17 Şubat 2006 22:00

Sorani Kürtlerin ortak dili mi olmalı?



Bugünkü ihtiyaç ortak alfabe Sami Tan Her halk gibi Kürtler de kendi dillerini korumak ve geliştirmek için sürekli bir çaba içinde oldular. Bu bağlamda ortak bir dil yaratmak hedefi de her zaman Kürtlerin gündeminde yer aldı. Klasik ulus-devlet bakışı homojen bir ulusu öngördüğü için, Kürtlerde de standart bir dilin yaratılması amacı güdüldü. Bu ortak dili yaratmanın çeşitli yöntemleri değişik Kürt grupları tarafından benimsendi. Bu temelde kararlar da alındı. Örneğin 1920'lerde Sovyetler'de Kurmanci lehçesinin ortak lisan olması kararı da alındı. Daha sonra ise Güney Kürdistan'da Sorani lehçesi'nin ortak lisan olması kararı alındı. Ancak bu kararların pratikte hayat bulma şansı yoktu, çünkü Kürtler bu ortak dili bütün bir topluma benimsetecek imkanlardan yoksundu. Güney'de alınan karar bu parça için belli ölçülerde hayat buldu. Çünkü bunun araç ve imkanları mevcuttu. Bugün de Güney Kürdistan'da baskın olan Sorani lehçesidir. Ancak yine de Behdînan bölgesinde Kurmanci eğitim dilidir. Bugün Kürtlerin edindiği demokratik bilinç ve var olan reel durum onları ortak dil konusunda farklı bir sonuca götürmüştür. Bu her lehçenin kendi içinde standartlaşması, bu temel de orta vadede bütün Kürtlerin birbirinin lehçesini anlar duruma gelmesi, uzun vadede ise ortak bir yazı dilinin oluşması. Var olan somut şartlar durumu dayatıyor. Çünkü Kürtçe'nin iki lehçesi Kurmanci ve Sorani lehçeleri birkaç yüzyıldır yazı dili olarak kullanılıyorlar, bu lehçelerle güçlü bir edebiyat ortaya çıkmış durumda. Yine 19. yüzyılda ilk yazılı ürünlerini veren Zazaki lehçesi ise 1970'lerden bu yana yoğun olarak yazılı edebiyatta kullanılmakta, bugün bu lehçe ile önemli eserler verilmektedir. Ayrıca köken bakımından Zazaki ile ilişkisi güçlü olan Goran lehçesi bugün büyük oranda Sorani içinde erimiş olsa da, hâlâ güçlü diriliş emareleri göstermektedir. Erdalan Beyligi'nin resmi dili ve ilk edebi ürünlerin verildiği lehçe olması itibarı ile bu lehçenin de varlığını daha uzun bir süre devam ettireceği kesindir. Gerçeklik bu iken yapılacak birkaç konferans ile standart bir dil yaratma iddiası ham bir hayaldir. Ayrıca standart dil asgari bazı kurumlaşma ve aygıtlara ihtiyaç duyar. Bunların başında da dili standartlaştıracak merkezi bir otorite gelir. Kürtler bugün bu imkanlardan yoksun durumda. Bilakis Kürtler bugün birkaç tekçi, katı milliyetçi devletin hakimiyeti altında bulunmaktadır. Bu sistemi etkisiz hale getirmeden Kürtlerin ortak bir dil yaratması pek mümkün görünmüyor. Ancak Kürtlerin bugünden yarına yapabilecekleri şeyler var. Bu da en başta bulundukları her yerde, elde ettikleri ve edecekleri bütün imkanları kullanarak dillerini korumak ve geliştirmektir. Ayrıca var olan sınırları fazla dikkate almadan bütün demokratik (kültürel, eşitsel, yazınsal) örgütlerin birliğini oluşturmaları gerekiyor. Örneğin eğer Kürt yazarlar, eğitimciler, gazeteciler böyle bir ortak örgütlenmeye gider, ortak projeler hayata geçirirlerse, Kürtler ve Kürtçe'nin lehçeleri birbirine yakınlaşır. Yok eğer var olan ulus-devletlerin sınırlarını esas alırlarsa, bu lehçelerin bir kısmı tamamen asimile olur, geri kalanı ise her biri ayrı bir dil olarak ortaya çıkar. Kürtlerin ilk atması gereken adım ortak bir alfabeyi benimsemektir. Bu konuda ise en önemli görev ve sorumluluk Güney Kürdistan hükümetine düşmektedir.




Niçin Soran lehçesi? Ebubekir Çelebi Standart Kürtçe'deki kastım, bütün Kürtler için ortak bir yazım, anlaşma ve bilim dilinin geliştirilmesidir. Bu dil tek gramer ve tek imla kuralı ile olur. Dünyanın bütün dillerinde bu böyledir. Kürt dili de dünya dillerinin bir parçasıdır. O da ancak böyle gelişebilir, böyle standartlaşabilir ve yaygınlaşabilir. Aksi taktirde Kürtçe yazanlar ve Kürtçe okuyanlar birbirlerinİ anlayamazlar. O zaman o dilin de bir anlamı olmaz. Dilin ortaya çıkış sebebi de insanların birbirleri ile daha rahat anlaşabilmeleri değil midir? Gerçekten bugüne kadar Kürtler standart bir dili oluşturma fırsatını bulamadılar. Çünkü Kürt coğrafyası siyasi sınırlarla parçalanmış, Kürtlerin birbirleri ile ilişki kurmaları engellenmiştir. Ancak bugün iletişim teknolojisinin gelişimi siyasi sınırların iletişim engelini boşa çıkartmıştır. Bu nedenle Kürtler için bugün standart bir Kürtçe'nin inşası mümkündür. Amed'deki bir Kürt rahatlıkla Sine, Mahabat, Suleymaniye, Hewler, Qamuşlo ve Avrupadaki bir Kürtle iletişim kurabilmektedir. Ancak bu iletişimin başarılı olabilmesi için ortak bir alfabe ve ortak bir gramere gereksinim vardır. Ortak bir alfabe, ortak bir yazım dili, iletişimi kolaylaştırır. Zaten dil de yaşamı kolaylaştırmak için ortaya çıkmıştır ve geliştirilmiştir. Bütün Kürtler için de rahat iletişimi sağlayabilecek bir araç varken buna niye hayır?Standart dil, diğer Kürtçe lehçe-şivelerin yok edilmesi anlamına gelmez. Her şive ve lehçe de konuşulduğu yöreler de zaten devam eder, standart kabul edilen Kürtçe bütün şive-lehçelerden yararlanır, genel Kürtçe'nin gelişimi ve yaygınlaşması da hız kazanır. Ayrıca her Kürt yazar-okuru rahatlıkla kendi şive-lehçesinin yanı sıra standart kabul edilen Kürtçe'yi de öğrenebilir. Tasarlanan bu standart Kürtçe daha çok gelecek nesiller içindir. Şayet gelecek nesiller de bugünkü yazarlarımız, okurlarımız ve aydınlarımız gibi yazılı ortamda hatta konuşma ortamında birbirleri ile Kürtçe anlaşamazlar ise o zaman Kürtlerin acil ihtiyacı olan siyasi, sosyal, ekonomik ve insani ilişki kurmaları mümkün olmayabilir. Bu da bunca ödenen bedele rağmen Kürtlerin ve dillerinin yine parça parça ve bölük pörçük kalmalarına ve zamanla dağılıp yok olmalarına sebep olabilir. Bugünkü dünya şartlarında Kürtlerin mümkün olduğu kadar ortaklaşmaları, siyasi, sosyal, ekonomik ve insani alanlarda ilişki kurmaları ve geliştirmeleri Kürt halkının çıkarınadır. Bu da ancak ortak dille olabilir. Dilde ortaklaşma, ortak yazım dilini geliştirmenin şartları Kürt TV'lerin kurulması ile (1995-Med TV) başlamıştır. Bence bunu görememek dil biliminin gelişmelerinden yararlanmak istememektir. Başka bir deyişle dilbilimini bilmemektir. Bugünkü Türkçe'nin gelişimi İstanbul Türkçesi'nin kabul edilmesi ile başlamamış mıdır? Niçin Latin alfabesi ? 1 - Bugün Dünya'da Latin alfabesinin iletişim araçlarındaki üstünlüğü ve yaygınlığı bilinmektedir. Ayrıca Latin alfabesini kullanan Batılı ülkeler Kürtlerin yaşadıkları toprakları aralarında paylaşan ülkelerden daha fazla Kürtleri bir halk ve Kürtçe'yi de bir dil olarak kabul etmektedirler. Bu Kürtlerin o ülkelerle daha rahat iletişimini sağlar. 2 - Latin harfleri ses uyumu ve kullanım rahatlığı bakımından Kürtçe'ye daha uygundur. Çünkü Latin harfleri Hind-Avrupa dillerine göre geliştirilmiştir, Kürtçe de bu gruptan bir dildir. 3 - Diğer alfabelerle Kürtçe yazılmış eserler vazgeçilmeyecek kadar kapsamlı bir geçmişe sahip değildir. Olanlar da rahatlıkla Latinize edilebilinir. Ki edilmektedir. 4 - Türkiye'deki insanlarımızın Latin alfabesinden vazgeçmeleri mümkün değildir. Çünkü kentlerimizde her ne kadar pazar dili Türkçe olsa da kullanılan alfabe Latinidir. 5 - Kürtlerin yaşadıkları diğer parçalarda da bu iletişim araçları sayesinde gün geçtikçe, Latin alfabesi yaygınlaşmaktadır. Bu da bu alfabenin kabuliyetini kolaylaştıracaktır. Niçin Soran şive-lehçesi?

1- Dilin teknik ve mantık ilişkisi ile ilgili sebepler: Uzun bir zamandan beri (1930'dan bugüne) soran Kürtçesi ile eğitim yapıldığı için, dilin tasaruf, cümle ve sözcük kurgu mantığı oturmuştur. Örneğin "Bana göre iyidir" cümlesi soran ve kurmanci Kürtçelerine göre söylenildiğinde bunu rahatlıkla görebiliriz. Kurmanci: "Bi min xweş e " 10 ses (harf) vardır. Sorani: "Pêm xoş e" 7 ses (harf) vardır. "Amed Kürt Dil Enstitüsü"nü Sorani ve Kurmanci'ye göre çevirdiğimizde de bunu görebiliriz. Kurmanci: "Enstituya Zimanê Kurdî ya Amedê " 27 ses (harf) vardır. Sorani: "Enstituy zimanî Kurdî le Amed" 25 ses (harf) vardır. Ayrıca şu kelimelerden de tasaruf ve kelime kurgu mantığını görebiliriz. Türkçe: 'Nasıl, yazı, yazmak, yazar, eski, iyi-hoş, elim, elin, eli…' toplam: 41 ses (harf) Sorani: 'Çon, nûs, nûsîn, nûser, kon, xoş, destim, destit, destî…' 39 ses Kurmanci: 'Çawan, nivîs, nivîsîn, kevn, xweş, destê min, destê te, destê wî…' 47 ses Bu örnekleri çoğaltıp sayfalar tutabilecek bir konunun açıklanmasında kullandığımızda ortaya çıkacak gelişmişlik farkını görebiliriz.

2 - Tarihi sebepler Kürt dilinde her ne kadar ilk yazılı eserler Baba Tahiri Uryan tarafından, hewremi-gorani daha sonra da Mılayê Ciziri ve Ahmedê Xanî tarafından, Kurmanci Kürtçeleri ile yazilmışsa da bu yazımların eğitimde kullanılma imkanı olmamıştır. Ancak soran Kürtçesi'nde yazılı eserlerin verilmesine başlaması (1810'lı yıllar) ile dilin eğitimde kullanılması yetersiz de olsa günümüze kadar gelişerek devam etmiştir. (1930'dan günümüze kadar soran Kürtçesi okullarda eğitimde kullanılmaktadır) Dilin eğitimde kullanılması gramerik gelişimini mantıksal kurallara oturtmuştur.

3 - Siyasi ve idari sebepler Tarihte Kürt dili ilk defa Baban Beyliği döneminde Süleymaniye'de idari mekanizmada kullanılmıştır. O da Soranidir. Kürt dili ilk defa devlet mekanizmasında, Mahabat'ta Kürdistan Cumhuriyet'inde Qazi Muhamed tarafından resmi dil olarak kullanılmıştır. Oda Soranidir. Yeni Irak Federal Anayasası'nın kabulü ile, Kürt dili ilk defa uluslararası düzeyde ilk defa Bütün Irak'ın 2. Kürdistan bölgesinin 1. resmi dili olarak kabul edilmiştir. Bugün G.Kürdistan da eğitimde, iletişimde, günlük yaşamda pazar dili olarak kullanılmaktadır. O da 100/90'nın üzerinde Soranidir. Daha da önemlisi soran Kürtçesi güneydeki üç büyük kentte (Hewlêr, Süleymaniye, Kerkük) günlük yaşamın pazar dilidir, yani kentlilerin dili olmuştur. Hiç şüphesiz Türkiye'de de büyük Kürt kentleri var (Diyarbakır, Urfa, Van…) Ancak ne yazıkki bu kentlerde günlük pazar dili Kürtçe değildir. Tarihin bütün dönemlerinde kentlilerin dili etkili olmuştur. Bu imkanlar ve uygun zemin, Soran Kürtçesi'nin standart Kürtçe olarak gelişeceğini ve bütün Kürtlerin de bundan yararlanması gerektiğini düşünmekteyim. Bu açıklamalarımdan sonra konuya ilişkin eleştirilerin daha bilimsel ve daha düzeyli olacağını umuyorum.




Dil ile ilgili gündemimiz ne olmalı? Munzur Çem Kürtçe'nin lehçelerinden birini "resmi dil" olarak seçme konusu, öteden beri değişik çevrelerde tartışılıyor. Bana göre, bugünkü koşullarda, konunun böyle bir çerçevede gündemleştirilmesinin fazla bir anlamı yok. Çünkü bu tür bir tartışmayı yapabilmek için en başta Kürt halkının kendi kendini yönetme, diliyle ilgili karar verme hakkına sahip olması gerekir. Oysa şu an, Güney Kürdistan dışında Kürtler hiçbir yerde böyle bir şansa sahip değiller. Diğer taraftan ben, politik planda alınacak bir kararla lehçelerden birinin resmi dil olarak ilan edilmesini ilkesel olarak yanlış buluyorum. Bütün lehçelerin her alanda eşitliğini tereddütsüz savunanlardanım. Kaldı ki bu ilkeye aykırı yönde alınacak kararlar, politik olarak da önümüze ciddi sorunlar çıkartabilir. Günün birinde koşullar elverişli hale gelir de Kürtler lehçelerden birini resmi dil olarak seçmek isterlerse, bunun da tepeden inmeci politik bir kararla değil, özgür bir seçimle olması gerekir. Dilde birlik ya da ortak dil konusunu, doğal gelişmeye bağlı ve geleceğe ilişkin bir hedef olarak düşünmek gerekir. Şu an Güney Kürdistan'nda olduğu gibi iki lehçe resmiyette kabul görüyorsa, herkesin kendi lehçesinde eğitim görmesi, öteki lehçeyi ise ders olarak okuması bana en sağlıklı çözüm yolu olarak gözüküyor. Bu konuda atılacak pratik adımlarla ilgili bir özetleme yapmak gerekirse; 1- Kürtler açısından, dil ile ilgili olarak yapılacak çalışmaların başında asimilasyona karşı mücadele etmek, onun etkilerini asgari düzeye indirecek adımları acil olarak atmak geliyor. 2- İyi bir derleme çalışmasıyla her lehçenin kelime hazinesini saptamalı, böylece Kürt dilinin zenginliğini ortaya koymalı, ciddi kampanyalarla Kürtçe okuma-yazmayı yaygınlaştırmalıyız. 3- Terminoloji, doğru yazım kuralları (imla) ve gramer bakımından lehçeleri standartlaştırma çalışmalarına hız kazandırmamız gerekiyor. Bu, aynı zamanda bize lehçeleri karşılaştırma ve herhangi bir zorlamaya başvurmamaksızın ortak yanlarını öne çıkarma, birbirlerine yakınlaştırma olanağı verir. 4- İletişim alanında sağlanan büyük gelişmeler, sınır engellerinin giderek etkisizleşmesi ve Kürtlerin yaşadığı değişik parçalar arasında artmakta olan ekonomik, sosyal ve kültürel ilişkiler, Kürt dilinin lehçelerinin yakınlaşmasına ve ortak dilin oluşmasına hizmet eden gelişmelerdir. 5- Kürt dili ile ilgili çalışmaları yapacak kurumların oluşturulması, yine bu alanda atılması gereken en önemli adımlardan biridir.




Ortak dil için tutum ne olmalı? Zana Farqînî Kürtler ortak dil, ortak alfabe, lehçelerin durumu, kısaca dil ve alfabe üzerine çok uzun bir süreden beri tartışıyor ve bu konularda düşünce ve görüşlerini beyan ediyorlar. Bu durumun en azından yirminci yüzyılın başlarından beri devam ettiğini eldeki yazılı belgelere dayanarak söyleyebiliyoruz. Bu tartışmalar da, Diyarbakır Kürt Dili Enstitüsü Başkanı Ebubekir Çelebi'nin Soranca lehçesini Kürtçe için ortak dil olarak ileri sürmesi örneğinde olduğu gibi, çeşitli vesilelerle zaman zaman yoğunlaşarak gündemdeki yerini almaktadır. Öyle görünüyor ki ortada bu sorun olduğu müddetçe de Kürtler her fırsatta bu gibi konuları tartışacak ve çözüm yollarını ileri süreceklerdir. Çünkü Kürtler dil sorunlarını yaşamış olan halkların deneyimlerini yakından takip ediyor ve kendilerine uygulamaya çalışıyorlar. Kürtçe'de birden fazla lehçe olunca (kimine göre dört kimine göre de beş temel lehçe var) ister istemez ortak dil konusunda farklı görüşler ortaya çıkabiliyor. Bu görüşleri de üç gruba ayırabiliriz: Birincisi var olan lehçelerden birini ortak dil olarak seçme, ikincisi bütün lehçeleri bir araya getirerek yeni bir dil yaratma ve üçüncü görüş ise her lehçeye de aynı statüyü tanıma olarak sınıflandırılabilir. Bu düşünceler ortaya atılırken bence bazıları Kürtlerin durumunu gözden ırak tutuyor. Çünkü Kürtlerin tümü tek bir ülkede veya tek bir yönetim altında yaşamadığı gibi bugün Kürtçede birbirinden farklı üç ayrı alfabenin kullanımı da söz konusu. Bu durumun ne anlama geldiği herhalde herkesin malumu. Doğrusu ortada bunca sorun varken, şimdiden hangi lehçe ortak dil olmalı tartışmalarına girilmesini fazla gerçekçi ve de anlamlı bulmuyorum. Elbette bu tür tartışmalar yapılacaktır, bence önemli olan tartışmaların nasıl bir zemin üzerinde yürütüldüğü ve ileri sürülen düşüncelerin de çağa, çağın ruhuna uygun düşüp düşmediği, uygulanabilir olup olmadığıdır. Diğer taraftan ben Kürtçe'nin öncelikli sorununun ise lehçelerin kendi içinde bir standarda kavuşmaları sorunu olarak görüyorum. Bence ilk yapılması gereken bu olmalı. İkinci aşamada lehçeler ihtiyaç duydukları terimleri birbirinden almalı yani ortak terminolojiyi kullanmalılar ve üçüncü aşama olarak da lehçeleri birbirine yaklaştıracak çalışmalara yönelmeleri gerekiyor. Bir başka deyişle ortak sözcükleri, ortak imla kurallarını, kısacası lehçeler arasındaki benzerlikleri, ortak noktaları ön plana çıkarmalı ve farklılıklara değil benzerliklere vurgu yapılmalıdır. Son adımda da ortak bir alfabede karar kılınmalıdır. Ortak dil politikası oluşturulurken de, bence lehçelere kendi coğrafyasında egemenlik hakkı tanınmalı ve bu politika da realist olmalı, koşullara uygun olmalı, lehçelerin konumu, gelişmişlik düzeyi, yaygınlığı ve diğer yönleri de hesaba katılmalıdır. En önemlisi de atılacak adımın, alınacak kararın kabule, rızaya dayanması gerekliliğidir.

Evrensel'i Takip Et