6 Mayıs 2009 00:00
DENiZ OLUNMALI
DİĞER HABERLER
Onlar grev çadırlarında, üniversite eylemlerinde
Üniversite işgalleri, köylü mitingleri, 6. Filo eylemleri, 15-16 Haziran direnişi Öğrenciler, köylüler ve işçi sınıfının ortaklaşan mücadelesiydi 68 hareketi. Başlıca önderleri ise Nurhakta, Kızılderede ve Ankara Merkez Kapalı Cezaevinde öldürüldü. Tam 37 yıl oldu Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan darağacında can vereli, son sözlerinde Yaşasın Marksizm-Leninizmin yüce ideolojisi, yaşasın Türk ve Kürt halklarının bağımsızlık mücadelesi diye haykıralı. Şimdi cansız bedenleri, Karşıyaka Mezarlığında yatıyor. Bedenleri cansız, ama onlar mücadelenin içinde yaşam buluyor. Deniz, anadilde eğitim hakkı isteyen bir Kürt gencinde, Yusuf emeğinin karşılığını isteyen köylünün mücadelesinde, Hüseyin ise grev halayında soluk buluyor.
İŞÇİLER RAHATSIZDI
Grizu patlamalarından, meslek hastalıklarından ötürü yüzlerce arkadaşlarını kaybeden Zonguldak maden işçileri, insanca yaşamak istiyordu. 10 Mart 1965te bazı bölgelerde başlayan grevler, 11 Martta Kozlu bölgesine sıçradı. 12 Martta ise, asker müdahalesi sonucu 2 işçi hayatını kaybetti. İstanbul Paşabahçe Şişe ve Cam Fabrikasında çalışan 2 bin 400 işçi de, 1966nın ocak ayında greve çıktı. Birkaç gün sonra İzmir Kulada bulunan yün fabrikası işçileri, haftalar süren grevi başlattı. İşlerini kaybeden Çorum Belediyesi temizlik işçileri ise, çıplak ayakla önce Ankaraya, oradan İstanbula yürüdü.
1967 başında, Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığının (TPAO) Batman Rafinerisinde başlayan greve 2 bin işçi katıldı. 13 Şubat 1967de İşçi sınıfının çıkarları, hakları, özgürlükleri ve onuru için bir araya geldik diyerek DİSK kurulurken, bir süre sonra da Manisalı temizlik işçileri talepleri için Ankaraya yürüdü.
FAKÜLTELER BİRER
BİRER İŞGAL EDİLDİ
Öte yandan, 1960ların ortalarında Türkiye İşçi Partisi (TİP), Fikir Kulüpleri Federasyonu içinde örgütlenen üniversite öğrencilerinin önemli bir bölümü, 60ların ikinci yarısından sonra partiyle ayrı düşmeye başladı. TİPin, gençliğin, işçi sınıfının ve köylülerin mücadelesinin gerisinde kaldığını söyleyen gençler, zamanla ya partiden ihraç edildi, ya da kendiliğinden ayrıldılar. 1967 yazında Amerikan 6. Filosu İstanbula demirledi ve Taksime bir çelenk bıraktı. Gençlerin bu çelengi yakmasıyla, antiemperyalist hareketin de kıvılcımı çakılmış oldu. Boykotlar, ülkücü saldırılar karşısındaki kitlesel protestolarla yürüyen öğrenci hareketi, mayıs 1968de 2 öğrencinin atıldığı Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi işgaliyle yeni bir biçim kazandı. Talepler, öğrencilerin tekrar okula alınması, başörtüsüne karışılmaması, ibadet ve konuşma serbestliği, din hürriyeti, bazı dekan ve yöneticilerinin değiştirilmesi idi. Bu boykotu, 10 Haziranda Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi öğrencilerinin 13 maddelik reform talebiyle gerçekleştirdikleri işgal izledi. 2 gün sonra da, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi işgal edildi. Burada, diğer taleplerden ayrılan bir talep vardı: Fakülte yönetimine kayıtsız şartsız ortak olacağız. Tekel Endüstrileri Tütün Eksperlik Kursu, Işık Mühendislik Fakültesi, Erzurum Üniversitesi Ülkenin birçok yerinden işgal ve boykot haberleri geliyor, öğrencilerin yönetime ortak olma mücadelesi büyüyordu.
DOLMABAHÇE
ZAPT EDİLDİ
15 Temmuz 1968de İstanbula gelen 6. Filoyu protesto eylemleri, İTÜde başladı. 17 Temmuz gecesi İTÜ yurdu, polis tarafından basıldı ve öğrencilerden Vedat Demircioğlu yurdun penceresinden atıldı. 8 gün komada kalan Demircioğlunun cenazesi gençlerden kaçırıldı. Sembolik bir tabutla yapılan cenaze töreni ardından, 6. Filoyu protesto yürüyüşü başladı. Taksimden Denizin Akın var akın, güneşe akın, güneşi zapt edeceğiz, güneşin zaptı yakın demesiyle Dolmabahçeye akın eden binlerin önünü, Harun Karadeniz önderliğindeki TİPli grup kesmek istedi ancak başarılı olamadı. Dolmabahçede bekleyen Amerikalı askerler denize döküldü, rıhtımda bulunan Amerikan irtibat büroları tahrip edildi, ele geçirilen subaylar dövüldü.
KANLI PAZARDA
2 GENÇ ÖLDÜRÜLDÜ
Tarihe Kanlı Pazar olarak geçen saldırıda 2 genç öldürüldü, 200den fazla genç yaralandı. 16 Şubat 1969da Beyazıt Meydanında bir araya gelen binlerce öğrenci, 6. Filoyu protesto edecekti. Valiliğe de bildirilen eylem öncesinde, kontrgerillanın maşası işlevini gören Komünizmle Mücadele Derneği halkı kışkırtarak tepkiye çağırdı. Sopalar ve bıçaklarla gençlerin yolunu kesen ülkücüler, Ali Turgut Aytaç ve Duran Erdoğanı bıçaklayarak öldürdü. Bu sırada çekilen ve polisin müdahale etmediği görülen fotoğraf, basına yansıdı. Ancak göstermelik bir soruşturmanın ötesine geçilmedi.
KÖYLÜLER MİTİNGDE
İşçiler ve öğrenciler, grevler ve işgallerle hareketi yükseltirken, köylüler de Türkiyenin dört bir yanında toprak mitingleri yapıyordu. Aydın Ödemiş, Akhisar, Söke, Kars Susuz, Denizli Çivril, Salihli, Ağrı, Malatya, Diyarbakır, Elazığ ve daha onlarca yerde toprak, üzüm, haşhaş, pahalılık, işsizlik mitingleri düzenlendi. On binlerce köylü, 1973te çıkan Toprak ve Tarım Reformu Kanunu öncesinde üniversite öğrencileriyle birlikte mitingler örgütlemiş, mücadele etmişti.
BİR HAZİRAN SABAHI... 1970te değiştirilen İş Kanunu, sendika seçme özgürlüğünü, toplu sözleşme ve grev hakkını kısıtlıyordu. Ayrıca bu kanun, Türk-İşe bağlı sendikalardan DİSKe bağlı sendikalara geçmeyi zorlaştırıyordu. Sendikanın Türkiye genelinde faaliyet gösterebilmesi için işkolunda sigortalı çalışan işçilerin üçte birini örgütlenmesi barajı getiriyordu, bu sayı da DİSKin sahip olduğu üye sayısın üstündeydi. İşçilerin bu gelişmeye karşı tepkileri gecikmedi. 15 Haziran 1970 sabahı, İstanbulda yürüyüş başladı. Kartalda E-5 kapatıldı, Avrupa yakasında yürüyüş, Bakırköy-Topkapı yönünde yapıldı, başka bir kol ise Beykoz ve Paşabahçeden Üsküdara yürüdü. Ertesi sabah Gebzeden başlayan yürüyüşe Kartaldan binlerce işçi katıldı ve Bağdat Caddesi kapatılarak Kadıköye yüründü. Topkapıdan gelen işçiler de Eminönüne ulaştı, ancak Haliç üzerindeki köprü açıldı ve işçilerin Beyoğluna geçmesi engellendi. 100 bini aşkın işçinin katıldığı direnişe yalnızca DİSK üyesi işçiler değil, Türk-İş üyesi işçiler de katılmıştı ve aynı gün, Ankara, Bursa, İzmir, Adanada işçiler eylem yaptı. Bu gelişmelerin üzerine sıkıyönetim ilan edildi. 12 Mart 1971de ise bir darbe vuruldu gençliğe, işçilere, emekçilere. Türkiyede sıkıyönetim ilan edildi.
GERİLLA EĞİTİMİ
Sık sık tutuklanan Deniz ve arkadaşları, emeğin iktidarı ve bağımsızlık talepleri karşısında kendilerine silah sıkanlara karşı silahlanmak zorunda kaldılar. Silahlı mücadele kararı alındı ve öğrenci hareketinin içinden gelen gençler tarafından önce THKO ve daha sonra da THKP-C kuruldu. Onlarca genç, Filistin Kurtuluş Örgütü kamplarında gerilla eğitimi gördü.
Türkiyeye döndüklerinde THKO önderlerinden Sinan Cemgil komutasındaki grup, Nurhakta 31 Mayıs 1971de yaşanan çatışmada öldürüldü, sağ kurtulan Mustafa Yalçıner ve Hacı Tonak tutuklandı. Deniz 16 Mart 1971de Sivas Gemerekte, Yusuf Şarkışlada, Hüseyin ise 23 Martta Kayseri Pınarbaşında yakalandı. Mamak Askeri Cezaevine götürüldüler.
THKO ana davası, Ankara 1 Nolu Sıkıyönetim Mahkemesinde 16 Temmuz 1971de başladı. Baki Tuğun savcılık, Tuğgeneral Ali Elverdinin mahkeme başkanlığı yaptığı mahkeme heyeti, davayı 9 Ekimde karara bağladı. Deniz, Yusuf, Hüseyin, Yalçıner, Metin Yıldırımtürk, İrfan Uçarın aralarında bulunduğu 41 kişi hakkında idam kararı verildi. Karar temyiz edildi ve Deniz, Yusuf, Hüseyin hakkında idam kararı 24 Nisanda onandı.
İNGİLİZLER KAÇIRILDI
THKP-C önderleri Mahir Çayan ile THKO önderlerinden Cihan Alptekin, Ömer Ayna, idamları durdurmak için Ünye İngiliz Radar Üssünden 3 teknisyeni kaçırdı. Tokatın Niksar ilçesine bağlı Kızıldere köyünde bir kontrgerilla operasyonu sonucu, Mahir Çayan, Saffet Alp, Sabahattin Kurt, Hüdai Arıkan, Ertan Saruhan, Nihat Yılmaz, Ahmet Atasoy, Ömer Ayna, Cihan Alptekin ile Sinan Kazım Özüdoğru öldürüldü.
5 Mayısı 6 Mayısa bağlayan gece, Deniz, Yusuf ve Hüseyin, Mamak Askeri Cezaevinden Merkez Kapalı Cezaevine götürüldü. Saat 01.00 suları, önce Deniz, sonra Yusuf, sonra Hüseyin darağacına çıkarıldı. Hepsi son sözlerinde mücadelelerindeki kararlılığı bir kez daha gösterdi. Yaşasın Marksizm-Leninizmin yüce ideolojisi, yaşasın Türk ve Kürt halklarının bağımsızlık mücadelesi dediler ve vurdular sandalyeye tekmeyi. Tarih 6 Mayıs 1972ydi. 12 Mart 1971in üzerinden henüz 10 ay geçmişti. (İstanbul/EVRENSEL)
DÜNYADA 68 HAREKETİ
2. DÜNYA Savaşında faşizm yıkılmıştı. Çin Halk Cumhuriyetinin kurulmasının ardından Amerika, Kore Savaşını başlatmış, emperyalistler kısmi bir yenilgiye uğratılarak Kuzey Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti kurulmuştu. Vietnamda ise işgalci Fransızlara karşı bağımsızlığı savunan bir hükümet kurulmuştu. Uzak Doğuda tutunamayan emperyalizm, bir diğer kıtada da yenilmek üzereydi. Cezayirde 100 yıllık Fransız işgali 1962de kırılmıştı. Kübada ABD destekli Batista diktatörlüğü; gerilla güçlerinin 1959 başında yönetime el koyması ve halk egemenliyle yıkılmıştı. ABD içinde ise başkan Kennedy, siyah önderleri Malcolm-X ve Martin Luther Kingin ölümlerinin ardından sokağa dökülen siyahlar ve Vietnam Savaşına tepki gösteren ilerici öğrenciler, birçok cephede yenilgi alan ABDyi içeriden sarsıyordu. Ortadoğuda da ABD destekli İsrail, 1949da kurularak sınırlarını genişletti ve milyonlarca Filistinliyi sürgün etti. Filistin Kurtuluş Örgütünün kurulması ve halkın mücadelesiyle, takip edilen antiemperyalist bir cephe haline geliyordu.
PARİSTE GENEL GREV
Sermayenin yenilgisine en çok yaklaşan Fransaydı. İşçiler, 1967de ücret artışı ve iş kazalarına karşı güvence talebiyle eylemleri başlattı. İşçilerin, sendikanın grevi bitirme kararına uymaması üzerine grev dalga dalga yayıldı. 1968de ise polisin, işçilere saldırmasını protesto etmek için başlatılan grev ülkenin kuzeyine yayıldı. Öte yandan, öğrenci grupları Vietnamla dayanışma eylemleri düzenliyordu. 6 öğrencinin tutuklanması üzerine rektörlük binası işgal edildi ve ülkenin ilk üniversite işgalinin kararı alındı.
3 Mayısta Sorbonne Üniversitesindeki eyleme polis müdahalesi ve polis işgalinin ardından, eylemler tüm ülkeye yayıldı, mücadele kitleselleşiyordu. 13 Mayısta 2 büyük konfederasyonun çağrısıyla iktidarın 10. yılını protesto için bir günlük genel grev kararı alındı. Pariste bir milyon kişinin katıldığı eylemin yapıldığı gün iktidar, polisin Sorbonneden çekileceğini açıkladı. Aynı günün gecesi öğrenciler şehrin önemli merkezlerinden Quartier Latin Meydanını işgal etti. Öğrencilere işçiler cevap verdi, Sud Aviation fabrikası işçileri fabrikayı işgal ederek patronları bürolarına hapsetti. Renault fabrikası da işgal edildi ve fabrikaya çekilen kızıl bayrakla süresiz işgal ilan edildi. 18-22 Mayıs arasında grevdeki işçi sayısı 8 milyonu geçti, tüm kamu hizmetleri durdu. Patronlar hapsedilmiş, bazı patronlar çalışma pratiğini öğrenmek üzere çalışmaya zorlanmıştı. Öte yandan 200 bin köylü eylemdeydi.
İŞÇİ-ÖĞRENCİ BİRLİĞİ
İtalyada ise 1967 sonlarında belli bir ivme kazanan sınıf hareketi öğrenci hareketine eşlik ediyordu. 1967 Eylül-Aralık arasında Olivetti grevine 15 bini aşkın işçi katıldı. Öğrenci hareketinin merkezi olan Torinoda bulunan Michelin lastik fabrikasında güçlenen işçi-öğrenci birliği, tüm ülkeye yayılmaya başladı. 1968 başlarında ülkenin 5 büyük şehrindeki üniversiteler işgal edildi. Nisanda Valdango kasabasındaki grev 68in İtalyadaki simgelerinden biri haline geldi. Güneyde de tarım işçilerinde de hareketlilik başlamıştı.
Almanyada öğrenci hareketi, 1965te Vietnam savaşıyla başladı. Haziran 1967de İran Şahı Pehlevinin ziyareti sırasında yapılan eylemlerde bir öğrencinin polis tarafından öldürülmesiyle, hareket kitleselleşti. Bir gençlik önderinin faşistlerce vurulması ve kurtulmasının basında şanssızlık olarak yer alması üzerine, yayın grubu Springer öğrencilerce basıldı, makineleri tahrip edildi. Berlinde 30 bin kişinin katılımıyla kutlanan 1 Mayısın ardından olağanüstü hal yasası çıkarılmak istenince yüz bin kişilik eyleme metal sendikası da destek verdi. Eylemler işçi-öğrenci karakteri kazanmaya başladı.
Ceren Saran
Evrensel'i Takip Et