30 Mart 2010 01:00
Cambaza bak!
25 Kasım grevi, TEKEL işçilerinin direnişi, Çemen Tekstil direnişi, 4 Şubat grevi gibi birçok irili ufaklı mücadelelerle işçi sınıfımız, uzun süredir beklediği mevzisinden çıkıp daha ileri bir mevziiye doğru yol almakta ve tüm yurtta emekçiler arasından yeni bir döneme girdiğimiz herkes tarafından dile getirilmektedir. Her zaman olduğu gibi sınıf mücadelesi, işçi sınıfının dostunu, düşmanını; mücadelede tutarlı olanını, olmayanını daha net bir biçimde görmemizi sağlıyor. Başta devrimcilikte burnundan kıl aldırmayan KESK yönetimimiz ve diğer arkadaş ekibini ele alırsak; bugün öncelikli görevi, TEKEL işçilerine yapılan sendikal sıkıntıları boşa çıkarmak; irili ufaklı işçi mücadelelerinin, kamu emekçileri ve diğer emekçilerin mücadele ve talepleriyle birleşmeye hizmet edip, mücadeleyi daha ileriye taşımak ya da 4 Şubat grevine neden düğüne gider gibi gidip nazlı nazlı bayrağımızı dalgalandırdığımızın özeleştirisini vermek olan beyefendiler ve hanımefendiler, acil bir açıklama yapıyor: 1 Mayıs Taksimde kutlanacaktır. Taksim bir inatlaşma değil, demokrasi mücadelesinin olmazsa olmazıdır.
Yazının başlığının geçtiği hikayeyi anlatmaya ve KESK, DİSK, TTB ve çeşitli örgütlerin yaptıkları bu açıklamayı daha fazla irdelemeye gerek görmeden; beyefendiler ve hanımefendiler, siz şov yapıp vitrine oynarken, 1 Mayıs 1977de 36 işçinin kanıyla yazılan tarih, bugün Balıkesirde 13 madenci, Kızılayda TEKEL işçisi kardeşimizin kanıyla, bölgede özgürlük ve barış isteyen Kürt işçi ve emekçilerinin dökülen kanıyla ve işçi sınıfının ve onun devrimcilerinin inanç ve kararlılığıyla yeniden yazılacaktır.
Bakın o zaman siz de göreceksiniz, 2010 yılı 1 Mayısı nasıl ve nerede kutlanıyormuş!
Bir kamu emekçisi (Van)
Evrensel'i Takip Et