13 Eylül 2009 00:00

Mevsim artık sonbahar!

Bu ilerleyişde yol da, yolcu da sizlersiniz. Aranızdan biri tökezler de düşerse, arkasından gelenler için düşmüş demektir; onun ayağına takılan taş arkasındakilere uyarı olmalıdır. Aynı şekilde düşen, önde sağlam ve hızlı adımlarla yürüyenler için de düşmüş demektir; çünkü onlar geçip giderlerken taşı bir kenara itmemişlerdir…” (‘Ermiş’: Halil Cibran Çeviren: Aytunç Altındal) Eylül geldi. Mevsim artık Sonbahar. Doğa safralarını kusuyor. Sahi, dereleri dolduran, lalelerle-çiçeklerle İstanbul şehrini süsleyenler hesap verecekler mi? Biz sahip çıkarsak hesap sorulur. Kültür başkenti olacak İstanbul (!) Dünya olimpiyatlarına ev sahipliği yapacak İstanbul(!) Yüzme dalında belki de insanların ölümleri pahasına olimpiyatlara hazırlanıyorlardır. Milenyum yılında, 2010’a aylar kala bu ne ilkellik. İki günlük yağışla bunca can ve mal kaybı. Başta Belediye olmak üzere devleti yönetenler bu enkazın altından nasıl kalkacaklar? Avukata yumruk atana bin lira para cezası, avukatın arabasına tekme ile vurup yüz liralık zarar verene bir buçuk yıl hapis cezası veren adalet, son günlerde yaşananları nasıl değerlendirecek acaba? Ölen vatandaşlar yoksul halk olunca doğal felaket. Felaketi hazırlayanlar ne oluyor acaba? Evet, eylül geldi mevsim artık sonbahar. Doğa safralarını kusuyor. Halk kış uykusuna yatırılmaya çalışılıyor. Unutmayalım ki bu işin İlkbaharı var.
Özcan Yaman

Evrensel'i Takip Et