30 Ekim 2005 22:00
Diyarbakırlı dengbêjler sanatlarının yaşatılması için Dengbêjler Evi'nin (Mala Dengbêjan) kurulmasını istiyor. Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi'nin kendilerine yardımcı olmasını isteyen dengbêjler, Karapêtê Xaço ve Eyşe Şan gibi sanatçıların yaşamlarını yitirdikten sonra değer gördüklerine dikkat çekerek, "Yaşıyorken bize değer versinler. Biz öldükten sonra kimse bize değer vermesin" dedi. Dicle Fırat Kültür ve Sanat Merkezi'nin (DFKM) küçük bir odasında dengbêj sanatını sürdürmeye çalışan Diyarbakırlı dengbêjler, sitem dolu. Sanatlarını geliştirmek ve yeni nesillere aktarmak isteyen dengbêjler, Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi'nin bu konuda yardımcı olmasını istiyor. Tarihi bir binada Dengbêjler Evi'nin (Mala Dengbêjan) kurulmasını talep eden dengbêjler, ekonomik durumları iyi olmadığı için sanatlarını üretemediklerini belirtiyor.

Zor durumdalar DFKM'de 3 yıldır sanatını icra etmeye çalışan Dengbêj Seyîtxanê Boyaxçî, ekonomik olarak zor durumda olduklarını, bazen aç karınla parçalarını seslendirmek zorunda kaldıklarını söylüyor. Bu sanata yoğun ilgi olduğunu ve kimi zaman günde 300-400 kişiye klasik Kürtçe parçalarını söylediğini belirten Boyaxçî, "Yaklaşık 3 yıldır bu odada, her gelene Kürtçe klasik şarkılar söylüyorum. Her gün yüzlerce kişiye aşk ve Kürt tarihinin gerçek yüzünü ortaya koyan savaş parçalarını seslendiriyorum" diyor. Dengbêj kültürü sayesinde Kürt dili ve kültürünün kaybolmadığına işaret eden Boyaxçî, şunları dile getiriyor: "Egemenler Kürtlerin her gazetesini, dergisini her şeyini yasaklamış ama dengbêjlik sesini kısamamıştır. Dengbêjler Kürt tarihi, edebiyatı, hüzün ve kederlerini 'ses ve söz' yoluyla geçmişten bugüne aktarmış. Bu yüzden dengbêjlik Kürt edebiyatı ve sanatı içerisinde çok önemli bir yere sahip." Kürtçe şarkı, masal gibi kültürün dengbêjler sayesinde ayakta kaldığına vurgu yapan Boyaxçî, "Dengbêjler gezici insanlardı. Kürtlerin kültürünü yaşatabilmek için köy köy, il il geziyor ve müsait buldukları her sokak, cadde, tarla ve ağa köşklerinde divanlar kurarak, kılam söylüyorlardı. Söyledikleri aşk parçalarıyla gençleri mest eden dengbêjler, Kürtlerin tarih boyunca yaşadığı trajedileri ise savaş kılamları ile dile getiriyorlardı".

'Bir odaya hapsedilmiş' Yeni nesillere dengbêjlik kültürünü öğretebilmek için koşullarının düzeltilmesini isteyen Dengbêj Îbrahîmê Pîrikê de, Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi'nin kendilerine Dengbêjler Evi açmasını istiyor. Birçok kişinin Avrupa'dan gelerek kendilerini dinlediğini belirten Pîrikê, şöyle konuşuyor: "Buradan da bize çok büyük bir ilgi var. Fakat yerimiz çok dar. Dengbêjlik bir odaya hapsedilmiş durumda. Bunun yanı sıra hepimizin ekonomik sorunları var. Çocuklarımız ve torunlarımız var. Bizler onların sırtından geçinmek istemiyoruz. Zaten hiçbirinin durumu iyi değil. Biz hem çalışıyor hem de burada kılam söylüyoruz. Bu bize çok güç geliyor. Bizler bu yoklukta üretemiyoruz. Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi bize Mala Dengbêjan açsın. Belediye eğer bize belirli bir ücret verirse, gece gündüz bu kültürü yayarız." Kürt yetkililerin dengbêjlere değer vermediğini ifade eden Îbrahîmê Pîrikê, dengbêj Karapêtê Xaço ve Eyşe Şan'ın ölümlerini hatırlatarak, şu sitemde bulunuyor: "Eyşe Şan İzmir'de tek başına yaşıyordu. Öldükten bir hafta sonra, onun öldüğünü duydular. Karapêtê Xaço ise 103 yıl yaşamını sürdürdü. Yaşamında çok çile çekti. Yokluk içinde yaşlandı ve yokluk içinde öldü. Onun zengin söz ve kılamları ile büyüyen Kürtler ise, Karapêtê öldükten üç gün sonra Karapêtê'nin öldüğünü duyduk. Kimse kendisine değer vermiyordu. Öldükten sonra değer verildi. Biz dengbêjlere, bugün değer veriliyorsa verilsin. Verilmiyorsa, biz öldükten sonra, kimse bize değer vermesin."

Evrensel'i Takip Et