28 Eylül 2006 21:00

Şeref Aydın Türkiye'ye uğurlandı

24 Eylül günü saat 18:12'de yaşama gözlerini yuman Şeref Aydın, onurlu yaşamı ve mücadelesine layık bir törenle uğurlandı. Saat 16:00'da başlaması öngörülen törene katılabilmek için Avrupa'nın değişik ülkelerinden erken saatlerde gelenler Waldfriedhof Mezarlığı önünde toplandılar. Almanya, Avusturya, İsviçre, Hollanda, İngiltere ve Fransa'dan gelen mücadele yoldaşları, kadın-erkek emekçiler ve genç devrimciler Şeref Aydın'ı, Rüsselsheim Orman Mezarlığı'ndan Türkiye'ye uğurladılar. Mezarlığın önünde naaşın gelmesini bekleyenler, birbirlerine ve törene katılmak üzere gelen gençlere Aydın'ı anlatıyorlardı. Bu sırada duygulu anlar yaşandı. "Amca", tüm sevecenliğiyle, katafalkın üzerinden yoldaşları ve arkadaşlarına bakıyordu. Naaşının üzerine örtülü kızıl bayrak; iki yanda, ellerinde kızıl bayraklarla saygı nöbeti tutan kız-erkek genç devrimciler ve Enternasyonal Marşı bir bütünlük oluşturuyordu. Mezarlık girişinde bir araya gelen kitle, ellerinde kırmızı karanfiller, yakalarında yoldaş "Amca"larının resmi, salona girdiler. Salon doluydu ve İsviçre'den öğrencisi ve yoldaşı genç bir devrimci, "Sevgili Hocamız, önder yoldaşımız Şeref Aydın'ın anısı önünde saygıya durmak üzere toplanmış bulunuyoruz" anonsuyla kitleyi bir dakikalık saygı duruşuna davet etti. Ardından, Şeref Aydın'ın Türkiye işçi sınıfı ve emekçilerinin sermayeye karşı mücadelesine katılış sürecini, bu süreç boyunca her tür saldırı, yıldırma girişimi ve sapmaya karşı mücadele kararlılığını, partili mücadeledeki yeri ve tutumunu ortaya koyan bir konuşma yapıldı. Konuşmayı, genç bir kadın devrimcinin, Adnan Yücel'in "Yeryüzü Aşkın Yüzü Olana Dek" şiirini okuması izledi. Kadın-erkek genç devrimciler, tabutun iki yanında, saygı nöbetini birbirlerinden devralarak sürdürdüler. "Amca"nın büyütülmüş ve çerçevelenmiş fotoğrafları tabutun iki yayına konmuştu. Etrafında kızıl bayraklarla karanfiller vardı. Şiir okunup bittiğinde, "Şimdi, Enternasyonal Marşı eşliğinde, yoldaşımızın naaşı önünde saygı geçişi yapacağız" anonsu yapıldı. Ellerinde kızıl karanfillerle salonu dolduranlar, tek sıra halinde "Amca"nın naaşı önünde saygı geçişi yaptılar. Genç devrimciler, mücadeleyi sadakatle sürdüreceklerini ifade ettiler ve "Amca"nın tabutu önünde saygıyla eğildiler. Enternasyonal Marşı, Türkçe ve Almanca okunuyordu. Marş, Türkçe olarak saygı geçişi boyunca tekrarlanarak devam etti. Saygı geçişinden sonra, "Amca"nın cenazesi İstanbul'a uğurlanmak üzere katafalktan alındı. Törene katılanlar, Şeref yoldaşlarını kızıl karanfiller ve kızıl bayraklarla Türkiye işçi ve emekçilerine, Türkiyeli devrimcilere ve Türkiye toprağına emanet ederek uğurladılar.


DEVRİME ADANMIŞ BİR YAŞAM* Sevgili yoldaşlar, arkadaşlar, Bugün buraya, sevgili "amcamızı", o ak saçlı bilge devrimciyi, Şeref Aydın yoldaşımızı son yolculuğuna uğurlamak üzere toplandık. Kişiliği, yaşamı ve mücadelesi hakkında pek çok şey söylenebilecek olan bu kararlı devrimciyi sizlere, birkaç cümlede ve kısaca ifade etmek istiyorum. Alçakgönüllü, yoldaşlarına ve çevresine karşı şefkatli, ama davasında kararlı ve ne türden olursa olsun sapmalara karşı öfkeli, tavizsiz bir devrim-sosyalizm ve özgürlük savaşçısı olan Şeref Yoldaş, ilk devrimciliğinden itibaren hep zor zamanların adamı olmuştur. "Amca" hiçbir zaman hazır, kurulu ve az çok mükemmel işlerlik halindeki bir örgütü devralıp, onun yöneticiliğini yapmamıştır. 1970'li yılların başında henüz genç bir devrimci iken, hareketimizin ilk kurucularının, Deniz-Yusuf ve Hüseyin yoldaşların idamı öncesinde bu harekete dahil olduğunda da, sonraki dönemlerde çok daha ileri görevler ve büyük sorumluluklar üstlendiğinde de durum buydu. Amca, deyim yerindeyse hep, ezilmiş, karşı-devrimin darbelerine maruz kalmış bir hareketi yeniden toparlama, ayakları üzerine dikerek bir mücadele örgütü haline getirme çalışmasının militanı olmuştur. Devrimi, gerektiğince ciddiye almış, yaşamını devrimin ve devrimci örgütün ihtiyaçlarına göre düzenlemeyi baştan itibaren kararlaştırmış profesyonel bir devrimciydi. Daha ilk yıllarda genç bir öğretmen iken, mücadelenin ihtiyaçları öyle gerektirdiği zaman, mesleğini terk etmiş ve tereddütsüzce profesyonel çalışmaya geçmiştir. Her dönemde en zorlu görevleri üstlenerek hakkıyla üstesinden gelen Şeref Yoldaş, hareketimizin tarihindeki ilk konferansın, 1978 Ekim Konferansı'nın da bir nevi ev sahibidir. O dönemde konferansın tertiplendiği bölge örgütünün sekreteri olarak görev yapmaktadır. 1981 yılında tutuklandığında, partinin K..... Komitesi üyesidir. Kürt halkının özgürlüğü mücadelesine gönül vermiş, onun mücadelesi içerisinde bizzat yer almış, enternasyonalist bir komünisttir. 1981-86 yılları arasında 5 yıl, 12 Eylül askeri diktatörlüğünün zindanlarında kalan Şeref Yoldaş, bütün bu dönem boyunca da örnek devrimci bir tutum sergilemiş ve herkesin saygısını kazanmıştır. İşkencehanelerdeki kararlı proleter tutumuyla 12 Eylülcü işkencecileri dize getirmiştir. Cezaevinden salıverildiği dönem, gerek karşı devrimci Gorbaçovcu dalganın yarattığı tahrip edici etkiler nedeniyle uluslararası planda ve gerekse de gericilik dalgası altında ezilen harekette uç veren tasfiyeci yıkıcılık nedeniyle ulusal planda, karamsar bir atmosferin hakim olduğu zor yıllardır. İşte bu dönemde Amca, tam da kendisinden beklenebileceği gibi davranmış, karamsar ortamın dağılması, örgütün yeniden toparlanması ve harekete müdahale edebilir bir mevziye gelebilmesi için ihtiyaç duyulan sorumluluk bilinciyle hareket etmiştir. Bu harekette küçük burjuva umutsuzluluğunun değil, proleter iyimserliğin ve işçi sınıfı davasına kararlılıkla bağlanmanın egemen olması için çaba sarf eden militanların en ön safında yer almıştır. Partinin ideolojik sağlamlığının korunması ve geliştirilmesinde en çok rol oynayanlardan biri ve işçi sınıfı davasından koparak yolundan sapanlarla ilk önce çatışmaya giren kişi olmuştur Amca. 1988 yılı ortalarından itibaren parti merkez komitesi üyesi olduğu iddiasıyla aranır duruma düşmüş ve yeniden yeraltı mücadelesine geçmiştir. Bu yıllarda partinin yeniden toparlanması ve bir mücadele örgütü olarak çelikleşmesinde tayin edici bir rol oynamıştır. Amca, 1990'lı yılların ikinci yarısından itibaren ise yurtdışında yaşadı. Yakalandığı amansız hastalık nedeniyle bir taraftan tedavi görürken bir taraftan da davanın kendisine yüklediği görevleri layıkıyla yerine getirdi. Şeref Yoldaş, sadece partimizin değil uluslararası komünist hareketin de belirgin bir tasfiye ve dağılma sürecinin ardından yeniden toparlanmasında partimiz adına önemli bir rol almış, enternasyonalist bir militandır. Uluslararası Komünist Hareket içerisinde partimizi onur ve gurur duyacağımız bir tutum ve kararlılıkla temsil etmiş, o platformda da sevgi ve saygıyla anılan bir kişi olmuştur. Amca, öylesine kararlı ve iradeli bir kişidir ki, ellisinden sonra dil öğrenmiş, uluslararası işçi ve komünist hareketin mirasını, ülkemiz işçi ve devrimcilerine taşımak için de yoğun bir çalışma içerisinde olmuştur. Son yıllarda kitap, dergi ve gazetelerimiz için onlarca değerli makale çevirmiş, bu konular ile ilgili yazılar yazmış, bir devrimci aydındır aynı zamanda. Onun yazarlığı, gazeteciliği, çevirmenliği, devrim davasının ortak çıkarı ve gereklerine uygun bir çalışmanın doğal bir uzantısıdır. Onun için bu çalışma, halktan sınıftan ve hayatın gerçeklerinden kopuşun değil, aksine birleşmenin vesilesi olmuştur. Yoldaş sadece lafla ve pratik eylemle değil aynı zamanda entelektüel birikimiyle, bir bilgi ve kültür adamı olarak da işçi sınıfının davasına bağlanmıştır. Yoldaşlar, Bütün bu söylediklerimizden ve daha söylenecek olanlardan çıkan özlü sonuç şudur: Şeref Yoldaş, her şeyden önce işçi sınıfı davasının bir temsilcisidir. Devrimci bir militan ve kendisini tanımış olan herkesin hemen teslim edeceği gibi, bir halk adamıdır. O, devrime, sosyalizme ve özgürlük mücadelesine adanmış bir yaşamdır. Biz burada yoldaşları olarak, yoldaşımızın naaşı başında kendisini ebedi yolculuğuna uğurlarken, bir kez daha şunu haykırmak istiyoruz: Sevgili Amcamız, Sevgili Şeref Yoldaş, Sen rahat uyu! Uğruna yaşamını adadığın dava, işçi sınıfının kurtuluşu ve insanlığın özgürlüğü davası, ilelebet yaşayacaktır. Senin adın ve hatıran, kuruluşunda önemli rol oynadığın partinin idealleriyle birlikte asırlar boyu yaşayacak ve mutlaka zafer bizim olacaktır... (*): Aydın'ın Almanya'dan Türkiye'ye uğurlanması sırasındaki törende yapılan konuşma


Aydın yarın toprağa veriliyor 24 Eylül günü yaşamını yitiren Şeref Aydın, önceki gün Frankfurt yakınlarında düzenlenen törenle Türkiye'ye uğurlandı. Şeref Aydın'ın cenazesi, dün İstanbul Atatürk Hava Limanı'nda ailesi ve mücadele arkadaşları tarafından karşılandı. Öte yandan Emek Partisi, işçi sınıfı davasının; sınıfsız, sömürüsüz, savaşsız bir dünya mücadelesinin kararlı savunucusu Şeref Aydın'ın cumartesi günü yapılacak cenaze töreniyle son yolculuğuna uğurlanacağını bildirdi. EMEP Genel Merkezi tarafından dün yapılan basın açıklamasında, Türkiye'nin birçok yerinden gelecek olan işçi ve emekçilerin katılımıyla bir tören yapılacağı belirtilirken, "Ülkemiz işçi sınıfı ve sosyalist hareketinin bu değerli evladını hep birlikte uğurlamak, emek ve demokrasi güçleri için hüzün ve onurla yerine getirilecek bir görev olacaktır" denildi. 1995 sonrası yurtdışındaki zorunlu sürgün hayatı, 24 Eylül'de tedavi gördüğü Almanya'da son bulan eğitimci, yazar ve çevirmen Şeref Aydın için 30 Eylül Cumartesi günü (yarın) Karacaahmet Mezarlığı'nda düzenlenecek tören, Kapıağası Durağı'nda saat 12.30'da başlayacak.

Evrensel'i Takip Et