11 Aralık 2009 00:00

Unutulmuş mahallenin gençleri

Başakşehir Belediyesi’ne bağlı Bayramtepe Mahallesi, İstanbul’un unutulmuş yerlerinden biri.

Paylaş

Başakşehir Belediyesi’ne bağlı Bayramtepe Mahallesi, İstanbul’un unutulmuş yerlerinden biri. İşsizliğin ve yoksulluğun hakim olduğu bir mahalle olan Bayramtepe’de yaşayanlar, insani şartlarda hayatlarını devam ettirebilecek imkanların neredeyse hepsinden yoksun. Mahalle sakinlerinin anlattığı sorunlar, aynı noktalarda kesişiyor: Kentsel dönüşüm projesi kapsamında olan bölgedeki yıkım tehdidi, eğitimsizlik, işsizlik ve belediyenin ihmalkarlıkları. Hemen ardından da gençler arasında hızla yaygınlaşan uyuşturucu madde alışkanlığı, toplumdan dışlanma ve hırsızlık gibi sorunlar geliyor. Gençler, bu sorunlar ve beklentilerine ilişkin görüşlerini gazetemize anlattılar.

Bayramtepe, gençler açısından nasıl bir yer?
Rıdvan: On beş yıldır Bayramtepe’deyim. Abi burada genç olmak gerçekten güzel bir duygu! İyi; yaşıyoruz ama hiçbir şeyimiz yok, boş yaşıyoruz. Her kötü şey var burada. Uyuşturucu kullananlar çok. Yapacak başka bir şey yok. Ben de sonuçta bir gencim. Farklı bir yerde yaşasaydım mesela. Ben de isterdim Bakırköy’de yaşamayı. Dışarı çıkıyorum, insanlara bakıyorum bir de buraya bakıyorum, arada dağlar kadar fark var. İnsanların eğitim düzeyi farklı, düzenli işleri var, yaşam şekilleri düzgün. O insanın tabii ki hayatı iyi olacak, düzgün Türkçesi olacak, davranışları düzgün olacak. Ama ben burada güzel bir şey görmemişim ki iyi bir insan olarak yaşayayım.
Çilem: İşsizlik var burada. İnsanlar da yapacak bir şey bulamadığı için, özellikle gençler, uyuşturucu satacak kadar çaresiz kalıyorlar.

Gençlerin burada yapacağı hiçbir şey yok mu?
Çilem: Yok. Spor salonumuz yok mesela, sosyal aktivite yapabileceğimiz hiçbir alan yok. Gençler de uyuşturucuya, gaspa yöneliyorlar. Devlet de bunu bize mecbur kılıyor. Ben işsizim. Bir yıldır iş arıyorum. “Kriz var işçi alamıyoruz” diyorlar. Gidiyorum bir tekstil firmasına, 300 TL maaş veriyorlar; yol parası her şey içinde. Bu parayla nasıl geçinilebilir?
Rıdvan: Buranın nüfusu 80-90 bin vardır. Küçük bir yer değil, koskoca Bayramtepe. İstanbul varken burası da hep vardı. İkitelli’ye gidiyorum; aklının alamayacağı kadar sanayi var oralarda, iş imkanı var. Ama oraya gitmek için iki araç değiştirmek gerekiyor. Zaten sanayide aldığım para 500 TL. 250 TL yol parasına, 100 TL sigara parasına verince geriye 150 TL kalacak. Ben o parayla üç hafta pazara çıkıp alış veriş yapsam dördüncü hafta yine aç kalacağım. Buranın insanı da isterdi burada ekmeğini kazanacak bir yer olsun.
Rıdvan: Şirinevler’de İŞKUR var. Eğitim veriyorlar, bu sürede sana maaş da veriyorlar. Ama buradaki insan her gün oraya gidecek parayı bulsa burada bir işe gider. Ben olsam giderim burada öyle bir yer olsa.

Bayramtepe’deki gençlerin sorunlarına dair sen de birkaç şey söylemek ister misin?
Enes Gürbüz: 16 yaşındayım. Adıyamanlıyım. Sekiz kardeşiz, beş tanesi okuyor. Babam işsiz. Buraya geleli on yıl oldu. Bayramtepe’de sorun eğitimsizlik. Ben liseye gidiyorum. Servis var ama buradan Kayabaşı’na gidiyoruz. Ulaşım sorununun dışında eğitimde de eksiklikler var. Öğretmen eksiği var mesela. Derslerimiz boş geçiyor.

Burada binlerce genç var. Lise yok mu?
Enes Gürbüz: Bir lise var ama uzundur tadilatta.
Burada nasıl zaman geçiriyorsunuz?
Enes Gürbüz: Boş geçiyor. Etkinlik yapabilecek bir yer yok. Kültür merkezi yok. Örneğin kütüphane olsa, internet kafelere gideceğimize kütüphaneye gider kitap okurduk. Böylece halk daha bilinçli ve sosyal olabilir.
Ömer: İSMEK kursları var. Sadece birkaç meslek için eğitim veriliyor. Bir kısmı paralı. Ben oraya gidip para vereceğime bir işe girer çalışırım. On yıl tekstilde çalıştım ama lanet ediyorum. Bıktırdılar. Paramızı alamadık, geciktirdiler. Şu anda sadece bir işyerinden 6 bin 500 TL alacağım var. Başka yerlerden de alacaklarım var. Şimdi burada sokaklarda dolaşıyorum başka yaptığım bir şey yok
Mesut: Ben işe başladığımda bir makineye geçtim, onda gayet güzel çalıştım. Sonra kullanmayı bilmediğim bir makinenin başına oturttular. Öğretmedikleri halde yapamıyorsun diye işten çıkardılar.
Rıdvan: Meslek edindirme kursu olsaydı, öğrenseydi ve bilinçli olarak gitseydi belki işine devam edebilecekti. Arkadaşımın okuma yazması dahi yok.
Ömer: Önceden okuma yazma kursu vardı, şimdi o da yok. Kültür merkezleri, kütüphaneler olsun isterdik. Bilgi edinmek bizim de hakkımız. Halı sahaya gitmek istiyoruz; haftasonu 190 TL istiyorlar. Veremiyoruz. Sabah kalkıp arkadaşlarla iş aramaya gidiyorum. Biz çalışmayı çok istedik. İş de bulduk ama dokuz gün sonra arkadaşımızı işten çıkarınca biz de ayrıldık. İşverenler bizi işe alıyor ama bir şey öğretmeden her işi yapmamızı istiyorlar yapamayınca da kovuyorlar. Aynı iş yerinde mesela kompleciler 1500 TL maaş alıyor ama ben bu maaşı üç ayda alamadıktan, eve ekmek götüremedikten sonra ne yapayım? Ben on sene çalıştım ama hiç sigortam yok. Yapacaklarını söyleyip kandırdılar hep. “Sigortanı yapıyoruz, internetten takip edersin” dediler. Baktım ki sigorta girişi dahi yapılmamış. Burada gençlerin yaptığı iş, gidip bir kuytu köşede esrar içmek, hırsızlık yapmak, gasp yapmaktır. Neden bütün sorunlar Bayramtepe’de? Burayı artık unutmuşlar. Sadece bir tane karakol yaptılar, bir halı saha yaptılar oldu bitti.
Mesut: Kısacası buraya boş vermişler. Burayı İstanbul’un dışından sayıyorlar. Önem vermiyorlar, hiçbir hizmet getirmiyorlar.
Mesut: Polis bizi sık sık çeviriyor. Bir yerde durduruyor, arama yapıp bırakıyor, biraz sonra yine çeviriyor. Her zaman böyle olmaz ki.
Ömer: Emniyet bazı kişilerin suratını belirlemiş bunları alacaksın diyor. Suçumuz olsa da olmasa da bizi alıp herkesin içinde kelepçe takıp götürüyor. İnsanlar başına toplanıp izliyor. Sadece bir yerde duruyorsun diye dahi seni alıp karakola götürebiliyorlar. Arkadaşlara kelepçe takıp özellikle evlerinin önünden geçiriyorlar. Bir arkadaşımız o halde evinin önünden geçmek istemeyince silah çektiler. Bir şey olmasa bile vurmaya meyilliler.
Mesut: Taksim, Sefaköy nasılsa bu taraflar da öyle olmalı. (İstanbul/EVRENSEL)

YORGANIMIZIN DA PEŞİNE DÜŞTÜLER

Burası hakkında yıkım kararı var değil mi?
Çilem: Tek amaç insanları bıktırıp buradan gitmelerini sağlamak. Burası yıkım kapsamında. Yıkmaya kalktılar; insanlar haklı olarak tepki gösterdi. Mademki buralar yıkılacaktı elektrik, su, telefon hattı getirmeselerdi. Bunların vergilerine gelince yediğimiz ekmeğe kadar vergisini alıyorlar.
Ömer: Yıkım bölgesi ise bu evlerin yapılmasına neden izin verildi? İnsanlara neden boş yere umut verildi? Şimdi buraya metro getireceklermiş. Ondan önce bizim doğru düzgün yolumuz bile yok. Bir tane lise vardı, onu da şimdi depreme dayanıksız diye kapattılar. Kardeşlerimiz, arkadaşlarımız buradan okula gitmek için sabahın altısında yola çıkıyorlar. Dersleri de boş geçiyor. Bayramtepe’yi yıkmak yerine geliştirmeleri lazım.
Rıdvan: Bizim oturduğumuz köyü yaktılar yıktılar, buraya yolladılar. Ben tek değilim bu durumda olan niceleri var burada. İyi kötü kendimize bir ev yapmışız, şimdi yine evimizi yıkmaya çalışıyorlar. Biz vatandaş değil miyiz? Bizim barınma hakkımız yok mu? Ben kendi payıma bu kadarını kabul edemem. Benim evimi yıkmaya gelseler ya o kepçenin altına yatar kendimi öldürtürüm ya da şoförü ben öldürürüm. Zaten sen benim neyim var neyim yok almışsın, ailemden kaç kişiyi almışsın, evimi almışsın, ben buraya bir yorganla gelmişim, sen benim o yorganımın da peşine düşmüşsün. Ne yapmaya çalışıyorlar ki?
Ömer: Bu zamana kadar devlet neredeydi? Biz geldiğimiz zaman burada bu kadar ev yoktu. Her taraf ormandı. Devlet buraya su, elektrik getirdi, vergileri takır takır alıyor ama şimdi de yıkmaya kalkıyor.
Mesut: Şimdi gidip bütün kapıları çalın, o kadar yoksullar var ki. Ama devlet gidip on katlı binalara kömür yardımı yapıyor, gecekondulara vermiyor.
Ömer: Ben şu anki muhtardan şikayetçiyim. İsmim listede gözüktüğü halde bana kömür gelmiyor. Devlet yardımı on katlı binaya verip bana vermezse zaten devletliğini yapmıyor demektir.
Çilem: Devleti başa getiren biz değil miyiz? Başa getiren biz isek isteklerimizi de yerine getirmeleri lazım. Oy toplamaya gelince burada bangır bangır bağırıp afiş asıyorlar. Evlere erzak dağıtıyorlar.
Rıdvan: Kemal Kılıçdaroğlu, seçim döneminde gelip burada konuşma yaptı. Pankartlar açtı, bir dünya insan yığdı. Sonra belediyeyi AKP aldı. Arkasından Kılıçdaroğlu, bir kere bile onları kötüleyen bir şey söylemedi. Oy için mi bunları söylüyorsun yoksa burada ezilen bir halkın farkına vardın da destek vermek için mi buraya geliyorsun? Sonevler’e de geldi gördü; yerlerde dize kadar çamur var. Dedi ki “Buradaki öğrenciler her gün eve gelince üstünü başını mı yıkayacak?” Buradaki insanların temiz giyinmeye, temiz yollara ihtiyacı yok mu? Hastalık diz boyu ama seçim bitti adam gitti. Herkes köşesine çekildi.

BAYRAMTEPELİ GENÇLER ÇÖZÜM İÇİN İMZA KAMPANYASI BAŞLATTI

Bu yaşananlara karşı ne yapıyorsunuz?
Ömer: Biz arkadaşlarımızla aramızda konuşuyoruz bir şeyler yapmak için. İmza kampanyası başlattık. Toplansak en az yüz, yüz elli kişi oluruz. Herkes de düşünmeden bu kampanyanın altına imza atar. Kampanyanın amacı Bayramtepe’deki gençlerin daha güzel bir yaşantısı olması.
Mesut: TOKİ’nin evlerinde etrafı çevirmişler içinde halı sahası var, havuzu var, her şeyi var. Burada neden öyle şeyler yok?
Ömer: Geçenlerde burayı yıkmaya geldiler. Halk karşı çıktı. Polis, okulun içine kadar gaz bombası attı. Artık polisten bıktık. Beni ya da arkadaşlarımı her gün karakola almalarından ben bıktım. Bir tane lunapark vardı onu bile yıktılar. Bizim istediğimiz bunlar. Kütüphaneler, kültür merkezleri, sinema vs…
Çilem: Kampanyamızı mahalle mahalle, ev ev, kapı kapı dolaşarak yürüteceğiz. Bu kampanyayı insanlara tanıtıp imza toplayacağız. Sonrasında da belediyeye yürünecek. Çalışmalarımızı anlatıp imzaları sunacağız. Arkamızda bizimle gelecek insanlar olacak, ben bundan eminim. Birçok insanın evlerinde de konuştuğu konular bu eksiklikler. Burada 10 sene öncesine kadar su yoktu. Mahalleye tankerlerle su geliyordu. Biz kadınlarla muhtarlığa yürüdük.
Rıdvan: Sonevler’de sitelerde hala elektrik yok. İnsanlar iki senedir mum ışığında oturuyorlar.
Mesut: Mahallemizdeki arkadaşlara diyoruz ki; gelin hep beraber kampanyamıza devam edelim. İnsanlar el ele verdikten sonra kimse o eli yıkamaz zaten.
Ömer: Birlik olduğumuz sürece yapamayacağımız hiçbir şey yoktur.

BİZİ GÖRMELERİNİ İSTİYORUZ
BOŞ bir arsada futbol oynayan çocukların yanına gidiyoruz. Arsadaki binanın duvarına bina sahibi tarafından dikenli teller gerilmiş. Tellerin amacı; çocukların burada top oynamasını engellemek. Çocuklardan biriyle mahalledeki sorunlara dair sohbet ediyoruz.

Fatih: 10. sınıf öğrencisiyim. İleride bir halı saha var ama biz boş zamanlarımızda burada oynuyoruz. Halı saha ücretli. Mahallede bir lise var ama şu anda tadilatta olduğu için Halkalı’daki liseye gidiyoruz. Burada uyuşturucu kullanan çok, hırsızlık oluyor. Karakol kurdular ama hiçbir işe yaramıyor. Burası düzensiz bir yer, ilgilenen yok. Küçük yaşta çok sigara içen var. Özentiden sigaraya başlıyorlar. Ortama bağlı bunlar. Mesela burada kültür merkezi olsa gençler cafelere gitmek yerine oraya gitmeyi tercih eder.

Belediyenin hiçbir çalışma yaptığını görüyor musun? Örneğin belediye başkanını hiç gördün mü?
Fatih: Yerel seçimden sonra halı sahada tören yapılmıştı, belediye başkanı oraya geldi. Şu anda burada bir çalışma yok ama Altın-şehir’de oluyor. Mesela burada bir yol yapılacak. Yolun birazını yapıp bırakıyorlar, iki üç hafta sonra devam ediyorlar. Buralara evler yapılırken herkes yapın dediler, yıkılmayacak dediler ama seçimlerden sonra yıkmaya geldiler. Ben de istemem, kimse istemez evinin yıkılmasını. Yıkmak yerine TOKİ buraya binalar yapıp herkese daire verse, buraları geliştirseler daha iyi olur.
Turgay: Ben 18 yaşındayım. Doğma büyüme Bayramtepeliyim. Önceden burada yol, karakol hiçbir şey yoktu. Uyuşturucu neredeyse serbest bırakılmıştı. Şimdi karakol yapıldı üzerimizde baskı var. Kimlik soran polis, kimliği alıyor bir şey olmadığı halde gençlere baskı uygulanıyor. Burası Kürt bölgesi ilan edilmiş. Yıkımlarda biz evlerimiz yıkılmasın diye polislerle olay yaşadık. Polis bizim için PKK propagandası yapıyorlar dedi. Halbuki biz evlerimiz için çatıştık. Biz belediyeye gittiğimiz zaman da bu farklılığı görüyoruz, karakola alındığımız zaman da bu farklılığı görüyoruz. Her zaman aynı şeyleri yaşıyoruz. Yol desen yok, kanalizasyon desen yok, akşam can güvenliğimiz yok. Devletten gelen hiçbir şeyimiz yok. Nasıl olacak bilmiyorum? Ben işsizim. İş imkanımız yok. Dışarıdaki işlere gitsek servis vermiyorlar. Burada hiçbir şey yok. Onun için bütün gençler içki ve uyuşturucuya çok meyilli. Küçük yaşta bunları kullanmaya başlıyorlar.
Ercan: 23 yaşındayım. Mesleğim tekstil ama şu anda işsizim. Buradaki sorunlar işsizlikten ve belediyenin işini yapmamasından. Başta imar izni ve alt yapı problemi var. Hâlâ doğru düzgün yol yok. Ara mahallelerin hiç birinin yolu yok. Kanalizasyon yok. Bir yağmur yağdığından kimse kokudan duramıyor. Lağım kokusu, çamur…
Turgay: Buradaki herkes işsiz. İsterseniz iki yüz kişiyi çevirelim, hepsi işsizdir. Çünkü genel bir işsizlik var. Yüz bin kişi yaşıyorsa yarısı işsiz, yarısı da kendi dükkanı varsa çalışıyor. Dışarıda çalışanlar çok nadir yani.
Rıdvan: Ya tekstilde çalışacaksın ya da çalışmayacaksın. Tekstil işinde de insan en fazla 35 yaşına kadar çalışır. Emeklilik yaşı altmış beş olmuş. Otuz beş yaşından sonra beni kim makineci olarak işe alacak ki?
Tuğba: Gençler köşe başlarında duruyor, sigara içiyor. Yapacak bir şey yok. İş bulma imkanı yok. Bayramtepe’nin dışında iş arasalar yine yok. Bayramtepe ismi geçince diğer yerlerden de iş verilmiyor. Burada yaşadığımızı söylediğimiz zaman durup düşünüyorlar.
Feyzullah Akyıldız: 23 yaşındayım. Doğma büyüme buralıyım. Hâlâ birileri buraya el atsın diye bekliyoruz.
Ercan: Doğu ambargosu buraya da konuluyor.
Turgay: Sanki burası İstanbul gibi bir metropol değil de Doğu ilçesi.
Rıdvan: Biz de yaşamayı seviyoruz ama ikinci sınıf insan muamelesi görüyoruz.
Feyzullah Akyıldız: Polisler, babamı yolda görseler çevirip beni soruyorlar. Herkes rahatsız. Neyimiz var, hiçbir şeyimiz yok. Çalışmıyoruz diye geziyoruz, bu da sorun oluyor.
Ercan: Mahalledeki insanlar bize çok farklı bakıyor. Polis bizi sürekli çevirdiği için millet merak ediyor. “Acaba bunlar ne iş yapıyor?” diyorlar. Yanlış şüphelere kapılıyorlar.
Rıdvan: Biz burada vurmaktan başka bir şey görmedik ki. İstediğimiz şeyi ancak şiddetle yapabileceğimizi düşünüyoruz.
Feyzullah Akyıldız: Buradaki insanların hayatı çok genç yaşlarda cezaevine girerek devam ediyor. Belki siz gittikten sonra polis bizi alacak ve sabaha kadar karakolda kalacağız. Mesela şu anda bir polis aracı geçiyor yanımızdan. İstediğimiz tek şey birilerinin bizi görmesi.
Özge Erdoğan - Ersal Aşudu
ÖNCEKİ HABER

Demiryolcular ayakta

SONRAKİ HABER

BASIN TURU

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...