2 Temmuz 2005 21:00

Bir dokun bin ah işit

Buğdayda umduğunu bulamayan, mısırda da daha ürün çıkmadan umudunu yitiren çiftçi; sebzede de hayal kırıklığı yaşıyor. Aylar süren emeğinin ürünü bir kilogram biber 200 bin lira. Bir zamanlar Ankara, İstanbul gibi büyük şehirlerin sebze ihtiyacını karşılayan, Romanya'ya sebze gönderen Aydın, Çine Karakollar Köyü, şimdi ürününü değerlendirecek yer bulamıyor. 1978 yılında kurdukları kooperatif faaliyetini durdurmuş. O yıllarda yapılan iki katlı hal binasının yer yer çatısı çökmüş. Alt katta sebze alım satımı yapan üç kişi kalmış. Köy muhtarı Sedat Koyuncu, Karakollar Köyü Kalkınma Kooperatifi'nin kurucularında biri. Kooperatifi 1978 yılında kurduklarını, kısa zamanda bir arsa alıp binalarını yaptıklarını söylüyor. Koyuncu "Kurucular olarak hiçbir kişisel çıkar beklemiyorduk. Köylü olarak elbirliği ile ürünümüzü değerlendirelim istiyorduk. Sebze başka şeye benzemez. Yetişti mi ucuz-pahalı demeden toplayıp satacaksın. Elinde bekletemezsin yoksa çürür. Kendi traktörlerimizle kumunu tuğlasını taşıdık binaları yaptık. O zamanlar köyün yüzde doksanı sebze dikiyordu. Günde elli kamyon sarıp gönderdiğimiz oluyordu. İhracat yapamıyorduk ama ihracat şirketlerine tırlarla sebze gönderiyorduk. Köyümüzle beraber çevre köylerin ürününü de değerlendiriyorduk. Şimdi öyle mi? Sebze diken yüzde beşi bulmaz. Tütünü bitirdiler, pamuk kayboldu. Şu koskoca ovada pamuk ekili iki tarla bulamazsın. Çoğu tarla mısır ekili.Şu an mısır 300 bin. Yeni ürün yetiştiğinde bu fiyatı daha da aşağı düşürecekler. Seneye mısır da ekilmez." Hükümetin hiçbir sözünü tutmadığını belirten koyuncu "Şu fiyat diyorlar; bakıyorsun fiyat söylediklerinden daha da düşük. Şu tarihte ödeme yapacağız diyorlar; aylar geçiyor ortada bir şey yok. Bunlar sözlerinin hiçbirini tutmuyorlar" diyerek durumlarını özetliyor. Çiftçinin düşürüldüğü durumdan çıkış aradığını belirten Koyuncu "İşçi çalışmazsa fabrika durur. Şoför kontak kapatırsa hayat kilitlenir. İşçinin eylemi o anda karşı tarafı sıkıntıya sokar, etkisini hemen gösterir.Köylü öyle değil ki. Kışın Ziraat Odası Aydın'da miting düzenledi. Kimisi 20 bin dedi kimisi 50 bin. Köylerden mitinge gitmeyen de çok insan oldu. Bir benle ne olacak, diyor. Ama bir kişinin yanına bir kişi daha gele gele kalabalıklar oluşuyor" diyor ve 'bir benle ne olacak' demeden düzenlenen eylemlere katılmak gerektiğini belirtiyor.




BU FİYATLARLA İŞ YÜRÜMEZ Sebze alım satımı yapan Bülent Ataman hükümetin uyguladığı tarım politikasına öfkeli. Ataman, "Kapıları kapatıp domates, biber fiyatlarını düşürüp, enflasyonu düşürdük, diyorlar. 100 bin domates, 200 bin biber fiyatıyla bu iş yürür mü? Bu fiyatla üreten ne kazanacak, ben ne kazanacağım? Bir çiş 500 bin, bir kilo biber 200 bin" diye sıkıntılarını dile getiriyor.

Değişiklik gözboyama Uygulanan tarım politikası değiştirilmeden Tarım Bakanı'nın değiştirilmesini göz boyama olarak gören Ataman; "Bir kapı vardı onu da kapattılar. Rusya geçen yıldan beri rahatsızlığını belirtiyor, gelin bu sorunu halledelim diye bas bas bağırıyordu. Hükümet hiç ilgilenmedi. Ne zaman alımı kestiler, o zaman akılları başlarına geldi. Tarım bakanını görevden aldı. Ne değişti?" diye soruyor. Kooperatifin 6-7 yıldan beri faaliyet yürütmemesine üzüldüğünü belirten Ataman; kooperatifin üretici için de, tarım işçisi için de daha iyi olduğunu belirtiyor. "Amele ücretleri bedava. Günlük 10 milyon bir kilo et parası bile değil. Sosyal güvencesi, sigortası bile yok. Kooperatifte çalışma saatleri belliydi. Sigortası vardı. Daha çok insan daha uzun süre çalışıyordu" diyor.




ELDE AVUÇTA KALMADI Muammer Dişçi çiftçi düşmanı politikaların yıkıma sürüklediği çiftçilerden biri. Her yıl ektiği üründen zarar ede ede, elinde tarlasını işleyecek, ekecek para kalmamış. "30 dönüm tarlam var. Her yıl sattığım ürün, yaptığım masrafı karşılamadı. Elde avuçta kalmadı. Tarlayı icara verdim. Kendim burada amelelik yapıyorum" diye anlatıyor önündeki biber dolu çuvalın ağzını dikerken. Fatiye Madaran yabancı dil ağırlıklı lise son sınıf; Gamze Özhan da Çine Lisesi 2. sınıf öğrencileri. Biberleri çuvallara dolduruyorlar. Hem harçlıklarını çıkardıklarını hem de ailelerine katkıda bulunduklarını belirtiyorlar. Anne ve babası çalışırken Rabia Aslan arkadaşı Gizem Kaygısız ile hal binasının gölgesinde oynuyorlar.

Evrensel'i Takip Et