10 Ağustos 2010 00:00
Okuduğumuz her türkünün sorumluluğunu taşıyoruz
Uzun soluklu müzik yolculuğunun ardından La albümüyle dinleyicileriyle buşluşan Ayla Yılmaz, albümde 4 anonim türkü ve 7 besteye yer vermiş. Besteler, Tuncay Akdoğan, Nurettin Rençber, Aladdin Us, Uğur Sönmez, Ziynet Sönmez, Yaşar Aydın ve Ali Ekber Çallıya ait. Yılmaz, Ağlama Yar-Nurettin Rençber, Gülüşümü Bıraktım-Alaaddin Us, Derindir Karadeniz - Niyazi Koyuncu gibi isimlerle düet yapmış. Albümdeki pek çok ezgiye aşina olsak da hepsi Ayla Yılmazın sesinde farklı bir ruha bürünmüşler. Kadife sesli denilir ya, işte tam da incecik sarıyor insanı söylediği ezgiler Bu vesileyle bir araya geldik La albümünü konuşmak üzere Sözümüz sadece Lada kalmadı ama
Öncelikle müzik serüveninizden başlamak isterim
Müzik yolculuğumuz biraz eskilere gidiyor. Hani derler ya çok küçükken başladım şarkı söylemeye, aynen öyle bir durumdu benimkisi de... İlkokulda korolar. korolarda solo türküler, şarkılar Ailede bağlama çalan bir dayı, türkü söylemeyi çok seven bir aile olunca müzikle iç içe oluyorsunuz. Sonra ortaokulda yarışmalar, dereceler ve en son Müjdat Gezen Türk Halk Müziği Bölümünde aldığım eğitim.
Yoğun birkaç yıl grup solistliği ve solo, vokal çalışmalarla devam etti. Grup çalışmalarında çok sayıda konserler verdik. Ekip çalışması çok renkli ve güzeldir. Ben de bu keyfi yaşadığım için hem şanslı hem avantajlıyım. Türkiyede müzik yapmak, müzisyen kimliğini taşımak çok kolay değil. En azından bizler için. Sanatçı kelimesinin çok kolay doldurulmayacağını bildiğinden yorumcu demeyi tercih edenlerdenim. Biz okuduğumuz her türkünün sorumluluğunu taşıyoruz ve bu hiç kolay değil.
TUNCAY AKDOĞANA SÖZÜMÜ TUTTUM
Bunca yıl sahne olmuş biri için, La geç kalmış bir proje mi?
Laya sevgili Tuncay Akdoğanla başlamış, bitirememiştik. Bu benim için bir albüm çıkarmaktan çok daha büyük bir sorumluluktu. O yüzden piyasanın kötü olması, albüm satışlarının az olması, arkadaşların çok fazla sıkıntı çekerek hala var olabilme çabasını görmem benim önceliklerim değildi. Ben sözümü tuttum ve bunun keyfini, mutluluğunu yaşıyorum...
Var mı özel bir anonim türkü?
Bir tanesi anneannemlerin memlekette söylediği bir türküdür; Zülüflerin Tutam Tutam. Bu türküyü çocukken büyüklerimizden duyardık. Şimdi tekrar söylüyoruz.
Tabii albümde besteler ve düetler de var
Albümde 3 tane düet yaptığımız beste var...biri Nurettin Rençberin kendi bestesi birlikte söyledik. Yine Alaaddin Us un bir bestesi ve Niyazi Koyuncuyla yaptığımız bir Karadeniz ezgisi var.
Daha albüm çıkmadan pek çok ilde konser ve festivallerde yer aldın. Solo albümü olmayan biri olarak, bu durumu neye bağlıyorsun?
Yıllarca müzik gruplarında, hem solo hem vokal çalışmalarım oldu. Bunun dışında okul döneminde yaptığımız çalışmalarla beraber zaten bilinen bir isim olmuştum. Albümün olmaması çalışmalarımı etkilemedi... Yıllarca albüm olmadan da konserler verdik. Vandan Giresuna, Antalyaya kadar türkülerimizi duyurmaya çalıştım. Solo albümle beraber daha geniş kitlelere ulaşabilme şansınız oluyor. Albüm çıkması bu anlamda çalışmaları tabii ki daha verimli kılıyor. Biraz daha sorumluluk veriyor.
SAMİMİ OLAN HER ESER SEVİLİR
Albümde Karadeniz de var, İç Anadolu da, Ege de. Farklı bölgelerin ezgilerini seslendirmek zor değil mi?
Albümde anonim ezgiler var. Çok severek, yıllardır konserlerde, programlarda seslendirdiğimiz türküler... Türkünün havasını, altyapısını doğru yansıtır, okumalarını samimi ve güzel yaparsanız sıkıntı olmaz diye düşünüyorum. Türkülerin rengi var, o renklilik içersinde hepsinin verdiği güzellik farklı. Önemli olan o ruhun samimiyetle verilmesi. Albümde yanımda olan sevgili hocam Cavit Mürtazaoğlu söyler; seste samimiyet önemli diye. Bence de samimi olan her eser seviliyor.
Albümde bize çok tanıdık gelen Tuncay Akdoğan besteleri var. Daha önce söylenmiş ve belli bir kitle tarafından da kabul görmüş ezgileri tekrar söylemeye neden gerek duydunuz?
Tuncayla birlikte başlamıştık bu serüvene. Tuncayın ezgilerini albüme almak benim için önemliydi... 2 tane çok sevdiğim bestesine karar verdik. Biri Darbedar diğeri, Günün İlk Işığı. Şu ana kadar bilinen bu bestelere gelen tepkiler son derece olumlu oldu. Bir çok kez okunmuş türkülerin ayrı seslerde renklendirildiğini biliyoruz. Çünkü her ses ayrı bir renk taşıyor bence.
Bugün bakıldığında herkes geçmişine özlem duymaya başladı. Anonim türküler ve etnik ezgiler popüler oldu. Bir müzisyen olarak bu durumu neye bağlıyorsunuz?
Anadolunun renkliliği, kültürel yapısı o kadar verimli ki. Bölge bölge miras bırakıyoruz ezgilerimizi. Bir süre sonra türkülerin barındırdığı o etnik kök kendiliğinden tekrar dışa vuruyor. Hiç kaybolmuyor ama dediğim gibi dönem dönem ivme kazanıyor. Sistem neyi veriyorsa onu alan bir toplum olmaktan çıkmalıyız. Kendi kültürel mirasımızı, Anadolu ezgilerimizi söylemeye devam etmeliyiz. Türküler her şeyin üstünde bir güce sahip. Bu gücü gerçekten iyi değerlendirmeli ve Anadolunun bu mozaiğini bizden sonraki nesle aktarabilmeliyiz. Pir Sultanların, Şeyh Bedrettinlerin ve nice ozanlarımızın bayrağını devretmek zorundayız. Şimdi tapılan tercihi ele alırsak; içeriği boş ve tamamıyla popüler kültüre endeksli olduğundan duygudan uzak.
(İstanbul/EVRENSEL)
KARADENİZ TÜRKÜLERİNİ VANLILAR SÖYLEDİ
Van Newrozunda sahne aldınız. Karadenizli biri olarak izlenimlerin nasıl oldu, neler hissettin?
Evet ben Karadenizliyim, Giresunluyum... Diyarbakır konserinden 3-4 gün sonra Vandaydık. İlk kez gittiğim bir bölgeydi. Çok ciddi bir kalabalık, ciddi bir organizasyon idi. İnsanların barış isteğini, coşkusunu türkülerde, halaylarda, zılgıtlarda gördüm. Türküleri hep bir ağızdan söyledik. Özellikle Karadeniz türkülerinin 300 bini aşkın bir kitle tarafından söylenmesi beni çok etkiledi. Ben sustum, Karadeniz türkülerini Vanlılar söyledi. Bu çok ama çok güzel bir duygu.
Toplumsal duyarlılığı olan bir sanatçısınız. Çeşitli eylemlerde görüyoruz sizi, ayrıca barış için sanat girişimi aktivistisiniz...
Sosyal etkinliklerde bulunmak bir görev, sorum
luluk... Bu ülkede istediğiniz müziği yapmanın bile bir sorumluluğu ve sıkıntısı var. Bu durumda sosyal hayatın bir parçası olmak zorundayız. Toplumsal sorunlarda insanların yanında olmak ve haksızlıkların karşısında yer almak vicdani sorumluluğumuz her şeyden önce. Bizler aydınlığın ve barışın savunucuları, barış sanatçıları olarak zaten bir süreden beri çeşitli etkinlikler içerisindeyiz. Şu anda yaşadığımız süreç artık barışın ne kadar acil olduğunun göstergesi...Barışa hepimizin ihtiyacı var. Hem de hemen. İnsanların ölmesinin çözüm olmadığını gördük hep birlikte... ölüm değil çözüm, diyalog istiyoruz şiarıyla ortak bir eylem yaptık geçtiğimiz hafta. Barış zincirine bir halka da biz takmalıyız. Hep birlikte savaşın sesini susturup, barışın sesini yükseltelim.....
Gülşen İşeri
Evrensel'i Takip Et