEL)

‘YOK’ DENİLDİ CESEDİ BULUNDU
Ankara Sağlık-Sen’in kurucu ve yöneticisi olan Eczacı Ayşenur Şimşek, 25 yaşındaydı. Sendikal mücadelesi yüzünden sürekli tehdit edilen Şimşek, 24 Ocak 1995’te gözaltına alındı. Ailesi ve arkadaşlarının onu bulmak için yaptığı başvurular karşılık bulmadı. Karakollar, emniyetler, savcılıklar ve İçişleri Bakanlığı’ndan gelen yanıt yine aynıydı: “Biz almadık, bizde yok!”
78 günün ardından 12 Nisan 1995’te Şimşek’in cesedi, Gölbaşı’nda bir mezarda gömülü olarak bulundu.
Doktor Recai Aydın ise 28 yaşındaydı. Diyarbakır’ın Çınar ilçesinde çalıştığı sağlık ocağına arabayla yalnız gidiyordu. 2 Temmuz 1994’te işe gitmek için evinden çıkan Aydın’ı bir daha gören olmadı, yalnızca arabası Silvan yolunda kapıları açık halde bulundu. Tüm girişimler sonucunda devlet yine “bizde yok” dedi. 17 Ağustos 1994’te Uluslararası Af Örgütü’nün çağrısıyla dünyanın birçok yerinde Çiller ve Moğultay’a “Dr. Recai Aydın’a ne oldu?” diye mektuplar gönderildi, ancak ne kendisi bulunabildi, ne de cesedi.

Ceren Saran / Şenol Doğan

Evrensel'i Takip Et