4 Aralık 2010 00:00

Radikal gazetesi “Rakamlarla Kürt gerçeği” dizisi başlattı. İlk bölümü dün yayınlandı. KONDA’nın yaptığı bir çalışma. Kürt sorununda çözüm mücadelesi sürerken, Kürtlerin durumuna sınıfsal bir bakışın gündem edilmesi, buradan bir tartışmanın yürütülmesine büyük ihtiyaç var.
KONDA aynı zamanda Kürtlere dair demografik bilgilere de yer vermiş. Araştırma aynı zamanda bu tür bilgileri güncellemeye yönelik olarak yapılmış.
Bekir Ağırdır ve Eren Pultar’ın yaptığı çalışma için tümünü gördükten sonra daha sağlıklı bir değerlendirme yapmak mümkün olacak. Ancak ilk akla gelen böylesi bir dönemde bu tür bir çalışmaya ihtiyaç duyulduğudur.
Çalışmanın ortaya koyduğu verilere göre, Kürt nüfusunda artış var. Kürtlerde doğurganlık oranının yüksek olduğu doğru, ancak bunun gerçekten bir artış mı, yoksa görece olarak “Yumuşamış” koşulların sunduğu ifade rahatlığının bir sonucu mu olduğunu bilemiyoruz. Sunulan tabloya göre, tüm Türkiye nüfusun etnik dağılımı şöyle; Türkler yüzde 73.6, Kürtler ve Zazalar yüzde 18.3, diğer etnik kökenler yüzde 8.2. Bu rakamlar çocuklar dahil tüm nüfusun etnik dağılımını gösteriyor.
Yine 18 yaş üstündeki nüfus için etnik dağılım için varılan sonuç şöyle; yüzde 76.74 Türk, yüzde 14.74 Kürt ve Zaza, diğer etnik kökenler yüzde 8.5 oranında.
Böylece, Türklerin yüzde 73.6 ile 53 milyon 337 bin, Kürtlerin yüzde 18.3 ile 13 milyon 261 bin, diğer etnik grupların toplamının ise, yüzde 8.2 ile 5 milyon 915 bin olduğu sonucu elde edilmiş.
Yine Anadili Türkçe olanlar yüzde 84, Kürtçe yüzde 12.7, Zazaca yüzde 1.4, diğer diller yüzde 1.9. olarak belirlenmiş.
“Kürtler açlık ve yoksulluk içinde” sayfa manşetiyle verilen haberde kullanılan fotoğraf ise Kürtlerin nasıl bir yoksulluk işinde bulunduğunu çarpıcı olarak gösteriyor. Fotoğraf herhangi bir okulun bir sınıfında çekilmiş. Önde biri kız biri erkek iki ilköğretim öğrencisi var. KONDA’nın sunduğu rakamlara göre bile nüfusu 13 milyon 261 bin olan Kürtler tüm ulusal haklarından yoksun olmaya devam ediyor. Kürt öğrencilerin anadillerinden eğitim yapamadıklarını biliyoruz ve şimdilik konumuz bu olmadığı için bunu geçiyoruz.
Ancak fotoğraf yokluğu ve yoksulluğu gözler önüne sermeye yetiyor. Erkek öğrencinin ayağındaki ucuz lastik çizmeler çamurlu yolların aşılıp geldiğini gösteriyor. Çamurdan ve soğuktan korusun diye pantolonunun paçalarını çorabının içine sokuşturan öğrencinin önlüğü (Üniforması) ve ilikleri deforme olmuş ve iplikle iliştirilmiş yakası ise devletin mührü gibi duruyor.
Yine çorapsız ayaklarına geçirdiği ayakkabıları çamurlu kız öğrenci uzun şalvar ya da eteğiyle yalnız eğitim sistemini değil, içinde yaşadığı tüm koşulları sorgular gibi duruyor.
Başbakan Erdoğan’ın gemiciklerle, oğulların, kızların gelinlerin damatların, dünürlerin akrabaların ortaklıklarıyla yetinmeyip, İsviçre’de 8 ayrı gizli hesap sahibi olduğunun tartışıldığı bu günlerde, Kürt Bölgesi’ndeki yoksulluk manzarası iç burkmaya devam ediyor.
KONDA’nın araştırmasına göre, hiç eğitimi olmayanlar Türklerde yüzde 6.5 iken Kürtlerde yüzde 26. Lise ve dengi okul mezunu olanlar Türklerde yüzde 27.3, Kürtlerde yüzde 18.4. Üniversite ve üst eğitim seviyesinde olanlar Türklerde yüzde 13.3 iken Kürtlerde yüzde 7.3 oranında kalıyor.
Tüm veriler Kürtlere yapılan ayrımcılığı ortaya koyarken, çalışma koşulları, işsizlik, açlık ve sefalette, Kürt Bölgesindeki durum çok daha kötü. Emeklilik durumu söylediklerimizi somut olarak gösteren bir tablo. Türkiye’de emeklilik tablosunun içler acısı olması bir yana, Türklerin oranı Türklerde yüzde 14.2 iken Kürtlerde yüzde 4.6. Çalışan kadın sayısı bakımından da aynı tabloyla karşılaşıyoruz.
Kürt halkının yüzde 17.1’i 300 TL veya daha düşük hane gelirine sahip. Kürtlerin kalabalık aileler olarak yaşadıkları düşünüldüğünde, kişi başına düşen geliri rakamlarla oynayarak durmadan yükselten AKP hükümetinin ne kadar yalan söylediği bir kez daha görülüyor!
Kürt halkının hem baskı ve çatışma koşulları hem de kapitalizmin doğasındaki dengesizlikten kaynaklı olarak büyük sorunlar yaşadıkları bir gerçek. KONDA’nın araştırmasına göre, kişi başına gelir üzerinden, Kürtlerin yüzde 23’ü açlık sınırının altında. Yüzde 53’de yoksulluk sınırının altında. Verilerin ortaya çıkardığı gerçek şu ki, Kürt işçi ve emekçiler, ulusal tam hak eşitliği mücadelesini aynı zamanda kapitalizme, sömürü ve eşitsiz koşullara karşı mücadele ile birleştirmek zorundadırlar.
ENDER İMREK

Evrensel'i Takip Et