08 Ocak 2010 00:00

Yine JiTEM, yine karanlık!

Jandarma Genel Komutanlığı’nın ‘gizli’ ibareli belgesine göre Binbaşı Ahmet Cem Ersever ile birlikte 1993 yılında öldürüldüğü açıklanan JİTEM elemanı Mustafa Deniz yaşıyor.

Paylaş

Jandarma Genel Komutanlığı’nın ‘gizli’ ibareli belgesine göre Binbaşı Ahmet Cem Ersever ile birlikte 1993 yılında öldürüldüğü açıklanan JİTEM elemanı Mustafa Deniz yaşıyor.
Gün geçmiyor ki JİTEM’e ilişkin yeni belgeler ve şaibeli durumlar ortaya çıkmasın. Şimdi de Jandarma Genel Komutanlığı’nın Diyarbakır 3. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderdiği JİTEM elemanlarıyla ilgili belgede, daha önce öldüğü belirtilen Mustafa Deniz’in, yakın zamana kadar Jandarma İstihbarat Grup Komutanlığı’nın Ankara birimi emrinde çalıştığı, 18 Mart 2009 tarihinde de istifa ettiği belirtiliyor. Daha önce de, öldüğü açıklanan birçok kişinin sonraları JİTEM faaliyetlerinde yer aldığı iddiaları gündeme gelmişti. JİTEM’in en ünlü tetikçisi ‘Yeşil’in de öldüğü iddia edilmiş, fakat daha sonra bu durumun da şaibeli olduğu ortaya çıkmıştı.
ÖLÜ MÜ, YAŞIYOR MU?
JİTEM’i inkar eden Jandarma Genel Komutanlığı, bu kez başka bir vahim olayla gündemde. Diyarbakır 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen 11 sanıklı JİTEM davasının müdahil avukatı Tahir Elçi, JİTEM’in varlığı ve dava dosyasındaki sanıkların Jandarma’da çalışıp çalışmadığının öğrenilmesi için Jandarma Genel Komutanlığı’na yazı yazılmasını talep etti. Bunun üzerine mahkeme, “JİTEM adlı bir birimin olup olmadığı, var ise hangi tarihte kurulduğu, faaliyetine devam edip etmediği, iddianamede belirtilen kişilerin kuruluşa üye olup olmadıkları” şeklindeki soruları içeren bir yazıyı Jandarma’ya gönderdi. Bununla ilgili cevap yazısı hazırlayan Jandarma Genel Komutanlığı, JİTEM davası sanıklarının durumuyla ilgili belgeleri Diyarbakır 3. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderdi. Hakim Albay Gazi Koçer imzasıyla gönderilen yazıda, sanıkların görev yerleri ve sürelerine ilişkin bilgiler verildi. ‘Gizli’ ibareli belgede, sanıklardan Mustafa Deniz’in Jandarma İstihbarat Komutanlığı bünyesinde memur olarak çalıştığı bilgisi yer aldı. Deniz’in görev yerleri ve tarih kısmında “(12.4.1992-18.3.2009) Jandarma İstihbarat Grup Komutanlığı Ankara emrinde memur olarak görevli 18.3.2009 tarihinde istifa etmiştir” ifadesi yer aldı. JİTEM’in kurucularından Ahmet Cem Ersever’in sağ kolu olan, PKK itirafçısı Mustafa Deniz’in 15 Kasım 1993 tarihinde öldüğü ileri sürülüyordu.
(DİYARBAKIR)

ERSEVER’İN SAĞ KOLUYDU
Ağrı nüfusuna kayıtlı Mustafa Deniz, üniversitede okuduğu 1984 yılında PKK’ye katıldı. PKK içinde Ferhat kod adını alan Deniz, 1989 yılında PKK’den kaçarak itirafçı oldu ve JİTEM bünyesinde faaliyetlere başladı. JİTEM Grup Komutanı Binbaşı Ahmet Cem Ersever’in sağ kolu olarak bilinen Deniz’in, Güneydoğu’da işlenen onlarca cinayette tetikçilik yaptığı ileri sürüldü. JİTEM içinde yaşanan çatışmanın ardından Ersever ile birlikte Ankara’ya atanan Deniz’in, 1993 yılında Ersever ve sevgilisi Neval Boz ile birlikte öldürüldüğü açıklanmıştı. 15 Kasım 1993 tarihinde Ankara’nın Polatlı ilçesi yakınlarında bulunan bir cesedin Deniz’e ait olduğu belirtilmişti. Ersever’in de, Ankara’nın Elmadağ ilçesi çıkışındaki boş bir arazide elleri arkadan bağlanmak suretiyle kafasına iki kurşun sıkılarak öldürüldüğü söylenmişti. O tarihte Cem Ersever’in kullandığı mobil telefonu daha sonra ‘Yeşil’ kod adıyla bilinen Mahmut Yıldırım’ın kullanmaya başladığı iddia edilmişti. Ersever ve iki arkadaşının, ‘Yeşil’ tarafından infaz edildiği belirtiliyor.

JİTEM’ci Beğler’in itirafları araştırılsın

ŞIRNAK Baro Başkanı Nuşirevan Elçi, Eski İtirafçı Yıldırım Beğler’in açıklamaları çerçevesinde Hezil Çayı bölgesinde arama yapılmasını istedi.
Bölgede uzun yıllar TSK’ya tercümanlık yapan ve JİTEM’de çalışan Yıldırım Beğler’in itiraflarını hatırlatan Nuşirevan Elçi, “Yıldırım Beğler, 17 yıl Silopi’de, Habur’da, bölgede JİTEM’le çalışıp, üst düzeyde faaliyette bulunan biridir. Bu sebeple söylediklerini ciddiye alıyoruz. Yetkililerin de bunu ciddiye alması ve iddia edilen yerlerde titizlikle kazı yaptırması gerek” dedi. Şırnak Barosu ve iddialarda ismi geçen Halil Birlik ve Mehmet Bilgiç’in aile avukatlarıyla beraber Diyarbakır Özel Yetkili Cumhuriyet Başsavcılığı’na kazı çalışmaları için talepte bulunduklarını anlatan Elçi, Diyarbakır Başsavcılığı tarafından Silopi Cumhuriyet Başsavcılığı’na iddialarla ilgili inceleme, araştırma ve kazı için talimat yazıldığını kaydetti.
Geçen sene Şırnak Barosu’na kayıplarla ilgili 100’den fazla başvuru yapıldığını ifade eden Elçi, “Bölgedeki faili meçhul olayları yüzlerce hatta binlerle ifade edilebilecek büyük bir rakamdır. Yıldırım Beğler’in beyanlarında bölgede yüzlerce cesedin gömüldüğü geçiyor. Söyleyen kişinin de bu faaliyetin içerisinde olması sebebiyle bizce ciddiye alınmalı. Şu ana kadar Silopi Cumhuriyet Başsavcılığı’nca resmen işlemlerin başlatılmaması da ayrı bir durumdur. Bizce bu ciddi iddiaların şu ana kadar ciddiye alınıp daha titizlikle çalışılıp kazının yapılması gerekiyordu” şeklinde konuştu.
NE DEMİŞTİ?
JİTEM Elemanı Yıldırım Begler bir gazeteye yaptığı açıklamada şunları söylemişti: “...Burası da yine 48. Köprü’nün 500-1000 metre berisinde, Hezil Çayı ile Aktepe askeri bölgesinin arasında ‘Ateşalanı’ denilen bir yer. Bu alanı herkes mayınlı bölge zanneder ama mayın yok normalde. Biz buranın mayınlarını temizledik ve mayınlı bölge süsü verdik. Burada bir dere (Hezil Çayı’nın devamı veya bir kolu) var. Bu derenin 20-30 metre üst kısmına da 80-90 kişi gömülmüştür. Adanalı A. Astsubay, geceleri buraya çok kişi gömdü.”


ÖNCEKİ HABER

Aydın Erdem cinayeti karartılmasın

SONRAKİ HABER

GERÇEK

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa