15 Mayıs 2010 00:00

Yıkılır darağaçları...

İdam gecesi güne kavuştu mu, hapishanenin havası bütünüyle değişir. Ağır bir suçluluk duygusu...

Paylaş

İdam gecesi güne kavuştu mu, hapishanenin havası bütünüyle değişir. Ağır bir suçluluk duygusu, bir ürkeklik, tedirginlik siner her tarafa. Kibirli demir parmaklıklar, herkese tepeden bakan nöbetçi kuleleri, kraldan daha kralcı koğuş kapıları, koridorlar, merdivenler, her şey biraz utangaçlıkla kendisinin cellat olmadığını dile getirmek ister gibidir.
Gün doğduğunda avlu her günkü halindedir. Sanki o gece orada hiçbir şey olmamıştır... Zaman yine kendi halindedir ve duvarlar yine sessizliğinde örter beklemeye yüz tutmuş gözleri. Her yerde bir boşluk, her yerde bir sessizlik... O gece ne olmuştu?.. O gece o koridorda, o koğuş kapılarının sıkı sıkıya kapatıldığı yerde Deniz, Yusuf, Hüseyin çıkagelir. Üç fidana idam sehpaları gösterilir. Yine de her şeye rağmen kararlılıklarıyla bakarken etrafa, o gecenin sessizliği korkutur celladı ve öyle bakar. Zaman yarına koşarken, ellerde üç damla gözyaşı kalır; üç fidan kalır... Ve gün olur, yıkılır darağaçları; türkülerle Deniz, Yusuf, Hüseyin, Erdal gelir.
Pelin Güngören (Dersim)
ÖNCEKİ HABER

‘Genç Cadı’ Damla Sönmez oldu

SONRAKİ HABER

Bir pazar günü

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...