27 Şubat 2006 23:00
İş istiyoruz, ama şiir de istiyoruz!
Kastamonu kuruluşu çok ama çok eskilere giden bir şehir. Şöyle bir dolaştığınızda gözünüze ilk çarpan konaklar olacaktır. Çoğu boş, beli bükülmüş, onarılmayı bekleyen...
Selçuklulardan bu yana bu kentte cami yapıldığını kanıtlayacak yeşil çinili minarelerle söylenceleri izleyecektir sizi. Kiminin alemindeki okun karşı kaleden atıldığı söylenir, kiminin şadırvanından su içen yedi kez gelirmiş Kastamonu'ya. Ama bu kentin kadınları için bildiğim kadarıyla Kurtuluş Savaşı'ndan başka bir söylence yok. Şimdi Kastamonu'nun Sepetçioğlu Konağı'nda o kadınların birazıyla yan yanayız. Bu konakta Eğitim Gönüllüleri çalışıyor.
Şair Betül Tarıman ile bir grup gençkız bir mahallede çalışma yaptılar. Öykü örnekleri, şiir örnekleri kopyalayıp, edebiyatı sözle tanıtmaya uğraştılar günlerdir. Kadınların dilsiz kaldıkları konularda kendilerini yazarak ifade etmelerini istediler.
Şimdi onlarla iki gün boyunca konuşup, onların yazdıklarını okuyor, bu girişimin sonuçlarını yorumluyoruz.
'Bizim şehrimiz fıkara' Mahalle kentin en çaresiz mahallesi. En yoksulu. Göç alması, halkın kendi içinde dışladığı bir etnik grubu da barındırması, potansiyel suçlu görülen mahalle halkının sık sık baskınlarla tanışmasının nedeni. Şiddet kadınlar için günlük, sıradan ama kabulenilmeyen bir olay. İşte bu kadınlar sizin şunu öğrenmenizi istediler: "Bizim şehrimiz fıkara. Çalışacak iş yok. Ne bize, ne kocamıza, ne kızımıza oğlumuza. Çoğumuz okuma yazma bilmiyoruz. Öğrenmemize de izin verilmiyor. Kızız diye okutulmadık. Şimdi ihtiyarlarımızın bile evden ayrılması kolay değil. Kurslar mahallemizde olsa gidebiliriz. Biz yoksulluktan bıktık. Valilikten yüzümüz kızararak yardım istemek zorumuza gidiyor. Oy verdiğimiz belediye sokaklarımız için gittiğimizde kapıdan çeviriyor, gücümüzü üzüyor. İş istiyoruz. Sigortalı iş istiyoruz. Sizinle şiir dinledik hikaye dinledik. Onların da devam etmesini istiyoruz. Biz de dertlerimizi yazarız belki. O zaman sesimizi duyarlar mı? Duyurun sesimizi." Kastamonu'nun en yoksul mahallesi edebiyat söyleşilerinden sonra oğullarını askere yolladı. Döndüklerinde işleri olsun dileğiyle. Toplantıların sürmesini istediler sağlıkçılarla, hukukçularla da konuşacaklar ilerde. Sözün kısası iş istiyorlar, ama şiir de.
'Bizim şehrimiz fıkara' Mahalle kentin en çaresiz mahallesi. En yoksulu. Göç alması, halkın kendi içinde dışladığı bir etnik grubu da barındırması, potansiyel suçlu görülen mahalle halkının sık sık baskınlarla tanışmasının nedeni. Şiddet kadınlar için günlük, sıradan ama kabulenilmeyen bir olay. İşte bu kadınlar sizin şunu öğrenmenizi istediler: "Bizim şehrimiz fıkara. Çalışacak iş yok. Ne bize, ne kocamıza, ne kızımıza oğlumuza. Çoğumuz okuma yazma bilmiyoruz. Öğrenmemize de izin verilmiyor. Kızız diye okutulmadık. Şimdi ihtiyarlarımızın bile evden ayrılması kolay değil. Kurslar mahallemizde olsa gidebiliriz. Biz yoksulluktan bıktık. Valilikten yüzümüz kızararak yardım istemek zorumuza gidiyor. Oy verdiğimiz belediye sokaklarımız için gittiğimizde kapıdan çeviriyor, gücümüzü üzüyor. İş istiyoruz. Sigortalı iş istiyoruz. Sizinle şiir dinledik hikaye dinledik. Onların da devam etmesini istiyoruz. Biz de dertlerimizi yazarız belki. O zaman sesimizi duyarlar mı? Duyurun sesimizi." Kastamonu'nun en yoksul mahallesi edebiyat söyleşilerinden sonra oğullarını askere yolladı. Döndüklerinde işleri olsun dileğiyle. Toplantıların sürmesini istediler sağlıkçılarla, hukukçularla da konuşacaklar ilerde. Sözün kısası iş istiyorlar, ama şiir de.
Evrensel'i Takip Et