22 Mayıs 2010 01:00

YOLCULAR İÇİN EL AYNASI


Bir yolcu gördüm,
Yalnızdı, birlikte gitmeye başladık; uzun bir yol vardı önümüzde, rüzgarın üstüne basarmış gibi yürüyorduk; hayal mi gerçek mi tam çıkaramadığım bir yerde, adeta uçar gibiydik.
Tuhaf sesler geliyordu çevreden. Uğultu desem değil, müzik desem hiç değil. Yüksekten atılmış bir top kargının çıkardığı keskin bir inilti gibi sesler işitiyorduk. Üst üste düşen kargılar yere vururken, kapkara bir buluttan boşanmış iri yağmur damlaları gibi küçük patlamalar yapıyordu; hızlanıp yavaşlayan tuhaf titreşimler işitiyorduk.
Sesler arasında yaptığımız yolculuklar sırasında bir boşluk bulup sordum: “Gördüğün yolculardan unutamadığın biri var mı?”
Son zamanlarda karşıma çıkan her yolcuya bunu sormuştum. Verilen cevaba göre yola birlikte devam etmiştik ya da ben çekilip gitmiştim. O yolcu hiç beklemediğim şeyler söyledi. Aldığım cevaplar arasında sadece birini size söyleyebilirim, diğerlerini anlatmam için izin verilmedi: “Onu” dedi; “bir şarkının peşinde yıllarca dolaşırken tanıdım. Teker teker sesleri topluyor, her bir nameyi daha önce derlediklerinin arasına yerleştiriyor; giderek büyüyen, karmaşıklığıyla insanı büyüleyen, seslerin ahengine uyanları alıyor, uymayanları ise geri götürüp bulduğu yere bırakıyordu. Uzun zaman çalıştı, didindi, aradı durdu. Peşine düştüğü melodinin tüm seslerini bir araya topladığı gün yanındaydım. Yolculuğunu bitirmişti. O gün uzun, kıvrık bir dal parçasına benzeyen ve yanık kargılar gibi içli sesler çıkaran sazını üflerken bir uçurumun kıyısında yan yana duruyorduk. Sazdan çıkan sesler uçurumun karşı yamacına çarparak geri dönüyor, kulaklarımızdan içeri erimiş kurşun gibi akıyordu. İşte o sırada kendini uçurumun boşluğuna bıraktı. Ancak ne şarkısı kesildi düşerken, ne de seslerin yankısı bitmek bildi. Çok derinde, vadinin dibinde köpürerek akan nehre varması hayli zaman aldı. Ben o süre içinde hayatımda işittiğim en güzel melodiyi dinledim...”
“Peki, nasıldı” diye, merakla sordum.
“O yolcuyu asla unutmadım, ama asıl unutamadığım, tek bir namesi bile aklımda kalmadığı halde peşinden ayrılamadığım o şarkıydı…” diye cevap verdi.
Bunu söylediği sırada bir uçurumun kıyısına varmıştık; pervasızdık, çok derinden akan suyun sesi geliyordu.
Korkmak aklımızın ucundan bile geçmedi. Hiçbir özel çaba harcamadık, her şey çok kolay oldu.
Kayalara çarpan sular bize doğru yaklaşırken, o en güzel şarkıyı birlikte dinlemeye başlayacaktık.
ÖZCAN YURDALAN

Evrensel'i Takip Et