16 Mart 2009 01:00

ŞANLIURFA Siverek’ten göç eden aile Adana’da 18 yıldır çöpten topladıklarıyla geçimini sağlıyordu.
Emin Dağlıkan, 2 yıl önce akciğer ve gırtlak kanserine yakalanınca, yerini eşi Hazal Dağlıkan aldı.
Yaşlı olduğu için başka bir yerde kendisine iş vermediklerini söyleyen Hazal Dağlıkan, “Bu iş de çok tehlikeli bir iş, sabah saat 05.00’te işe çıkıyorum ve çok korkuyorum. Evden her çıkışımda bin bir korku yaşıyorum. Ama mecburum bunu yapmaya yoksa eve ekmek gelmez. Öğlen saat 12.00’ye kadar çalışıyorum, çöplerden kağıt, karton ayrıştırıp satıyorum. Kağıt toplayarak günde ortalama 5 TL kazanıyorum. Bu da bir kilo şeker almama bile yetmiyor” diye konuştu.
Hazal Dağlıkan, ayağındaki ayakkabıyı da çöpten bulup giydiğini söylüyor. Oturdukları evi kayın biraderinin geçici bir süreliğine verdiğini belirterek,
“Ama odaların bile ne bir kapısı ne de çerçevesi var. Evime doğru dürüst bir yemek gelmedi şu ana kadar. Buzdolabım boş, hep yoksulluk çektim. Çocuklarımızı ne sefaletle büyüttüm. Ben tarlada çalışırken doğdu büyüdü çocuklarım” dedi.
Eşi hastalandıktan sonra yardım istediğini kaydeden Dağlıkan, şunları söyledi: “Eşimin ilaç masraflarını yeşil kartla karşılıyoruz. O da doğru dürüst tedavisi de olamadı. Bundan hastalığı ilerledi.
Kaç kapı çalıp durumumu anlattım ama kimse yardım etmedi. Etrafımdaki eş dosta yaşlı bir kadınım bana yardım edin dedim ama sonuç alamadım. Ben de çaresiz bir karton oradan, bir kağıt buradan toplayarak, satmaya başladım. Benim tek isteğim hayırsever birilerinin bana yardım etmesi. Ne zamana kadar bu yaşlı halimle çalışacağım. Benim yaşımdaki insanlar evinde torunlarının içinde oturuyor, geziyorlar. Benim de bir böbreğim var. Çöp toplamaya gidiyorum, eve gelince evin işi ve eşimin hastalığıyla uğraşıyorum. Bu yükü kaldırmak bana ağır geliyor artık.”
Songül Adsız

Evrensel'i Takip Et