23 Haziran 2009 00:00

GERÇEĞİN GÖZÜYLE

Uyumsuzluk insanın doğasında var dostlar. Yaşamın bin bir rengi de mutlu etmeye yetmez. Şöyle bir bakınıverin çevrenize, kimileri sıcak sevmez bunalır, daralır, söylenir durur.

Paylaş

Uyumsuzluk insanın doğasında var dostlar. Yaşamın bin bir rengi de mutlu etmeye yetmez. Şöyle bir bakınıverin çevrenize, kimileri sıcak sevmez bunalır, daralır, söylenir durur. Kimileri soğuktan yana dertlidir. Bulunduğu ortama soğuk hava girecek endişesi ile yanında yöresinde oturanlara pencere açtırmaz. Doğada börtü böcek, türlü canlılar içinde yaban yaşantısını sevenlerle, gece gündüz yapay bitkilerle donattıkları evlerinde mutluluğu arayanları uzun süre tutabilir misiniz bir arada? Denizi,denizin kokusunu mevsimler boyu özleyenlere,çakıl taşlarında ,dalgalarda rüzgarın çıkardığı seslerden yaşama sevinci duyanlara bakın bir. Sonra da denize sırt çevirip bahçelerine yaptırdıkları havuzlarda serinlemeye kalkışan ya da kulüplerin bahçelerinde şezlonglara uzanarak güneşlenmenin tadını çıkarmaya çalışanları getirin gözünüzün önüne. Şöyle diyebilirsiniz elbette: İnsanlar arasında bu denli ayrım olmasaydı,beğeniler bir birinin benzeri olsaydı ne keyfi kalırdı ki yaşamın.Doğru olmasına doğru da bireylerin tercihleri keşke kendi iradeleri ,doğal dışavurumları ile gerçekleşebilseydi.Çağımızda buna olanak tanınmıyor. Globalleşen dünyamız salt kazanca endeksli. Amaçlanan daha çok,her gün biraz daha çok kazanç. Uluslararası yeni liberal sistem gezegenin sonunu hazırlıyor göz göre göre. Gazeteleri , görsel, işitsel reklamları ile tüketimi çılgınlık boyutlarına getiriyor. Tüketimi hastalık biçiminde takıntı yapan bireylerden oluşan topluluklar yaratıyor. Reklam ve ileti bombardımanı ile beyinleri iğdiş ediyor. Bireyin özgür düşünme,irdeleme yetisini yok ediyor. Dünyanın dört bir yanında halkların giyeceklerine, yiyeceklerine, otomobillerine, konutlarına, ev eşyalarına, tatillerine, okuyacağı kitaplara,izleyeceği filmlere dek onlar karar veriyor. Adına trend diyorlar,marka diyorlar. Bu
sıcaklarda siz ne diyorsunuz bilemem ama ben yalnızca insaf diyorum. Hele de açlık ve yoksullukla boğuşan insan sayısı gezegenimizde giderek hızla artarken...
Çağımızın insan hakları savunucularından, bilge yazarlarından biri John Berger. Çok yönlü bir sanatçı ayrıca. Sanat eleştirmeni,senarist,şair,ressam... “Mekanla ilgili 10 Not” başlıklı metninde şöyle diyor:
“...Hâlâ Marksist misin diye soruyorlar.Kapitalizmin tanımına uygun olarak kâr peşinde koşmanın yarattığı yıkım daha önce bugünkü kadar yaygınlık kazanmamıştı. Bunu bilmeyen yok, öyleyse bu yıkımı çok önceden tahmin eden ve analizini yapan Marx’a neden kulak verilmedi. Bu sorunun cevabı insanların, pek çok insanın,siyasal yönelimini tamamen kaybetmiş olması olabilir. Pusulasız hangi yöne gittiklerini bilmiyorlar.”
John Berger 2005 de yazdığı bu metninde birbiri ile bağlantı kurduğu 10 konu üzerinde özgün düşüncelerini paylaşıyor okurla. Üç yıl öncesinden anamal düzeninin iktisadi krizini ve halklara getireceği küresel sıkıntıyı görüyor ve uyarıyor. Özellikle günümüzün büyük insanlık trajedisi mülteci sorununa neşter vuruyor. Savaş yıkımlarına,açlığa ve yoksulluğa da... Metnin son tümcesinde de yanıtını veriyor “ Evet ben, başka şeylerin yanı sıra, hâlâ bir Marksistim.”
Yaz sıcakları,ekonomik krizin sancıları, işsizlik, hiçe sayılan insanlık hakkı, kimliksizleştirme çabaları, ceza tehditi altındaki düşünceyi ifade hakkı, demokrasi adına oynanan siyaset oyunlarının yeterince bunalttığı bir ortamda, John Berger’in Metis yayınlarından çıkan,Beril Eyüboğlu’nun dilimize çevirdiği “Kıymetini Bil Herşeyin “ başlıklı kitabını okumak ilaç gibi geldi bana.Sizlere de öneririm.
TURGAYOLCAYTO
ÖNCEKİ HABER

İHD’den Günlük gazetesine destek ziyareti

SONRAKİ HABER

Nedir bu Müslümanın karikatürdençektiği!

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...