14 Nisan 2006 21:00
Polisten baroya dava
DİĞER HABERLER
Ankara Tuzluçayır Karakolu'nda yaşandığı iddia edilen bir işkence olayı üzerine, polis Memuru F. M. hakkında Ceza Muhakameleri Kanunu ve Avukatlık Kanunu gereği suç duyurusunda bulunan Ankara Barosu, davalık oldu. Bunun üzerine F. M. Ankara Barosu aleyhine 2 bin 500 YTL'lik tazminat davası açtı.
Ankara Barosu CMK Servisi'nde görevli Avukat Ebru Kendirli, 2005 yılının Mart ayında Tuzluçayır Karakolu'nu bastıkları iddiasıyla gözaltına alınan üç kişinin avukatlığını üstlendi. Gözaltına alınanlardan Serkan Arı, Kendirli'ye karakolda dayak yediğini, adli tabip ve Ankara Eğitim Araştırma Hastanesi hekiminin bu durumu raporlarına yansıtmadıklarını iddia etti. Kendirli, Arı'nın bu iddialarını sorgu hakimliğinde dile getirmesini isteyerek, Arı'nın iddialarının tutanağa geçmesini sağladı.
Avukat Kendirli'nin, görevi gereği Ceza Muhakameleri Kanunu (CMK) Servisi'ne karşılaştığı bu işkence iddiasını bildirmesi üzerine, Ankara Barosu hem işkence ettikleri iddia edilen üç polis memuru, hem de raporlarında Arı'nın şikayetine yer vermeyen doktorlar savcılığa suç duyurusunda bulundu. Baronun başvurusunu inceleyen Ankara Cumhuriyet Savcısı Abbas Özden, Arı'yı muayeneye göndermeye gerek duymadan, "Suç isnatı Kendirli'nin kişisel değer yargısı ve değerlendirmelerinden ibaret" diyerek, 4 Temmuz 2005'te kovuşturmaya yer olmadığına karar verdi.
Dava reddedildi Takipsizlik kararının ardından polis memurlarından F. M. Ankara Barosu'ndan 2 bin 500 YTL manevi tazminat istedi. F.M., 23 Eylül 2005'te açtığı davada, baronun, "Emniyet birimlerinde adının kötü anılmasına ve rencide olmasına sebebiyet verdiği"ni öne sürdü. Baronun, gerekli inceleme, araştırmayı yapmadan, bilgi-belgeye dayanmadan suç duyurusunda bulunduğunu belirten F. M., baronun "çamur at, izi kalsın taktiği izlediğini", kendisini manevi zarara uğrattığını, kedere sevk ettiğini bildirdi. Ankara Barosu Hukuk Müşaviri Avukat Kemal Vuraldoğan ise savunmasında, CMK ve Avukatlık Kanunu gereği, bu tür iddiaları savcılığa taşımak zorunda olduklarını hatırlattı. Vuraldoğan, dilekçesinde, "Bir hukuk devletinde vatandaşların kamu görevlileri tarafından darp edildiklerini iddia etmeleri halinde bu iddiaların araştırılmaması düşünülemez" dedi. Davayı görüşen Ankara 7'nci Asliye Hukuk Mahkemesi, ikinci duruşmada davanın reddine karar verdi.
'Aynı olay olsa aynı girişimde bulunuruz' Olayı gazetemize değerlendiren Avukat Vuraldoğan, bu konuda dava açılmasının önemli olmadığını, aynı olayların yaşanması halinde baronun "insan haklarını ve hukukun üstünlüğünü koruma görevi" nedeniyle aynı girişimde bulunacağını söyledi. Vuraldoğan, savcılık tarafından verilen takipsizlik kararının, tek başına suç ihbarına konu olan olayları meşrulaştırmayacağına dikkat çekti. Vuraldoğan, "Mahkemeye de bildirdiğimiz gibi Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin savcıların etik soruşturma sonucunda verdikleri takipsizlik kararları nedeniyle Türkiye'yi mahkum ettiği onlarca kararı bulunuyor. Bu kararlar nedeniyle ödenen tazminatlar kamu hazinesinden karşılanıyor. Ayrıca bu kararlar nedeniyle ulusal onurumuz zarar görüyor" dedi.
Dava reddedildi Takipsizlik kararının ardından polis memurlarından F. M. Ankara Barosu'ndan 2 bin 500 YTL manevi tazminat istedi. F.M., 23 Eylül 2005'te açtığı davada, baronun, "Emniyet birimlerinde adının kötü anılmasına ve rencide olmasına sebebiyet verdiği"ni öne sürdü. Baronun, gerekli inceleme, araştırmayı yapmadan, bilgi-belgeye dayanmadan suç duyurusunda bulunduğunu belirten F. M., baronun "çamur at, izi kalsın taktiği izlediğini", kendisini manevi zarara uğrattığını, kedere sevk ettiğini bildirdi. Ankara Barosu Hukuk Müşaviri Avukat Kemal Vuraldoğan ise savunmasında, CMK ve Avukatlık Kanunu gereği, bu tür iddiaları savcılığa taşımak zorunda olduklarını hatırlattı. Vuraldoğan, dilekçesinde, "Bir hukuk devletinde vatandaşların kamu görevlileri tarafından darp edildiklerini iddia etmeleri halinde bu iddiaların araştırılmaması düşünülemez" dedi. Davayı görüşen Ankara 7'nci Asliye Hukuk Mahkemesi, ikinci duruşmada davanın reddine karar verdi.
'Aynı olay olsa aynı girişimde bulunuruz' Olayı gazetemize değerlendiren Avukat Vuraldoğan, bu konuda dava açılmasının önemli olmadığını, aynı olayların yaşanması halinde baronun "insan haklarını ve hukukun üstünlüğünü koruma görevi" nedeniyle aynı girişimde bulunacağını söyledi. Vuraldoğan, savcılık tarafından verilen takipsizlik kararının, tek başına suç ihbarına konu olan olayları meşrulaştırmayacağına dikkat çekti. Vuraldoğan, "Mahkemeye de bildirdiğimiz gibi Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin savcıların etik soruşturma sonucunda verdikleri takipsizlik kararları nedeniyle Türkiye'yi mahkum ettiği onlarca kararı bulunuyor. Bu kararlar nedeniyle ödenen tazminatlar kamu hazinesinden karşılanıyor. Ayrıca bu kararlar nedeniyle ulusal onurumuz zarar görüyor" dedi.
Evrensel'i Takip Et